Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İsrail’den Türkiye’ye bir bakış

Mart sonunda Al Monitor’da çıkan bir yazıda, Türkiye’nin İsrail konusunda son zamanlardaki sessizliği, iki ülke ilişkileri açısından bir yakınlaşma olarak değerlendirilmişti. Ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın İsrail televizyonuna verdiği röportajda “İlişkiler düzelebilir” sözü dikkati çekmiş, bunu Türkiye’nin Tel Aviv Maslahatgüzarı Doğan Işık’ın “Siyasi ilişkilere rağmen biz iki kardeş devletiz ve ayrılamayız” ifadesi takip etmiş, en sonunda da ihracatçı birliğinden “İyi bildiğimiz İsrail pazarını korumalıyız” açıklaması gelmişti. Hayırdır inşallah? Açıkçası iki ülke ilişkilerinde bir adım atılacaksa bile bunun 7 Haziran seçimleri bitmeden olacağını sanmam. Arınç, 30 Mart yerel seçimlerden önce de benzer bir açıklama yapmış, hatta tazminatta anlaşmak üzere olunduğu, seçimlerinin ertesinde büyükelçi atamalarının gerçekleşebileceğini söylemişti, olmadı. Öte yandan sessizlik konusu gerçekten de dikkat çekici. Netanyahu’nun seçim döneminde sarf ettiği “Benim başbakanlığımd

Tel Aviv Üniversitesine konuk oldum

Gazetemizde ‘Objektif’ başlıklı köşesinde dış politika yorum ve analizlerine yer verdiğimiz Karel Valansi, geçtiğimiz hafta Tel Aviv Üniversitesi’ne konuk oldu. Üniversitenin yabancı diller yüksekokulu Türkçe bölümü öğretim görevlisi Deborah Shechter’in daveti üzerine Ortadoğu tarihi öğrencilerinin tercih ettiği Türkçe dersine konuşmacı olarak davet edilen Valansi, Türkiye-İsrail ilişkileri ve Türk Yahudileri ile ilgili konuşmasının ardından öğrencilerden gelen soruları yanıtladı. İngilizce ve Arapçanın zorunlu olduğu üniversitede ek dil olarak sunulan Türkçeye en büyük talep Ortadoğu tarihi öğrencilerinden geliyor. Sanat tarihinde Osmanlı dönemini çalışan, Türk kökenli olup Türkçeyi öğrenmek isteyen veya Türkiye ve Türk kültürünü merak eden öğrenciler dışında Türk gelini ile daha iyi anlaşabilmek için Türkçe öğrenmek isteyen bir öğrenci de bulunuyor. Öğrencilerden gelen soruların başında Türk halkının İsraillileri düşman olarak görüp görmedikleri ve bir İsraillinin Türkiye’y

Hakemli dergide ilk makalem :))

Uluslararası İlişkiler Dergisi Kış 2015 No 44 Kitap incelemesi - İlhan Tekeli ve Selim İlkin,  Dış Sİyaseti ve Askeri Stratejileriyle İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi

Ve kazanan taraf İran

Aylar süren müzakereler sonucunda İran’ın nükleer programına ilişkin çerçeve anlaşma üzerinde uzlaşmaya varıldı. ABD yönetimine göre hiç kuşku yok ki bu, tarihi bir anlaşma. Obama, başarısızlıkla sonuçlanan İsrail-Filistin görüşmeleri başta olmak üzere Ortadoğu politikasının çöküşünün üstünü örtmeyi ve bu anlaşmanın dış politikadaki en önemli siyasi mirası olarak anılmasını arzu etmekte, doğal olarak. Ancak 1994’te Bill Clinton’un Kuzey Kore ile imzaladığı çerçeve anlaşmayı hatırlayanlar için sonuç pek de öyle değil. Pyongyang da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK) sıkı denetimine tabi olacak ve nükleer programını donduracaktı. Oysa bugün yüzlerce balistik füzeye ve nükleer silaha sahip. Kuzey Kore nükleer çalışmalarının barışçıl olduğunu söyleyerek asıl amacını gizlemiş, ABD de diplomasi adına buna inanmayı seçmişti. Tıpkı şu an İran ile olduğu gibi. Çünkü “Anlaşma yapmamak kötü bir anlaşmadan iyidir,” dense dahi, ABD bir anlaşmaya varmaya ne olursa olsun kararlı. Tıpkı İs

