Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Avrupa’nın Dron Sınavı: Caydırıcılık, Maliyet ve Yeni Güvenlik Mimarisi

Avrupa güvenliği Rusya’nın hibrit askeri stratejisinin merkezine yerleştirdiği düşük maliyetli dronlarla her zamankinden daha karmaşık ve kırılgan hale geliyor. Polonya hava sahasındaki son ihlallerden Ukrayna savaşına kadar uzanan bu yeni dönem, hem caydırıcılık doktrinlerinin sınandığı hem de Avrupa’nın hava savunma mimarisindeki yapısal açıkların görünür hale geldiği bir dönemi işaret ediyor.   Ucuz dronlarla pahalı platformları meşgul eden bu asimetrik yaklaşım, NATO’nun savunma reflekslerini ve işbirliği potansiyelini test ediyor. Çok katmanlı gözetleme, karşı-dron teknolojileri, hızlı komuta-kontrol mekanizmaları ve savunma-istihbarat entegrasyonunun eksikliği, kıtanın ortak kırılganlığına dönüşürken; Türkiye’nin hem dron hem de karşı-dron ekosistemindeki yükselişi bu güvenlik açığının kapatılmasında önemli bir aktör olarak öne çıkıyor.   Pano...
En son yayınlar

Ontological Security and Israel’s Search for ‘Thick’ Recognition

This extended summary is prepared for the PhD thesis[1] that was successfully defended at the School of Graduate Studies, Department of International Relations, Kadir Has University, in January 2025. In the international system, states face a dual struggle encompassing both material and non-material dimensions of security. On the one hand, they must safeguard the tangible aspects of their existence, including political borders, military capabilities, human resources, and economic stability, which collectively ensure their physical survival (Waltz, 1979). On the other hand, states must address intangible needs critical for their ontological security; a sense of stability, self-consistency, and identity that allows them to navigate an uncertain international environment (Mitzen, 2006; Steele, 2008). This dissertation focuses on Israel as a case study to examine how states pursue ontological security, the role of recognition in maintaining it, and the ways in which narrative constructions...

Türkiye-Çin İlişkilerinde Yeni Dönem: Çok Kutupluluk, Ticaret ve Jeostrateji

Küresel düzen ciddi bir değişim yaşarken dünya, çok katmanlı krizler, jeopolitik sarsıntılar ve belirsizliklerle şekillenen bir döneme girdi. Soğuk Savaş sonrası ABD merkezli tek kutuplu düzen geride kalırken, yerine çok kutuplu ancak öngörülemez bir sistem şekilleniyor. Bu belirsizlik, Türkiye–Çin ilişkilerini hem fırsatları hem de çelişkileriyle öne çıkaran bir sahneye dönüştürüyor. Ankara ve Pekin söylem düzeyinde kolayca yan yana gelebiliyor. Türkiye’nin “Dünya beşten büyüktür” çıkışı ile Çin’in “çok kutuplu dünya” vurgusu, Batı merkezli düzeni sorgulayan ortak bir dil yaratıyor. Ancak bu söylemsel yakınlaşma, Türkiye’nin NATO üyeliği ve Batı ile kurumsal bağları düşünüldüğünde, stratejik sınırlarla karşılaşıyor. İlişkilerin gerçek boyutu, ticaretteki asimetri, Kuşak ve Yol yatırımlarındaki bağımlılık riski, savunma sanayii işbirliği, Uygur meselesinin ikili ilişkiler üzerindeki gölgesi ve ABD–Çin rekabetinin baskılarıyla şekilleniyor. Panorama Soruyor  bu ay, Türkiye-Çin ilişk...