Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayırlara vesile olsun!

Bölge sorunlarını çözmekten çok turistik bir geziyi andıran ABD Başkanı Obama’nın İsrail ziyaretinden tek kazancı kendisine şüphe ile yaklaşan İsrail halkının kalbini kazanması olarak özetlenebilirdi. Konuşmaları ile özellikle gençleri büyüleyen Obama, bu ilk resmi ziyaretinde İsrail’in güvenliğine verdiği önemi vurguladı, ‘Lanetzach’ diyerek “ittifakımız ilelebet devam edecek” garantisini verdi. İsrail’in yerleşim politikasını eleştirmesine, iki devletli çözümü vurgulamasına rağmen bu ziyaret, hiçbir somut gelişme yaşanmadan sona eriyordu. Derken son saatlerde beklenmedik bir gelişme oldu; İsrail Başbakanı Netanyahu, Başbakan Erdoğan’dan özür diledi, Erdoğan da Türk halkı adına kabul etti. Aylardır geldi gelecek denen bu özür ile iki ülke arasındaki kriz, üç yılın sonunda Obama sayesinde aşılabildi.

Knesset'in Türk kökenli üyesi David Tsur: “Liderlerin egolarını bir kenara bırakması gerekiyor”

İsrail’deki son seçimlerin ardından göreve gelen Knesset’in yeni üyelerinden, İstanbul-Kuzguncuk doğumlu David Tsur, Şalom’a verdiği beyanatta, iki ülke ilişkilerinin gelişmesi için elinden geleni yapacağını belirtti “İsrail’in Türkiye’den çok uzun zaman önce özür dilemesi gerekirdi. İsrail Türk halkından özür diledi. Bu özür İsrail’in uluslararası kanunları ihlal ettiğine dair bir itiraf değildir. Kendimizi korumaya hakkımız vardı ve bugün de buna hakkımız var. Ancak operasyon ile almak istediğimiz sonuç bu değildi. Ortadoğu’ya baktığımızda, Suriye, Mısır, Irak’a ve tüm Arap dünyasında olanlara baktığımızda bölgenin iki demokrasisi olan Türkiye ve İsrail’in ortak çıkarlarının yanı sıra Amerika için de ikili ilişkilerimizde normalleşmenin sağlanması çok önemli. Eminim ki Türkiye’de birçok kişi İsrail’i dostu olarak görmek istiyordur. İsraillilerin de bunu istediğinden eminim. Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden eskisi gibi olması için hem Türk hem de İsrailli liderlerin ego ve kişi

Fishman: Netanyahu ‘anı yakaladı’

İsrailli akademisyen Louis Fishman*, hem İsrail hem Türk Başbakanlarının tavrını övdü Amerikan Başkanı Obama’nın ziyareti ile doğrudan alakalı olsa da İsrail’in özrü pozitif bir gelişme. Yeni hükümetini kurmuş olan Netanyahu da özür konusunda “anı yakaladı”. Lieberman’ın geçici olarak politika sahnesinden çekilmiş olması İsrail-Türkiye ilişkilerini yeniden rayına sokmak için önemli bir etkendi diyebiliriz. Ayrıca Türk Başbakanı Erdoğan’ın da süratli yanıtı övgüye değer. İki ülkenin de kendince duyarlı konuları olmaya devam edecek ama yine de ileriye doğru atılmış çok güzel bir adım bu. * Brooklyn College’da yardımcı profesör olan Louis Fishman, Sabancı ve Okan Üniversiteleri’nin de öğretim görevlisi. Karel Valansi Şalom Gazetesi 28 Mart 2013 http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=86369

Cymerman: "Doğru adımdı"

Ortadoğu uzmanı İsrailli gazeteci Henrique Cymerman*, bu yıl Antalya’da daha fazla İsrailli turist olacağını öngörüyor İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi yapılması gereken doğru adımdı. İki ülke arasında her şeyin eskisi gibi olabileceğini düşünmüyorum. İsrail karşıtı sözleri Başbakan Erdoğan’ın Ortadoğu politikasında yararlı oldu. Ancak Ortadoğu’da özellikle Suriye ve bir bakıma Mısır’daki gelişmelere bakıldığında, Obama için iki müttefikinin arasındaki gerilimin giderilmesi çok önemliydi. İki tarafa da kabul etmeleri için baskı uyguladı. Bu gelişmenin İsrail için olumlu sonuçları olacak. Yazık ki daha önce gerçekleştirilemedi, o durumda birçok konu daha sakin olarak halledilebilirdi. Tüm gerilime rağmen İsrail ve Türkiye arasındaki ticaretin etkilenmediğini unutmamak gerek. İki ülke arasındaki ticaret siyasi sıkıntılara rağmen 3 milyar dolar civarında. Sanırım bu yaz çok daha fazla sayıda turist ağırlayabileceksini