Rusya'nın Sesi radyosunda Putin-Netanyahu görüşmesi ve S-300 savkiyatı izni rahatsızlığını konuştuk

İsrail, Rusya’nın İran'a yapacağı S-300 füze savunma sistemi sevkiyatına tepki gösterdi. Gazeteci Karel Valansi’ye göre İran’ın sahalara geri dönmesinden endişe duyan İsrail için güvenlik her zaman öncelikli bir konu. Rusya'nın 5 yıllık erteleme sürecinin ardından İran'a yapacağı S-300 füze savunma sistemi sevkiyatı İsrail yönetimini endişelendirdi. Başbakan Benyamin Netanyahu, Tahran'ın füzeleri aldıktan sonra daha fazla saldırganlaşacağını savundu.  Devlet Başkanı Vladimir Putin, telefonda görüştüğü İsrail liderine S-300'lerin teknik açıdan tamamen savunma amaçlı olduğunu söyleyerek güvence verdi. Putin, füzelerin İsrail'in güvenliği açısından herhangi bir tehdit oluşturmayacağını söyledi.  Şalom yazarlarından Karel Valansi konuyu Sputnik’e değerlendirdi. ‘GÜVENLİK İSRAİL İÇİN HER ZAMAN ÖNCELİKLİ’ İran uluslararası sisteme geri dönmesinden İsrail ve Suudi Arabistan’ın büyük rahatsızlık duyduğunu ifade eden Valansi şunları söyledi: “Ortadoğu’ya

Yom HaShoah, the Memorial Day of the Holocaust and the Heroism

“I believe in the sun, even when it is not shining. I believe in love, even though I don’t feel it. I believe in God, even when he is silent.” Anonymous poem scratched on to a wall in Auschwitz By a victim of the Holocaust On January 27 th , 1945 the Soviet Army liberated Auschwitz-Birkenau, the death camp that later on became the symbol of the Holocaust. Major Anatoly Shapiro from the 100 th division was the first to open the gates of the camp. Shapiro, a Soviet soldier from the Ukrainian unit was a Jew and was the first to enter the death camp designated to eliminate its people from over the world. The infamous “Work Sets You Free / Arbeit Macht Frei ” was placed over the entrance. As they entered the camp, they found the horrors of the Nazi crimes in front of them. The smell is the first thing that Shapiro recalled. The intolerable and inexplicable smell. There were corpses, blood and excreta everywhere. They saw skeletonlike persons in white-gray uniform wit

Hollanda'da yayınlanan haftalık Yahudi gazetesindeyim

Opening a New Synagogue in Turkey

In the past, when  Adio Kerida (Goodbye my Beloved)  was sung at the end of a Jewish ceremony in Turkey, some had tears in their eyes and some had their hands on their hearts. However, this time it was sung, the 500-year old requiem that symbolizes the yearning of Sephardic Jews had a whole different meaning. All the Jews of this land and especially the Thrace Jews who were expelled from their homes in 1934, sang this song as “one” – with pure joy. And this time the tears that ran down their cheeks were tears of joy instead of tears of sadness. March 26, 2015, was a historical day for Edirne and the Turkish Jews. For the first time in my life, I was attending an opening ceremony of a synagogue. And I was sure it was a first for most of us as well. Almost a thousand people came to the big opening. The plans had been made weeks ago. The buses were organized. The lunch boxes to be given to guests were prepared in accordance with Kashrut laws. A scarf and a kippah were given to each

