Ana içeriğe atla

Kayıtlar

MLYA etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

MLYA 8 - Yazsuyu /kız

Yazsuyu - Tomris Uyar’ın 1973 yılında yazdığı hikâyeden uyarlama Hikâyeyi Aydın’ın gözünden değil, diğer başrol karakteri Hatice’nin gözünden anlatıyorum. Albert Camus’nün Yabancı’sı gibi hayatın akışına kapılmış, kendi kararlarını bile veremeyen bir karakter olan Aydın’ın sadece acıdığı için birlikte olduğu kız anlatsın istedim hikayeyi. Amaç belli: Vurdumduymaz Aydın’ın canına okumak! I Kaç yıl önceydi? Tam yedi yıl dokuz ay önceydi. Kalabalık garda zorlukla ilerleyebiliyordu. Her tarafa yığılmış koliler, torbalar, valizler geçişi zorlaştırırken, öbeklenmiş insan tepecikleri de geçiş yolunu kapatıyordu. Akrabaları tarafından çevrelenmiş acemi erler, köylerinden, kasabalarından kaçıp büyük şehirlerde şansını denemek isteyen gençlerle doluydu peron.

MLYA 7 - Yol Kavşağı

" Ondan ayrıldığım akşam hayatımın en büyük kumarını oynadığımı henüz bilmiyordum." cümlesiyle başlayan bir yazı yaz. Mario bey her ne kadar "kendi hayatından yola çık" dese de, ben kurgu karakter yaratmaya devam ediyorum. Öyküye oturtmadan önce yarattığım karakter için, yazıya yansısa da yansımasa da, detaylı bir özgeçmiş hazırlıyorum, giyiminden sevdiği yemeklere, müzik zevkinden arkadaş seçimine kadar tüm detayları düşünüyorum. Yazarken ise o kişinin yerine kendimi koyup, onun gibi düşünmeye çalışıyorum. "Başkasının ayakkabılarını giymek" çok hoşuma gidiyor :) Şimdilik kolaya kaçıp benim çevreme yakın kişiler seçiyorum. Bu hikayedeki kişi de ben değilim. Üniversiteyi İstanbul'da okudum ve henüz San Fransisco'yu görmeye fırsatım olmadı.

MLYA 6 - Buluşma

Bir mekan üzerinden onun yarattığı duyguları, içinde yaşattığı insanları, kokuları, yemekleri anlat. İstanbul olur, Şişli olur... Bir semt veya şehri bildiğim şekilde gayet güzel anlatabilirdim. Ama kendimi zorlamak istedim. Bir hikayenin arka fonuna Nişantaşı'nı koydum. Mario bey'in söylediğinin tersine bu sefer kendimi değil kurguladığım iki karakteri kullandım. Karakterleri yartamakla uğraşırken hikaye biraz eksik kaldı. Mario bey yazıdaki sürprizlerimi ve espri anlayışımı kaybetmememi söyledi. Yazdığım 1700 kelimeye rağmen hikayenin tamamlanması lazım. Bu hikayeden bir bölümü koyuyorum sadece şimdilik. İki eski lise arkadaşı yıllar sonra sokakta buluşuyor ve okul anılarını anlatıyor. Duvar lekesi ilhamı için Gamze'ye teşekkürler:) İşte o bölüm...

MLYA 5 - "I will survive"

Toplumsal ya da kişisel tarihi, hatırası olan bir objenin hikayesini yaz. Pek obje olmasa da önce bir şarkı oradan da köprüye geçtim. Büyükada'yı ve çocukluğumu anlatabilmek güzel :) "Hiç elleme, özellikle giriş bölümüyle tam bir köşe yazısı, çok güzel" dedi Mario bey. Ama sınırlarımı aşmam lazım... Hiç bir yazımı şimdiye kadar kimseye ithaf etmemiştim ama bu yazı Tania'ma özel. Bizi bırakıp Tel Aviv'e gitti ve dun akşam sirenler çalarken bu şehirde, onunla beraber korktum ve takip ettim gelişmeleri. Bu yazı onu da beraber yaşadığımız çocukluğumuza götürecek ve keyiflendirecek eminim. ‘I Will Survive’ Şarkılar vardır, sanki sizin için yazılmış gibidir, duygularınızla birebir örtüşür. Şarkılar vardır, hayatınızın belli dönemlerinde farklı anlamlar yüklersiniz, yaşanmışlıkla beraber. Farklı algılarsınız aslında hep aynı olan, tek hecesi bile değişmemiş sözlerini. Şarkılar vardır, kendi içinde bile bir melodisi bulunur, müziğini hiç duymamış bile olsanız ...

