Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AB-Arap Birliği zirvesinin ardından

Mısır’ın Şarm el-Şeyh şehrinde 24-25 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen ilk Avrupa Birliği - Arap Birliği Zirvesi, iki tarafı da yakından ilgilendiren bölgesel sorunlara elle tutulur bir çözüm getiremeden sona erdi. Zirveden beklentiler de yüksek değildi. Bu iki günün sonunda büyük kararların alınması beklenmiyordu.  En önemlisi yapılıyor olmasıydı. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, toplantının yapılmasının kendi başına bir mesaj olduğunun altını çizmiş, zirvenin daha çok sembolik anlamı olduğunu söylemişti. İlk defa gerçekleşen bu zirvenin yapılma sebebi ve zamanlaması bu açıdan önem teşkil ediyor. AB yasadışı göçün önlenmesinde ve terörizme karşı mücadelede işbirliğine gereksinim duyuyor. Zirvenin ev sahipliğini üstlenen Mısır için ise bölgesel rolünü pekiştirmek, AB’ye güvenilir bir ortak olduğunu gösterebilmek ve ekonomik sorunlarında destek alabilmek öncelikli. “2016’dan beri bir yasa dışı göçmen Mısır limanları kullanarak Avrupa’ya giremedi,” diyen Mısır, Türkiye

Hukukun üstünlüğü ve temel haklar sorunlu: “AB-Türkiye ilişkileri ilerleyemiyor”

Mart 2016’da Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan mülteci anlaşması, AB’nin göç stratejisinin temellerinden birini oluşturuyor. AB’ye mülteci akınını sınırlandırmayı amaçlayan anlaşma, AB’nin yaşadığı mülteci krizinde de bir dönüm noktası teşkil ediyor. Anlaşmanın üçüncü yıldönümünde mültecilere ve AB’ye olan etkisini Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ile konuştuk. Berger ayrıca Türkiye-AB ilişkileri ve Avrupa’da artan antisemitizm konusundaki düşüncelerini bizlerle paylaştı. AB Büyükelçisi Christian Berger: “Türkiye’nin sorunlarını aşması bizim de menfaatimize istiyoruz. Çünkü Türkiye’yi çok güçlü ekonomik bir partner ortağımız olarak görüyoruz”  Üçüncü yıldönümünde AB ile Türkiye arasında varılan mülteci anlaşmasını nasıl tanımlarsınız? Bir başarı olarak mı? Sonuç beklentiyi karşıladı mı? Mart 2016’da varılan Türkiye-AB mülteci anlaşması iki ana konuyu ele almaya çalışıyor: Bunlardan ilki, yasadışı göçmenler de dahil [Yunan] adaların

EU Ambassador Christian Berger: We have a strong interest that Turkey is overcoming its economic problems, because we see Turkey as our economic partner

The EU-Turkey statement of March 2016 has become one of the main pillars of the EU’s migration strategy, essentially limiting the flow of migrants to the EU. The statement is accepted as a turning point in Europe’s crisis over refugees. On the third anniversary of its signing, we talked with Ambassador Christian Berger, the head of the EU Delegation to Turkey, the agreement’s impact on refugees and on Europe, Turkey-EU relations, EU relations with the Middle East including Israel and the rise of antisemitism in Europe. How would you define the EU-Turkey deal of 2016 in its third anniversary? As a success? Does the outcome meet the expectations? The  Turkey-EU statement of March 2016 is trying to address two issues; to reduce the number of people -including illegal migrants- crossing to the islands, and also reduce the number of people dying in the sea. The numbers have dropped significantly. Both as the EU and Turkey, we believe that the statement is achieving its purpose. There i

Struma Commemoration Speech

Honorable governors, ambassadors, consul generals and representatives of international organizations, His Eminence Chief Rabbi, Venerable Spirituals Leaders, Dear Members of the Turkish Jewish Community and esteemed guests, Year 1941. Eastern Europe had created its own Nazis and enacted within a couple of months, all anti-Jewish decrees issued by Germany in the previous 7-8 years. In the camps established within the region, the ‘final solution’ was accelerated for the Jews. Jewish people had no choice but to escape or wait for their death. They had nowhere to go. Nobody wanted to take them. Their only solution was to go to Palestine, under British mandate. At the expense of their lives, European Jews escaping from the Nazi persecution wanted to take refuge in Palestine. Whereas the British not wanting to irritate the Arabs, were raising difficulties or even made it impossible to obtain a visa. While there was an influx of refugees by land and by sea, there were also those who wis