İsrail’de yeni hükümet, yeni dış politika

İsrail’in 22 Ocak’taki seçimlerden beri beklenen koalisyon hükümeti, haftalar süren yoğun pazarlıklar sonrasında kuruldu ve yemin ederek göreve başladı. Obama’nın 20 Mart’taki ziyaretine yetiştirilen hükümet, gücünü kaybetmiş Binyamin Netanyahu liderliğinde başbakanlık provası yapan acemi siyasetçiler Yair Lapid ve Naftali Bennett ile Dışişleri eski Bakanı Tzipi Livni’nin partilerinden oluşuyor. Yisrael Beytenu Partisi’nin Lideri Avigdor Lieberman ise süren mahkemesine rağmen Dışişleri koltuğunu garantilemiş durumda. Bu durum değişim isteyenler arasında hayal kırıklığı yaratıyor. ABD Başkanı Barack Obama’nın ziyaretine kısa süre kala kurulabilen koalisyon, yeni ve hırslı siyasetçileri ile dikkat çekiyor ancak kurulma aşamasının bu kadar uzun sürmesi kalıcılığını da sorgulatıyor.

İsrail'in Yeni Yıldızları

22 Ocak’ta gerçekleşen seçimlerden beri beklenen koalisyon hükümeti, sıkı pazarlıklar sonucu kurulabildi. Netanyahu, kadim ortakları Ultra-Ortodoks partilerden vazgeçerek Dışişleri eski Bakanı Tzipi Livni ile el sıkıştı ve son seçimlerin yıldızları Lapid-Bennett işbirliğine karşı savaş vermek zorunda kaldı. ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk Ortadoğu gezisinde pas geçtiği İsrail’i ziyaret edeceği 20 Mart tarihinden hemen önce göreve başlayan hükümette kimse tam anlamıyla tatmin olmuş değil. Netanyahu, Savunma Bakanlığı’nı elinde tuttuysa da, Yesh Atid’e Eğitim, hiç hoşlanmadığı eski çalışanı Naftali Bennett’e Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nı bırakmak zorunda kaldı. Bennett için Lapid ile yaptığı güç birliği beklentisinin üstünde kazançlar sağlarken, Lapid için Dışişleri veya İçişleri yerine Maliye Bakanlığı’na razı olmak hayal kırıklığı yaratıyor. En büyük kazanan ise on bir sandalyesine karşılık dört bakanlık alan Yisrael Beytenu. Dışişleri Bakanlığı da halen davası süren Avigdor Lieber

Kral öldü, yaşasın kral!

Venezüella’nın sosyalist lideri Hugo Chavez’in ölümü, ülkede 7 Ekim’deki seçimler döneminde yapılan “Bir devir kapanıyor mu?” tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. On dört yıllık iktidarı süresince bir sol devrimi yapan Chavez, nüfusunun yarısı fakirlik sınırının altında yaşayan Venezüella’da, halkın sağlık, barınma ve gıda ihtiyaçlarının ücretsiz veya düşük ücretli olmasını sağlayarak yaşam şartlarını iyileştirmeye öncelik verdi. Ancak ülkede sosyal adalet gelişirken, bunu karşılayabilecek ekonomik büyümeyi sağlayamadı. Sosyal yardımlar ancak dış borç ile finanse edilebildi.

Bizden Biri! Caz'ın yükselen sesi Brigitte Beraha

Sarı saçları ve mavi gözleri sizi aldatmasın sakın. Brigitte Beraha Türk Yahudisi bir ailenin 35 yaşındaki kızı. İtalya’da doğan ve Monako’da okuyan Brigitte çok dilli ve kültürlü bir ailenin içinde babasının piyano çalışını dinleyerek büyüdü. Fransa’da hukuk okusa da bir yılın sonunda Londra’ya taşınarak gönlünde yatan müzik üzerine eğitim almaya başladı. Arkadaşlarının tavsiyesi ile Caz’a yönelen Brigitte, bugün birçok Caz otoritesinin merakla takip ettiği ve tavsiye ettiği güçlü bir ses. Bir Londra konseri sonrası internet üzerinden görüştüğüm Brigitte ile tanışmaya hazır mısınız? Karel Valansi Annen ve baban Türk Yahudisi ama İtalya’da doğdun, Monako’da büyüdün, şimdi de Londra’da yaşıyorsun. Ailenden bahseder misin? Evet, bu durum her zaman etrafımdakileri şaşırtıyor ama beni ben yapan önemli bir parçam bu karışım. Annem ve babam Türk Yahudisi. Annemin babası İngiliz olduğu için çifte vatandaşlık sahibi ama o da İstanbul’da doğdu, büyüdü. Ailem ben daha doğmadan babamın işle