Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ekonomi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İlk adım İtalya’dan geldi

Avrupa’da siyasi kaos deyince aklınıza sadece Brexit ile alt üst olan İngiltere gelmesin. AB’nin önemli bir ekonomik gücü olan İtalya da siyasi bir krizin eşiğinden dönmeyi son anda başardı, en azından bir süreliğine. Lega ve Beş Yıldız Hareketi’nin oluşturduğu popülist koalisyon, Lega’nın Lideri Matteo Salvini’nin dizginleri ele almaya çalışmasıyla sarsıldı. Anketlerde önde gittiğini gören ve buna güvenerek hükümetteki tek karar verici haline gelmeye karar veren Salvini, hükümeti devirmek için bir güven oylamasına gidilmesi için hazırlıklara başladı. Ancak bu siyasi oyun Başbakan Giuseppe Conte’nin istifa etmesiyle durduruldu. Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella yeniden hükümeti kurma görevini Conte’ye verdi. Ve hiç beklenmeyen oldu. Anlaşamaz denilen Demokrat Parti ile Beş Yıldız Hareketi el sıkıştı ve hükümet kısa sürede kuruldu. Ortak bir ajandası olmayan ve fikirleri pek uyuşmayan bu iki partinin kurduğu koalisyon ne kadar uzun süreli olabilir bilinmez ancak maliyeti yüksek yeni ...

Krizler Avrupası

Avrupa Birliği düşüncesi, II. Dünya Savaşı dehşetinin ardından iddialı bir hayaldi. Yüzyıllardır birbirleriyle savaşan Avrupalı ülkeler arasında bir daha savaş çıkmaması hedefine ulaşmak için bölgesel entegrasyonun teşvik edilmesini öneriyordu. Entegrasyon fikri, savaştan sonra harabe haline gelen kıtanın ekonomik olarak yeniden inşası, Soğuk Savaş’ın gerilimi artarken Avrupa’nın güvenliğini sağlama zarureti ve birçok çatışmaya yol açan milliyetçiliğin yeniden yükselişinin önlenmesi ihtiyacı ile güçlendi. Kıtada kalıcı bir barışa ulaşma isteği, Avrupa ülkeleri arasında kurulacak olan güven ve işbirliğinin temel katalizörüydü, böylece Avrupa bir daha asla savaşlarla parçalanmayacaktı. 1949 yılında Avrupa Konseyinin ardından, ezeli düşmanlar Fransa ve Almanya arasında yeni bir savaşı önlemek için 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kuruldu.  Savaşın ham maddeleri olan kömür ve çelik, artık barışın aracı olarak görülüyordu.  Bu mütevazi başlangıç bugün, 28 üye ülkeye ...

İran seçimleri yaklaşırken

19 Mayıs’ta gerçekleşecek olan İran cumhurbaşkanlık seçimlerinde ana gündem maddelerini ekonomi ve İran’ın 5+1 ülkeleriyle gerçekleştirdiği nükleer anlaşma oluşturuyor. İran halkı günlük hayatını etkileyen konulara öncelik verirken, bunların başında ekonomik sorunlar ve işsizlik geliyor. Önceden onay almış altı adayın yarıştığı seçimlerde öne çıkan isimler; ikinci dönem için halktan destek isteyen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 2013 seçimlerindeki en yakın rakibi olan Tahran Belediye Başkanı Bekir Kalibaf ve eski Başsavcı İbrahim Reisi. Ruhani’nin ikinci defa kazanması bekleniyor. Reformistlerin de desteğini alan Ruhani’nin karşısındaki muhafazakar adayların en büyük sorunu ise tek adayda anlaşamamaları ve oylarının bölünmesi. Bu durum bu seçimlerde de kendisini gösteriyor. Yarışın Ruhani ve muhafazakar din adamı İbrahim Reisi arasında süreceği tahmin ediliyor. Son 12 yıldır her seçimde aday olan Kalibaf ise ‘ikinci işi seçimlere katılmak’ denilerek pek de ciddiye alınmıyor. Siya...

