Ana içeriğe atla

Kayıtlar

kulüp etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sadece o guguklu saat miydi çalınan… yeniden

Polis yoktu o sokaklarda, devlet yoktu o saatlerde. Bu yağmayı, tecavüzü durduran, kimse yoktu. 6-7 Eylül’ün özeti benim için bu. Daha önce kaç defa bir film veya dizi hakkında yazdım emin değilim ancak aynı dizi hakkında ilk kez ikinci bir yazı yazdığımdan eminim. Netflix’te yayınlanan ve bir çok farklı ülkede de beğeniyle izlenen Kulüp dizisinden bahsediyorum. Konusu itibariyle olduğu kadar bu kadar detaylı ve titiz bir çalışma olması nedeniyle ilk baştan büyük bir tebriği hak ediyor Kulüp. Meğer benim Kulüp dizisi hakkındaki ilk  yazımda  başlığa da taşıdığım guguklu saat nasıl bir sır saklıyormuş! Daha ilk sahneden devlet aklını temsil eden Kürşat’ın Varlık Vergisini ödeyebilmiş ender gayrimüslim ailelerden birinin evinde, kasasındaki parasına el koymasına ve evin erkeklerini Aşkale’de kurulan çalışma kamplarına yollayabildiğine tanık oluyoruz. Üstelik bunu yaparken o coğrafyanın uzağında yaşanan bir insanlık trajedisinin kurbanları için, Nazilerin sistematik bir biçimde, ...

Kulüp'ün cesareti bize ne anlatıyor? Konuk Karel Valansi - Podcast

6-7 Eylül… Türkiye tarihinin en utanç verici sayfalarından… “Kulüp” dizisiyle yeniden gündeme geldi. Kulüp’ün 2. sezonu, yeni 4 bölümüyle izleyenleri derinden etkiledi. Yazar Karel Valansi ile “Kulüp”ün cesaretini, bize anlatmaya çalıştığını konuştuk.  https://open.spotify.com/episode/5cmzlKCLv21wLE4DkDggbl?si=b325a51d2a3f4483

Kulüp’ün Kültür, Kimlik ve Siyaset üzerine yansımaları

  Kulüp dizisi ile Türkiye Yahudi komşuları ile tanışıyor  Karel Valansi  – Gazeteci- Yazar, T24, Şalom Gazetesi Türkiye için kutuplaşma yeni bir olgu değil. Ülke uzun zamandır sağ-sol, Türk-Kürt, laik-dindar gibi bölünmeleri içerisinde barındırıyor. Ancak son dönemde içinde bulunduğumuz siyasal iklim, popülist söylemler, ötekileştirici “biz-onlar” vurgusu, özellikle sosyal medya aracılığıyla daha geniş bir çevreye yayılıyor. Netflix’te yayınlanan Kulüp dizisi ise o özlediğimiz çok kültürlülüğü, kozmopolit İstanbul’u, bir arada yaşama kültürünü, “taşı toprağı altın” İstanbul rüyasının halen sürdüğü bir dönemi anlatmasıyla dikkat çekiyor. Bir de hikayeyi o çok sevdiğimiz ve eski Türk filmlerinde sıkça gördüğümüz sinema formülü ile anlatıyor; biraz müzik, biraz aşk, cinayet işleyenlerin bile önemli bir sebebinin olduğu, iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı o naif formül.  Dizinin geçtiği 1950’lerdeki kutuplaşma ise daha çok Müslüman ile yabancı olarak görülen...

Ekotürk - Kulüp dizisi ışığında Türkiye Yahudileri

Ekotürk Saat Farkı programında Feyza Gümüşlüoğlu ile #NetflixKulüp dizisi üzerinden Varlık Vergisi ve Gayrimüslimlerin yaşadığı ötekileştirmeyi konuştuk. Ekotürk 3 Aralık 2021 https://www.youtube.com/watch?v=EA4oAQncX90

Sadece o guguklu saat miydi çalınan?

Bu topraklarda yüzyıllar geçti ancak Yahudiler, yabancı, dikkat edilmesi gereken unsur ve hakaret nesnesi olmaktan çıkarılmadı. Oysa hepimiz bir yerlerden göç etmedik mi? Göç edip bu topraklara vatan demedik mi? Pencerenin hemen önüne kurulmuş altın renkli bir gramofon avluyu içli bir şarkı ile dolduruyor. Avludaki kadınlar ise hem iş yapıyor hem de şarkıya eşlik ediyorlar. O sırada Matilda süpürge satıcısını geçip merdivenleri iniyor. Şarkıyı duyduğunda ise duruyor, duygulanıyor. Bu şarkı onu çok eskilere götürüyor. Taş duvara dayanıp şarkıya kendini kaptırıyor… O sırada merdivenleri inen Hasan Matilda'yı görüp duraksıyor. O da sözlerini anlamadığı şarkıdan etkilenmiş besbelli. "Ne güzel şarkıymış" diyor, "anamın bizi uyuturken ki ninnilerine benziyor." Matilda açıklamaya çalışıyor; "eski bir Sefarad şarkısı bu". Anlamadığını fark edince de devam ediyor; "Sefarad yüzyıllar önce buraya göç eden Yahudiler, benim gibi" diyor. Hasan Matilda'...