Ana içeriğe atla

Kayıtlar

suriye etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ukrayna krizi gölgesinde

Rus ve Suriye savaş uçakları 24 Ocak'ta Golan Tepeleri de dahil Suriye'nin  hava  sahası üzerinde ortak bir tatbikat düzenledi. Rusya savunma bakanlığı bu devriye uçuşlarını düzenli hale getirmeyi planladıklarını açıkladı. Aralık ayında Rusya ve Suriye  askeri polis birlikleri  İdlib gerilimi azaltma bölgesi yakınında, ilk kez ortak tatbikat gerçekleştirdi ve bu tür eğitimlerin etkileşim kurma, silah kullanımı, taktikler ve savaş alanında görevlerin birlikte gerçekleştirilmesi bakımından uyumu artırmaya yararı sebebiyle düzenli hale geleceği açıklandı. Yine geçtiğimiz Aralık ayında Rusya ve Suriye Donanması, Doğu Akdeniz'de ilk kez ortak  deniz  tatbikatı düzenledi. Kasım ayında ise Rusya bu sefer Türkiye ile Suriye'de ortak tatbikat yaptı. Suriye'nin kuzeyinde 150'den fazla ortak devriye yapan iki ülke askerlerinin Suriye'nin kuzeydoğusunda düzenledikleri ortak  devriyenin  mesafesi 100 kilometreyi buldu. Rusya'nın Suriye'deki bu "ilkleri"...

2022’de Türkiye’nin Orta Doğu politikası

Yeni bir yılı hep ışıltılarla kutlarız. Hani o ışıltılar, parıltılar bize aydınlık, neşeli bir yeni yıl getirsin umuduyla. Oysa 2020 ve 2021’i yaşadıktan sonra yeni bir yılı kutlamak bir yana, hiç bitmeyen bir karabasanı ve o karabasanın içinde küçük nefes aralıkları bulmaya çalışarak geçiriyoruz günlerimizi. Bana sorsanız geçen yıl deyince hala 2019 diyebilirim. O kadar verimsiz, o kadar sevimsiz, o kadar üzücü geçti son iki sene. O nedenle bir yanım eski yılbaşılar gibi sevinçliyken, diğer yanım yeni yılın yeni bir şey getirmeyeceğinin bilinciyle buruk.  31 Aralık 2021’den 1 Ocak 2022’ye geçerken taksimetreleri sıfırlamadık. Tam tersine yeni yıla elektrik, doğal gaz, benzin, motorin ve LPG'ye yapılan zamlar ve Noel tatili sonrası hareketlenen dış piyasalar ve düşen TL değeri ile girdik. 2022’de Türkiye’nin ana konusunun ekonomi olmaya devam edeceğini ve erken seçim olasılığından dış politikaya her şeyin bunun çevresinde şekilleneceğini söylemek mümkün.  Kasa boş olduğunda dı...

Sinem Açıkmeşe: “AB mülteci meselesini sınır güvenliğiyle özdeşleştirerek militarize etti”

Avrupa Birliği uzmanı, Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe ile Türkiye-Avrupa Birliği kapsamında mülteci krizini, ikili ilişkilerin geleceğini, Suriye savaşının bu kapsamdaki etkilerini, Brexit’i, artan popülizmi ve Batılı değerlerinin erozyonu olarak tanımlanan Batısızlık kavramını konuştuk Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri uzun zamandır mülteci konusuna indirgenmiş durumda. Avrupa Parlamentosunun önceki Raportörü Kati Piri de Medyascope’a verdiği röportajda kendi taahhütlerini yerine getirmemesine rağmen Türkiye’yi suçlayan AB’yi iki yüzlülükle itham etmişti. Yunanistan sınırında tanık olduğumuz insani dramı da görünce, AB’nin bu konudaki tutumunu nasıl değerlendirebiliriz? AB, Kati Piri’nin de söylediği gibi, 2016’dan beri verdiği sözleri tutmuyor. 2016’daki göç mutabakatının ardından Türkiye-AB ilişkileri mülteci meselesi üzerinden yürüyor. AB’nin o dönemde verdiği sözleri hatırlarsak, Türkiye ile müzakerelerin...

Karel Valansi yorumladı

Tarihçiler ve uluslararası ilişkiler uzmanlarının Amerika'nın tartışmasız gücünü ve hegemonyasını tarif etmekte kullandığı Pax America'nın sonuna mı gelindi? Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Suriye'den güçlerini büyük oranda çekmesiyle ortaya çıkan tablo İsrail başta olmak üzere Washington'ın müttefikleri tarafından dikkatle takip ediliyor. Zira bir yandan evindeki siyasi karmaşa ile mücadele eden İsrail, ABD'nin kararı sonrası Suriye sahasında yer alan tek müttefikini kaybetti. Şalom gazetesi yazarı Karel Valansi, "İsrail Pax Americana'nın bittiğinin farkında. ABD ile müttefiklik ilişkilerinin farklı olduğunu biliyor ve bir sıkıntı anında yardımına koşacağına inanıyor. Buna karşın İsrail, artık bundan eskisi kadar yüzde yüz emin değil." diye konuştu. TÜM DÜNYA IŞİD DERKEN İSRAİL "İRAN" DİYORDU Amerika'nın Orta Doğu'dan çekilme kararının yeni olmadığını "Bu Obama yönetiminden süregelen bir anlayış." ifadesiyle...