ABD-İsrail ilişkilerinde bumerang etkisi

Kontrol edemediği bir koalisyonla karşı karşıya kalan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu görev süresinin bitmesine yaklaşık iki yıl kala erken seçime gitme kararı aldı. Çok tercih ettiğinden değil ama başka bir çaresi kalmadığından hükümeti dağıttı ve “Daha istikrarlı bir koalisyon istiyorum” diyerek bir bakıma liderliğinin referandumuna soyundu. Politikacıların her zaman doğruyu söylemediğini, gerekirse verdikleri sözlerden sonradan geri adım attıkları bilinen bir gerçek. Bu yüzden liderlerin, hele hele seçim kampanyaları sırasında sarf ettikleri söz ve vaatlerini kesin bir kanun gibi görmemek gerekir. Ancak Netanyahu bu sefer kırmızı çizgiyi epeyce bir aştı. “Aşkta ve savaşta her şey mubahtır” sözünü doğrularcasına gözünü kararttı ve ortada ne ABD-İsrail ilişkisi kaldı, ne iki devletli çözüm, ne de İsrail’in demokratik devlet yapısı.

II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Yahudi politikası tartışıldı

‘Hafıza Politikaları’ serisinin 8.sinde, Nora Şeni moderatörlüğünde Corry Guttstadt ve İzzet Bahar’ın katılımıyla düzenlenen konferansta İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin Yahudi politikası tartışıldı. Avrupa ülkelerinin yaralı hafızalarıyla yüzleşme süreçlerine odaklanan ‘Hafıza Politikaları’ serisinin sekizinci konferansı, tarihçi Corry Guttstadt ve İzzet Bahar’ın katılımıyla 23 Mart Pazartesi akşamı Cezayir Restoran’da ve 24 Mart Salı akşamı Salt Galata’da gerçekleşti. Paris 8 Üniversitesi’nden Nora Şeni’nin moderatörlüğünde düzenlenen toplantıda Holokost ile ilgili Avrupa ve Türkiye’deki bellek politikalarını incelemek amaçlandı. Program Mémorial de la Shoah, Anadolu Kültür, Paris 8 Üniversitesi ve Fransız Kültür Merkezi ortaklığıyla düzenleniyor. Nora Şeni’nin hafıza politikalarının önemine dikkat çektiği açılış konuşmasında aynı olayın farklı kişilerce çok farklı anlatılacağından yol çıkarak “Hafıza her yerde, tarih nerede?” diyerek Fransız Tarihçi Pierre Nora’

Edirne’de evlenmek artık mümkün

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanan Büyük Edirne Sinagogu, 26 Mart Perşembe günü görkemli ve kalabalık bir törenle kapılarını yeniden açtı. Türk Yahudi Cemaati tarihi bir gün yaşarken, sevinçli haber de yetkililerden geldi: Edirne Sinagogu’nda tören yapmak mümkün. Sinagog her gün ziyarete açık. Büyük Edirne Sinagogu, açılışının yapıldığı günden beri, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından sürekli güvenlik altında tutuluyor. Sinagog, mesai saatleri içinde ziyarete açık; ziyaret için önceden randevu almak gerekmiyor. Açılışı takip eden dönemde, sinagogun her gün açık tutulması planlanıyor. Daha sonraları için ise bir gün kapalı kalacağı, ancak kapalı kalacağı günün henüz belirlenmediği açıklandı. Türk Yahudi Cemaati yetkilileri, sinagogda tören gerçekleştirmenin mümkün olduğunu belirterek,  yapmak isteyenlerin kendileri ile temasa geçmelerini öneriyorlar. 1983 yılında kapıları kapandıktan sonra bakımsızlıktan yıkılan ve sadece ön cephesi ayakta kalan Büyük

Bienvenida Kerida (Welcome my Beloved)

Adio Kerida (Goodbye my Beloved), a sad song about the expulsion of Sephardic Jews from Spain and Portugal, two countries they called home, echoed cheerfully through the walls of Edirne Great Synagogue during its re-opening ceremony. When this meaningful song was sung altogether once again at the end of the ceremony, some had tears in their eyes and some had their hands on their hearts. However, this five hundred years old requiem that symbolizes the yearning of Sephardic Jews had a whole different meaning, this time. All the Jews of this land and especially the Thrace Jews who were expelled from their homes in 1934, sang this song as “one”, with pure joy. And this time the tears that ran down their eyes were tears of joy instead of tears of sadness.