Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Siz sevgilinizle nasıl yürüyorsunuz?

Bir kafenin kaldırım masalarından birinde oturan İtalyan düşünür ve yazar Umberto Eco çevresinden geçenleri gözlemlediğinde bir şey fark etmiş; artık çiftler eskisi gibi kol kola değil el ele yürüyorlar! Bu yeni keşif sonrasında sokaktakileri daha da dikkatle incelediğinde el ele yürüyenlerin genellikle 30 yaş üstü, burjuva sınıfına ait olduklarını fark etmiş. Umberto Eco bu gözlemini yaptığında şöyle sormuş kendine, “Eskiden çiftler kol kola yürürdü. Şimdilerde ise el ele tutuşmak neredeyse zorunlu. Çocuklu erişkinlere ve gay’lere özgü duran el ele tutuşma onları cinsel ilgiyle ödüllendiren tek kişiyi kaybetmeme yolu mu? Bozulmayacak ilişkiye boyun eğmek, kadere teslim olmak mı? Yoksa yaşlılığın karşı konulmaz ilerlemesi ve yetersiz gelir seviyesini dengeleyen bir şefkat göstergesi mi?” Günlük hayatın bu belki önemsiz ancak ilginç detayı Eco’nun dikkatini çektiği gibi Tempo Dergisi’nin kasım sayısındaki konuyla ilgili makalesini okuduğumdan beri benim de ilgimi çekiyor. Ne k

Meksika-Lübnan hattı

Bir zamanların gözde balayı destinasyonu, cennet kadar güzel Meksika, son yıllarda her daim çeteler arası çatışma yaşanan, insanların öldürüldüğü, çok sayıda kişinin kaçırılıp bir daha bulunamadığı bir cehenneme dönüştü. ABD uyuşturucu pazarından daha fazla pay alabilmek için son 30 yıldır birbiri ile çatışan Meksika kartelleri, 1990’larda Kolombiya uyuşturucu mafyasının saf dışı bırakılmasıyla bölgenin tek hâkimi oldular. Meksika’nın yeni Devlet Başkanı Felipe Calderon, sokaklara kadar inen çatışmaları durdurmak için 11 Aralık 2006’da bu kartellere karşı savaş açtı. Bu tarihten günümüze Meksika’da yaklaşık 50 bin kişi öldürüldü, 10 bin kişi kayboldu, 230 bin kişi ise göç etmek zorunda kaldı. ABD Adalet Bakanlığı verilerine göre Amerikalı uyuşturucu kullanıcılarının yarattığı yıllık yaklaşık 48 milyar dolarlık pazar, Latin Amerika’dan Afrika, Avrupa ve Ortadoğu’ya kadar uzanan uluslararası bir bağlantılar zincirine götürüyor. Her şey Lübnan asıllı Kolombiyalı Ayman Joumaa’nın

Teşekkür ederim

Köşe yazısı yazmaya ilk başladığımda, 2 Aralık geldiğinde yani doğum günümde, bu bölümü kendime ayıracağım demiştim. Yaklaşık bir sene geçti ‘Gündem’ yazmaya başlayalı. Uzak bir tarih olarak hedeflediğim o gün ise geldi çattı göz açıp kapayıncaya kadar. Herkesin bir hayali vardır, benim için de bu hayal, yazmaktı. Kendi kendime bir şeyler karalamama rağmen gereken disipline sahip değildim. Nereden nasıl başlayacağımı bilemediğim bir zamanda, güzel bir tesadüf sonucunda Şalom ailesine katıldım. Şalom için ilk yazımı, hayatımda yayınlanan ilk yazımı, sekiz sene önce bu günlerde yazdım. O günlerden bu günlere çok şey değişti, çok şey öğrendim. En önemli değişim ise yıllar önce apolitik olarak tanımlayacağım kendimi artık dünya meselelerini ciddi ciddi tartışırken bulmam oldu. Kimliğimin önemli bir parçası haline gelen Şalom’a bana kazandırdıkları için çok şey borçluyum. Bunda katkısı olan ve benim için çok önemli olan birkaç kişi var. Şalom’a ilk başladığım zamanlarda başlık ne