Erdoğan-Trump görüşmesine dair

Eylül ayı ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetim kadrosu için bir hayli hareketli geçti. Orta Doğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt'ın ailevi sebeplerle istifasının ardından, ulusal güvenlik danışmanı John Bolton ile de yollarını ayırdı. İkili arasındaki fikir ayrılıkları zaten apaçık ortadaydı. Bilinmesine karşın pek de beklenmeyen bir zamanda gerçekleşen bu görevden alma/istifanın ABD’nin dış politikasında neleri değiştirebileceği çok tartışıldı. Bolton’suz dönemin ilk ciddi ipuçlarını ise pazar akşamı gerçekleşen Erdoğan-Trump telefon görüşmesi verdi. Her iki ülkenin yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin uzun süredir planladığı Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyonun eli kulağında olduğunu, ABD’nin bu operasyonun bir parçası olmayacağını ve daha da önemlisi Ankara’yı durdurmak için bir çaba sarf etmeyeceğini gösterdi. BM toplantısı sırasında aynı şehirdeyken görüşmeyen iki lider, bir ay sonra -muhtemelen olası operasyonun sonuçlarını görüşmek için- Washington’da bir araya gelmek üzer...

İsrail seçimleri / Sputnik Ceyda Karan'a konuk oldum

'İsrail'i, kilidin Lieberman olduğu zorlu koalisyon pazarlıkları bekliyor' İsrail'de 9 Nisan seçimleri sonrası kilitlenen siyasete 17 Eylül seçimleri de deva olmamış görünüyor. Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğindeki sağcı Likud partisi, ana muhalefetteki mavi-beyaz ittifakı ile yenişemedi. Netanyahu'nun kazanırsa Batı Şeria'nın önemli bir parçasını ilhak edeceği söylemi üzerinden gidilen seçimler, aşırı sağcı İsrail Evimiz partisinin lideri eski savunma bakanı Avigdor Lieberman'ı yine kilit pozisyona getiren bir sonuç çıkarttı. Bir yıl içerisinde düzenlenen ikinci seçimlerde katılım oranı beş puana yakın artmış görünürken, sonuçların neler getireceği merak konusu. İsrail seçimlerini Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi ile konuştuk: Sputnik tarafından hazırlanan konuşma özeti: Karel Valansi, kesinleşmemiş seçim sonuçlarının Netanyahu'nun Likud'u ile Gantz'ın mavi-beyaz ittifakının yenişemediğini ortaya koyduğunu belirtirken, Lieb...

Bahreyn-İsrail hattında neler yaşandı? - Faik Bulut

"Musevi cemaatine hitap eden Şalom gazetesi yazarı Karel Valansi, olayı yakından takip etmiş. Muhtemelen İsrail’deki kaynaklarına da dayanarak şöyle bir belirleme de yapmış: “Suriye’nin ana gündem maddesi olduğu bu toplantıda basına açık dile getirilmeyen iki önemli konu daha vardı; Golan Tepeleri ve Türkiye’nin Suriye politikası. Bu iki konunun kapalı kapılar ardında eni konu tartışıldığına emin olabilirsiniz.” Valansi, genel çerçeveyi nesnel biçimde çizmiş sayılır. Fakat değerlendirmesinin satır aralarındaki diplomatik bir üslupla çubuğu, ABD-İsrail bakış açısına doğru eğmiştir. Her iki tespitten hareketle, sormak lazım: AKP iktidarının bu iki ciddi gelişme hakkında açık bir tutum belirlememesi ilginç değil midir? Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meseleyi, Japonya’daki G 20 Zirvesi’ne katılan Trump ve Putin ile görüşerek mi halletmeyi düşündü?" Bahreyn-İsrail hattında neler yaşandı? - Faik Bulut, GazeteDuvar 5 Temmuz 2019  https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2019/07/05/...