İsrail Büyükelçisi Eitan Na’eh: “İlişkimizde istikrar ve güven oluşturmamız gerek”

İsrail’in yeni Büyükelçisi Eitan Na’eh Türkiye’ye yabancı bir isim değil. Daha önce 1993-1997 yılları arasında İsrail´in Ankara Büyükelçiliğinde görev yapmış, sonra da dil öğrenmek için bir süre Türkiye’de kalmıştı. 2010 yılındaki Mavi Marmara krizinin ardından boş kalan İsrail Büyükelçiliği görevine getirilen Eitan Na´eh İstanbul ziyareti sırasında sorularımızı cevapladı, Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini, Doğu Akdeniz’deki enerji potansiyelini ve Ortadoğu’daki gelişmeleri Şalom’a özel değerlendirdi. İki ülke arasındaki normalleşme üst düzey ziyaretlerle devam ediyor. Bundan sonraki adım ne olacak? İlişkilerimizi geliştiriyoruz. Önce temeli ve duvarları koyup daha sonra çatıyı kurmalıyız. Farklı konularda diyalogu arttırmak için çalışıyoruz. Ortak çıkarlarımızın ne olduğunu ve bu konuda nasıl ilerleyeceğimizi yeniden belirlememiz gerek. Daha ilk aşamalardayız. İlişkilerimizi normalleştirdik şimdi yeniden yapılandırıyoruz. Bu zaman alacaktır. Pek fazla konuşmadığımız bir alt...

Prof. Mustafa Aydın: “Türkiye’de muhafazakâr, dindar ve milliyetçi taban büyüyor”

Trump’ın ABD başkanlık koltuğuna oturmasıyla başlayan yeni süreçte belirsizlik dönemi halen sürüyor. Henüz seyri tam çizilemeyen Türkiye-ABD ilişkilerini, enerji konusunda öncelikli konu olan ancak tıkanan Kıbrıs görüşmelerini, artan sağ ve sol popülizmin seçimler arifesindeki AB’ye etkilerini, Rusya meselesini, yaklaşan referandum dahil Türk halkının siyasal sosyal eğilimlerini Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın ile konuştuk Kadir Has Üniversitesinin siyasal sosyal eğilimler araştırması bize neyi gösteriyor? Öncelikle son yıllarda gördüğümüz bir trendi teyit ediyor. Türkiye’de muhafazakâr, dindar ve milliyetçi olarak tanımlayabileceğimiz taban büyüyor. Bu sene bu yüzde 60 gibi bir rakama ulaştı. Öte yandan, AKP ve MHP tabanlarında da dünya görüşü ve toplumsal olaylara bakış anlamında ciddi bir yakınlaşma tespit ettik. HDP tabanı ise tamamen Türk siyasal hayatından kopmuş, farklı bir uçta duruyor. CHP bu ikisinin arasında bir yerde. İkinci önemli sonuç, “Ülken...

Bana bana, hep bana, yine bana

“Okuduğunuz en ‘tuhaf’ ekonomi içerikli kitap” olarak tanımlıyor Aslı kendi kitabını. Oysa teoriler yerine yaşamla ilgili, tüketici davranışlarını yani bizi bize anlatan üstelik bunu mizahi bir dille yapan bu kitabın vakti gelmiş de geçmişti bile. Hayattaki rantçılığımızı, faydacılığımızı açık açık yüzümüze vurmuş; kuyrukta öne geçerek 10 dakika kazanmamızı da, kaldırımın üstüne park etmemizi de, umursamadan vergi kaçırmamızı da, taksilerin kısa yola müşteri kabul etmemesini de, kocaman taçlı bekarlık partilerini de, baby shower’ları da. “Hep bana, hep bana!” diyoruz. Oysa en azından kendimize karşı biraz dürüst olmamızın vakti gelmedi mi? Bloomberg HT’nin sevilen yüzü Aslı Şafak ile hem yeni kitabını, hem de Türkiye’nin ekonomisini ve Trump sonrası beklentileri konuştuk Kitap yazma hikâyeni paylaşır mısın? Bir gün esrarengiz bir mesaj aldın ve... Bu konu aslında yıllardır aklımda olan bir şeydi ama bunu kitaba dönüştürmeyi hiç düşünmemiştim. Bir novella fikrim vardı. Bir destek...