MLYA 4 - Mektup

Eskiden hayatınızda yer almış ancak artık olmayan birinden yıllar sonra size mektup geliyor. Kendinize başkasının ağzından mektup yazın. Mario bey, "eski bir sevgili ilk akla gelendir ama daha yaratıcı olun" deyip ölen bir kişiden veya eski bir ayakkabıdan bile gelebilir deyince anılarımı zorladım ve bu çocuğu buldum. İlk bölümünü gerçekten yaşadım. "Acaba bu bir işaret mi?" diye düşünüp eğer konuşsaydım ne olabileceğini de merak etmiştim. Mektup yazabilmesi için bir kez daha karşılaşmalarını sağladım sadece. Okurken narsist demeyin sakın, bir şeylerimi beğenmiş olması gerekiyor aklında kaldığıma göre :) Merhaba, Sanırım önce kendimi tanıtmakla başlamalıyım. Adım Noah. Seni ilk defa 1997’de Eilat’ta ailenle tatil yaptığın sırada gördüm. Pesah tatili için bu güzel şehre gelmiştim. Siz de plajda tam yanımda oturuyordunuz. Şemsiyenin altında pembe bikininle uzanıyordun. Elinde de bir kitap vardı. Ne okuduğunu bilmiyorum ama Türkçe olduğunu anımsıyorum.

MLYA 3 - Sabahın 3'ündeki drama

Yine uyuyamayan biri. Yağmurlu bir gece. Bu sefer aşağıdan ani bir fren sesi duyup pencereye çıkıyor. aşağıdaki arabadan bir erkek iniyor, kadını zorla arabadan indirip tokatlıyor ve arabasına binip gidiyor. Hikayeyi tamamla. Bu sefer diyalog üzerinde çalışmak istedim. İstanbul'da yaşayan iki kadının sohbeti ve tepkileri... Sabahın 3’ündeki drama Şiddetli bir yağmur başladı gece yatarken. Önce şimşekler, sonra gök gürültüsü, ardından da göklerin içi boşalırcasına yağmur yağdı. Çıkan rüzgâr açık kalan koridor kapısını çarpıyordu. Salon pencerelerinden de ses gelmeye başladı. Hava sıcak diye camları açtığımı ve öylece bırakıp yatmaya gittiğimi unutmuşum. Hemen salona koştum. Pencereleri kapattım ama uykum da kaçtı. Saat gece yarısını geçmişti. Günlük gazeteleri bir daha okumak için bundan iyi bir fırsat olmaz dedim ve uykumun gelmesini beklemeye başladım. Neyse ki yağmur şiddetini azalttı kısa sürede. Hala hafif çiselese de camlar açık oturabildim o sıcak yaz gecesinde.

MLYA 2 - Farklı bir gece

Eski Şişli sokaklarında birbirinin salonlarını gören apartmanlarından birinde uyuyamayan biri karşı pencereden komşusunu izliyor. Boxer ile salona giren erkek önce puro yakıyor, sonra bir şey içiyor. Oturup bir şey okuduktan sonra telefonla biriyle kavga ediyor. Telefonu fırlatıp içeriye geçiyor. Hikayeyi tamamla. Bu hikayede herkes olacakları bildiği için okuyucuları şaşırtmak istedim. Önce evine dönen kişinin izlenecek kişi olduğunu, daha sonra da izleyenin o olduğunun sanılmasını istedim. Sonra neden camdan baksın salonun bir köşesinden izlesin dedim. ve sürpriz bir son yarattım. Yazarken çok eğlendim. Bu da yazıma yansımış olmalı Mario bey de öyle olduğunu söyledi. Portekizce ise tamamen bir fantazi. Farklı bir gece İstanbul’un eski semtlerinden birinde, daracık ara yollarını çevreleyen, beş altı katlı yapışık nizam sıralanan apartmanlardan birindeki daireme doğru yürüyorum. Saat gece yarısını biraz geçmiş, etraf karanlık, sokaklar boşalmış. Birkaç kedi ve devri...

MLYA 1 - Bir yaşam kesiti

Ekim ayında Mario Levi ile Yazı Atölyesi'ne başladım, çok sevdiğim bir arkadaşımla beraber. Hem çok eğleniyoruz hem de ortak tutkumuz olan yazmak konusunda kendimizi geliştiriyoruz. Mario bey'in verdiği odevler de oldukça ilginç. Burada paylaşmak istiyorum. İçinde 'hayat' kelimesi geçen bir yazı yaz. Ne uzunluğu ne de türü önemli. Bu ödevi yaparken Kanyon'da beni çok etkileyen bir kadından esinlendim. Kadın belli ki yeni ağlamıştı ve işini yapmaya devam ediyordu zorlukla. Devamı benim hayal gücüm. Orijinal başlığı 'Çay bardağı' idi. Tabi ki bu kadar kötü bir başlığı Mario bey beğenmedi :) Bir yaşam kesiti Büyük alışveriş merkezlerinden birinde, ev eşyası satan bir dükkânda zaman öldürmeye çalışıyorum. Kahve içmek için sözleştiğim arkadaşımın gelmesine henüz yarım saat var. Bu zamanı yeni çay bardakları seçerek değerlendiriyorum. Birçok farklı seçenek arasında renkli cam tabakları olan büyükçe ve şeffaf bardaklı altılı bir set hoşuma gidiyor ve kasaya d...