Suriye’nin geleceği Kudüs’ten geçti

25 Haziran salı günü Kudüs önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. ABD, Rusya ve İsrail’in ulusal güvenlik danışmanları John Bolton, Nikolai Patrushev ve Meir Ben-Shabbat, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğinde bölgedeki gelişmeleri görüşmek için bir araya geldiler. Japonya’nın Osaka şehrinde gerçekleşecek G20 toplantısının hemen öncesinde ve Bahreyn’de düzenlenen Filistin halkına yönelik ekonomik çalıştay ile eş zamanlı gerçekleşen bu toplantının ana gündemi Suriye ve tabi İran oldu. Birçok konuda farklı pozisyonlarda olan bu üç ülkenin temsilcilerinin ortak bir karara ulaşabilmeleri pek de kolay değil. Ancak böylesi bir toplantının gerçekleşmiş olması, yani ABD ve Rusya’nın Suriye’nin geleceğini tartışmak için İsrail’i de yanlarına alıp bir masaya oturmaları başlı başına önemli. Bu görüşmelerden elle tutulur hiçbir karar çıkmasa bile açık bir şekilde verdiği önemli bir mesaj var. O da İsrail’in yakın bölgesindeki gelişmeleri etkileyebilecek önemli bir aktör haline geld...

İran yaptırımları ters teper mi?

ABD, İran’a yönelik yaptırımlarını gittikçe sıkılaştırıyor. ABD’nin hedefi ekonomisi hidrokarbonlara dayalı enerji malları üretimi ve ihracatına bağlı olan İran’ı bu gelirden mahrum etmek böylece hem bölgedeki etkisini ve gücünü kırmak, hem de nükleer silah sahibi olmasını engellemek. İzlediği yol da bu yönde. En son Devrim Muhafızlarını terör listesine alarak ve muafiyetleri uzatmayarak bu konuda hiçbir şekilde geri adım atmayacağını gösteren Trump, bu hafta da İran'ın bir diğer önemli gelir kaynağı olan demir, çelik, bakır ve alüminyum sektörlerine yönelik yaptırım getiren başkanlık kararını imzaladı. Petrol konusunda ‘İran yerine Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden alın’ diyen ABD, Türkiye gibi bu ülkelerle pek de sıcak ilişkileri olmayanları veya artacak maliyetlerini pek düşünmüyor. Hatta müttefiklerine dahi yaptırım uygulamaya hazır gözüküyor. Türkiye ise bu konuda bir istisna oluşturamıyor çünkü S400 başta olmak üzere Türkiye-ABD ilişkilerinin durumu ortada. ...

Suriye’ye arka kapıdan giriş

Ne oldu da Netanyahu, gündem maddesi bile pek olmayan Golan’da egemenliğinin tanınması için çabalarını arttırmaya başladı? ABD Başkanı Donald Trump, daha önce Twitter aracılığıyla duyurduğu, Golan Tepeleri üzerinde İsrail'in egemenliğini resmen tanıdığını ilan eden başkanlık kararnamesini imzaladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yeniden seçilmesini istediğini açık açık söyleyen Trump, seçim öncesine denk getirdiği bu açıklamasıyla Netanyahu’ya en büyük desteği vermiş oldu. Trump Golan kararını bir tweet ile duyurmuş olabilir ancak bu son dakikada alınmış bir karar değil. Basına yansıyan görüşmelerden bu konunun Şubat 2017 ve Mayıs 2018’de ABD-İsrail arasında tartışıldığı biliyoruz. Ekim 2018’deki Netanyahu-Putin görüşmesinde de bu konunun açıldığını yine basından biliyoruz. Peki, ne oldu da henüz yakın bir tarihte “Geçmişte Esad yönetimiyle tek bir sorunumuz yoktu, 40 yıl boyunca Golan Tepeleri’nde tek bir mermi bile ateşlenmedi” diyen Netanyahu, gündem maddesi bile ...

Neden şimdi?

ABD Başkanı Donald Trump yine yapacağını yaptı. Tek bir tweet’le, yılların Amerikan dış politikasını değiştirdi. Golan Tepelerinin egemenliğin İsrail’e ait olduğunu tanımanın vakti geldiğini belirten tweet’iyle bu değişimi başlattı. Oysa bugüne kadar ABD ilhak edilen toprakların (1981) tek taraflı olarak değil, resmi anlaşmalarla karara bağlanmasını savunuyordu. Bu adımının uluslararası hukuka aykırı olmasını da pek önemsemiyor. Ne de olsa 1945’ten sonra kurulan düzenin sorumluluk ve maliyetini artık sahiplenmek istemeyen, bozulmaz sanılan transatlantik ittifakını yeri gelince hiçe sayan, günümüz dünya düzeninin belkemiğini oluşturan NATO dahil çok taraflı kurumları eleştiren ve anlaşmalardan tek taraflı çekilen bir ABD var artık. Şu ana kadar İsrail’e ardı ardına reddedemeyeceği hediyeler sunan Trump’ın bir iş adamı gibi kar-zarar hesabı ile ülkeyi yönettiğini düşününce,  bugün İsrail’e kaşıkla verdiklerini gün gelir kepçeyle de geri alabilir. ABD’nin Golan kararındaki kili...