“Türkiye ve İsrail ekonomilerinin birbirine ihtiyacı var”

Mavi Marmara olayı ile birlikte Türkiye ve İsrail, gerçek anlamda diplomatik bir krizin batağına saplandılar. Buna rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacmi hiç azalmadan artmaya ve rekor seviyelere ulaşmayı başardı. İsrail’in Türkiye’deki ticaret ataşesi Mouneer Agbariya ile iki ülke arasındaki diplomatik krizin etkilerini, ekonomik ilişkilerin geleceğini konuştuk. Agbariya ayrıca İsrailli Müslüman bir Arap olarak duygularını paylaştı, ülkesini yurt dışında temsil etme tecrübesini aktardı. Türkiye-İsrail ilişkileri uzun süredir sıkıntılıydı. Politika alanında kızgın bir söylem öne çıkarken, iki toplum da birbirinden uzaklaşmıştı. Buna rağmen iki ülke ticaretinde ciddi bir canlılık ve artış yaşandı aynı dönemde. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Basit ve temel bir sebebi var; iş politika ile karışmaz. Genelde iş çevreleri ticaretlerini politikadan ayrı değerlendirirler. Bazen politik şemsiye yardımcı olur, ama olmadığı zaman da bu durumun olumsuzluklarını aşmaya çalışırlar. Öyley...

Suudi Arabistan'da değişim başladı

Bu günlerde Washington’nun önemli bir misafiri var; Suudi Arabistan’ın ikinci veliaht prensi ve Savunma Bakanı Muhammed Bin Selman. “Obama henüz randevu vermedi, neden vermedi?” tartışmaları sürerken Bin Selman, Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir araya geldi. İkili ilişkilerin yanı sıra, enerji ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’daki gelişmeler ele alındı. İki lider ayrıca Orlando’da bir gey kulübünde gerçekleştirilen katliama neden olan aşırıcılığa karşı savaşacaklarını açıkladı. Suudi Arabistan’da idamla sonuçlanabilecek bir suç olarak görülen eşcinselliğe yönelik yapılan bu saldırıyı kınamak durumunda kalmak, prens için bu ziyaretinin planda olmayan ilk sürprizi olmalı. Petrol zengini Suudi Arabistan’ın finansal zorluklar yaşadığı bir sır değil. Petrol talebinin azalması, fiyatların düşmesi, krallığı ciddi adımlar atmaya yöneltti. Nitekim Bin Selman Bloomberg’e verdiği röportajda ülke ekonomisinin düzelmesinin şart olduğunu, aksi taktirde sonucun bir felaket olabileceğini b...

Türkiye-İsrail ticareti tam gaz devam ediyor

Türkiye ile İsrail arasında süregelen siyasi gerginliğe rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacmi gittikçe artıyor. İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, ekonomi gazetecileri ile bir araya gelerek bu konudaki verileri aktardı, gelişmeleri değerlendirdi ve önerileri dinledi.  T ürkiye’nin önde gelen gazete, televizyon kanalı ve haber ajanslarının ekonomi gazetecileri geçtiğimiz hafta İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen’in davetinde bir araya geldiler. Kahvaltı ikramı eşliğinde düzenlenen basın toplantısında Türkiye ile İsrail arasındaki ticari işbirliğinin güncel durumu ve iki ülke arasındaki ticari ilişkilerinin daha da ileriye götürülebilmesi için yapılması gerekenler hakkında fikir teatisinde bulunuldu.  Toplantı sırasında yapılan sunumda tüm siyasi sorunlara rağmen iki ülke arasındaki ticaretin arttığı verilerle anlatıldı. 2007 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2009 yılında bir önceki yıla göre ci...

İsrail’in doğalgaz kartı ve Türkiye (1)

Bir zamanlar doğalgazı Mısır’dan ithal eden ve Sina’da boru hatlarına karşı düzenlenen her sabotajda soğuk terler döken İsrail, 2009’da Tamar, 2011’de de ondan çok daha zengin Leviathan doğalgaz kaynaklarını keşfettiğinden beri, dünyanın büyük enerji oyuncuları arasında gösterilmeye başlandı. İsrail’i enerji açısından bağımsız hale getirecek, ekonomik olarak da rahatlatacak çok önemli bir gelişme bu. Haaretz’de yayınlanan bir habere göre, doğalgazın önümüzdeki yıllarda İsrail’deki elektrik üretiminin yüzde 80’inin, sanayinin yüzde 90’ının, trafiğe çıkan araçların yüzde 40’ının enerji ihtiyacını karşılayacağı bekleniyor. Sadece bu tablo bile doğalgazın İsrail ekonomisini çok ciddi bir biçimde değiştirecek güce sahip olduğunu göstermekte. Üç dileğinden biri gerçekleşmiş olan İsrail, öncelikle kendi enerji ihtiyacını karşılayacak. Verilere göre önümüzdeki en az 50 yıl için arzı kendi ihtiyacını aşacak. Kabineden aldığı onay ile rezervlerinin yüzde 40’ını ihracata ayıran İsrail, ekonomi...