Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir daha tekrarlanmasın, bir daha asla!

  Bir heyecan vardı yüreğimde. Hissettiğim duyguyu en iyi anlatabilecek kelime bu. Haftalardır hummalı bir çalışma yapılmış, organizasyonun eksiksiz olması için her detay düşünülmüştü. Ankara’ya gidiyorduk! Hem de Holokost’u anmaya, az şey mi? Holokost kurbanları tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi benim ülkemde de anılacaktı resmi bir törenle. Türkiye’nin kalbinin attığı Ankara’da üstelik! Yahudilerin İbrani takvimine göre nisan ayında Holokost’u andığı Yom Aşoa günü var. 2005 yılında da BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile alınan bir kararla Auschwitz’in kurtulduğu gün olan 27 Ocak, Uluslararası Holokost Anma Günü olarak ilan edildi. Son beş yıldır Türkiye’de de yapılan resmi törenler Neve Şalom ve Ortaköy sinagoglarında düzenlendi. Tören geçen sene Kadir Has Üniversitesi’ne, bu yıl da Bilkent Üniversitesi’nin salonlarına taşındı. Bu senenin bir diğer özelliği ise törene Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in de katılacak olmasıydı. Bu seneki tören, ilk kez Türkiye Cumh

Holokost Anma Töreni bu sene Ankara'da

27 Ocak, İkinci Dünya Savaşı sırasında kurulan en büyük toplama ve ölüm kampı olan Auschwitz- Birkenau'nun kurtuluş günü olarak kayıtlara geçti. İnsanlık tarihinin en utanç verici trajedilerinden biri olan Holokost'ta (Yahudi Soykırımı) 6 milyon kişi hayatını yitirdi Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu,  Türkiye  dâhil 104 ülkenin oybirliği neticesinde 2005 yılında aldığı bir kararla 27 Ocak gününü  Nazi  kurbanlarının anılmasına adayarak Uluslararası Holokost Anma günü ilan etti. BM üyesi her ülkenin Holokost kurbanlarını anması ve ülkesinde Holokost ile ilgili eğitici programlar geliştirmesi bekleniyor. Bu kararla amaçlanan, her ülkenin ‘gelecek soykırımları’ önleyecek bilinci toplumlarında yaratmasını sağlamak. Bu bilince sahip ülkelerin Holokost inkârcılığını kabul etmeyip  din  ile etnik farklılıklara dayalı ayırımcılık ve şiddeti kınaması beklenmekte. Türkiye, bu günü dünyanın birçok ülkesiyle birlikte dört yıldır anmakta.  Dışişleri  Bakanlığı himayesinde ve Tü

Weitzman: “Islamist radicalism is not the only problem, there was anti-Semitism in the West and it is still there”

During his visit to Istanbul I had the chance to meet Mr. Mark Weitzman, the Director of Government Affairs of the Simon Wiesenthal Center and a member of the official US delegation to the International Holocaust Remembrance Alliance, IHRA. We discussed the recent Paris attacks, the rise of anti-Semitism in Europe and how to fight the hate in social media. The new year began with attacks to Charlie Hebdo and then to a kosher supermarket right before Shabbat. How do you explain these attacks? What are the motives behind them? It is clearly tied up with Islamist radicalism. A small number of people see answers only in violence and expect the rest of the world to give in to all demands immediately. That is the similarity between the two. The underline issue of anti-Semitism in the supermarket is one that I think a lot of people in the western world and other parts of the world are happy to be ignoring. That is why I was glad to see the secretary general of the United Nations issu

“Tek sorun radikal İslam değil”

Simon Weisenthal Merkezi Nefret ve Terörizm ile Mücadele Bölüm Direktörü ve IHRA Amerikan delegasyonu üyesi Mark Weitzman ile Paris saldırılarını, Avrupa’da artan antisemitizmi ve sosyal medyadaki nefret söylemine karşı yapılabilecekleri konuştuk. Paris’te önce Charlie Hebdo’ya daha sonra da tam Şabat öncesi kaşer süpermarkete yapılan saldırı ile sarsıldık. Bu saldırıları nasıl tanımlarsınız, arkasında yatan sebepler nedir? İslamist radikalizm ile bağlantılı olduğu açık. Sayıları az da olsa bir grup insan cevaplarını sadece şiddette arıyor ve dünyanın kalanının onların taleplerini hemen yerine getirmesini bekliyor. Süpermarket saldırısının altında yatan ise Batı tarafında genellikle görmezlikten gelen antisemitizm. Bu nedenle BM Genel Sekreteri’nin bu konuda bir açıklama yayınlamış olması sevindirici. Çünkü komplo teorileriyle Yahudiler ana düşman olarak gösterilirken, oluşan bu ortam her Yahudi’yi, her Yahudi kurumunu sadece varlıkları ile hedef yapıyor. Bunu kabul edemeyiz

Dün, bugün, yarın

2015’in ilk günleri olması gerektiği gibi daha iyiye ulaşmanın umudunu, yeni ve tertemiz bir sayfa açmanın heyecanını barındırmıyor içinde. Yeni başlangıçlar her zaman hatalardan dönme şansı verir. Ancak ülkenin içinde bulunduğu karamsarlık ve birbirine yabancılaşma hali, sokaklara serpiştirilen birkaç ışıkla bile 2015’in parıldamasına, bu ağır ruh halinin kaybolmasına yardımcı olamıyor. 2014’ü nasıl bilirdiniz?  Kavga, restleşme, tek tip, muhafazakâr ve itaatkâr bir toplum yaratma süreci, akıl tutulması, darbe, yasaklar, lobiler, ya sev ya git, bizden değilsin…  Hal böyle olunca Türkiye içte birbirine yabancı, dışta ise gittikçe yalnızlaşan, paranoyak bir ıssız adama dönüşüyor. 2014 dünya için de pek parlak geçmedi. Hiç olmayacak diyebileceğimiz gelişmeler oldu. Rusya herkesin gözleri önünde Kırım’ı ilhak etti, yaptırımlar konuldu. Nükleer programına rağmen İran uluslararası sisteme dahil olmaya başladı, yaptırımlar gevşetildi. ABD Küba’ya dostluk elini uzattı. Kabul ettiğind