Struma anma konuşması

Saygıdeğer valim, büyükelçiler, başkonsoloslar  Uluslararası kuruluşların temsilcileri,  Sayın Hahambaşım, değerli Ruhani Liderler,  Türk Yahudi toplumunun mensupları ve değerli konuklar, Yıl 1941. Doğu Avrupa kendi Nazilerini yaratmış,  Almanya’nın 7-8 yıla yaydığı tüm Yahudi karşıtı kararları  birkaç ay içinde yasalaştırmıştı.  Bölgede kurulan kamplarda Yahudiler için ‘nihai çözüm’ hızlandırılmıştı.  Yahudilerin kaçmak ya da ölümü beklemek dışında bir seçenekleri yoktu.  Gidecek yerleri de yoktu. Kimse onları kabul etmiyordu.  Tek çare İngiliz mandası altındaki Filistin’di.  Nazi zulmünden kaçan Avrupalı Yahudiler  hayatları pahasına Filistin’e sığınmak istiyorlardı.  Arapların tepkisini çekmek istemeyen İngiltere ise, vize almayı oldukça zorlaştırmış, hatta imkansız kılmıştı.  Kara ve deniz yoluyla bir mülteci akını yaşanırken,  bu durumdan pay çıkarmak isteyenler de yok değildi.  Bunlardan biri Struma gemisi ile Filistin’e seyahat bileti satan açgözlülerdi.  İs

Basında Struma anma

Struma Faciası'nda hayatını kaybedenler anıldı İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul açıklarında batırılan "Struma" gemisinde hayatını kaybedenler için anma töreni düzenlendi. ruma Faciası'nda hayatını kaybedenler anıldı İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul açıklarında batırılan "Struma" gemisinde hayatını kaybedenler için anma töreni düzenlendi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülkelerindeki zulüm ve Holokost'tan kaçan 768 Yahudi'nin bulunduğu "Struma" adlı geminin, 24 Şubat 1942'de Karadeniz'de batırılmasının yıl dönümü nedeniyle anma töreni düzenlendi. Sarayburnu Limanı'nda düzenlenen anma törenine İstanbul Vali Yardımcısı Cemalettin Özdemir , Türkiye Hahambaşısı İsak Haleva, Türk Yahudi cemaati mensupları ve uluslararası kuruluşların temsilcileri katıldı. Özdemir, törendeki konuşmasında, "Struma faciası"nda hayattan koparılan 103'ü çocuk 768 mağduru saygıyla andığını ifade ederek, geminin ırkçı saldırılardan

Krizler Avrupası

Avrupa Birliği düşüncesi, II. Dünya Savaşı dehşetinin ardından iddialı bir hayaldi. Yüzyıllardır birbirleriyle savaşan Avrupalı ülkeler arasında bir daha savaş çıkmaması hedefine ulaşmak için bölgesel entegrasyonun teşvik edilmesini öneriyordu. Entegrasyon fikri, savaştan sonra harabe haline gelen kıtanın ekonomik olarak yeniden inşası, Soğuk Savaş’ın gerilimi artarken Avrupa’nın güvenliğini sağlama zarureti ve birçok çatışmaya yol açan milliyetçiliğin yeniden yükselişinin önlenmesi ihtiyacı ile güçlendi. Kıtada kalıcı bir barışa ulaşma isteği, Avrupa ülkeleri arasında kurulacak olan güven ve işbirliğinin temel katalizörüydü, böylece Avrupa bir daha asla savaşlarla parçalanmayacaktı. 1949 yılında Avrupa Konseyinin ardından, ezeli düşmanlar Fransa ve Almanya arasında yeni bir savaşı önlemek için 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kuruldu.  Savaşın ham maddeleri olan kömür ve çelik, artık barışın aracı olarak görülüyordu.  Bu mütevazi başlangıç bugün, 28 üye ülkeye (Brexit s

If there was life in this neighborhood…

We knocked on Ankara Jewish Community Leader Can Özgön’s door to get to know Ankara Jews better, to learn about their problems, to talk about the history of the Jewish neighborhood and where the community stands today. We discussed the heavy burden they bear as a community consisting of only 35 members to preserve their history and keep their synagogue alive. The history of Ankara Jews dates back to Roman Empire. Later, Sephardic Jews joined the Jews of that era who were known as Romaniotes. Even though Ankara Jewish community was never a big community in terms of population at any period, it was definitely an important part of the city. We got together with Can Özgön, the leader of Ankara Jewish Community, to get a sense of the life of Ankara Jews, their problems and their longings.  Özgön has been actively working for Ankara Jewish Community since 1994.  He’s been the leader of the community since 2004. Together with his deputy Musa Yolak, they identify problems and try to find sol