Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kudüs

Geçtiğimiz hafta İsrail Devletinin davetlisi olarak, 30 ülkeden gelen gazetecilerle beraber Kudüs’te ağırlandık. Çoğunluğunu Amerikalı gazeteci ve bloggerların oluşturduğu 150 kişilik grubumuzda Avrupa’dan Latin Amerika’ya uzanan farklı ülkelerden gazeteciler yer aldı. Türkiye’den benim katıldığım Yahudi Yeni Medya Zirvesinin aslında üçüncüsü düzenleniyor ancak ‘yeni’ ibaresi ilk defa bu sene eklendi ve bu sayede fenomen olan blogger’lar da ilk defa bu zirveye katıldı. Fenomen diyorum çünkü Kudüs sokaklarında gezerken insanlar onları çevirip tıpkı bir film artisti gibi fotoğraf çektiriyordu. İsrail de bu trendi fark etmiş olacak ki bu kişilere de kapılarını açtı. Bizim katıldığımız zirveden hemen öncesinde benzer bir zirve dünyanın farklı ülkelerinden gelen Hıristiyan gazetecilerle de yapılmıştı. Bu da İsrail’in kendi tanıtımında bir atılım peşinde olduğunu gösteriyor. Zirvede İsrail’in güncel sorunları ve önceliklerinin yanı sıra tüm Yahudileri yakından etkileyen antisemitizm gib...

Yahudi Medya Zirvesi Kudüs’te gerçekleşti

30 farklı ülkeden 150 gazeteci ve blogger ortak sorunlarını konuşmak ve fikir alışverişinde bulunmak için Kudüs’te bir araya geldi. İsrail Dışişleri Bakanlığı, Diaspora Bakanlığı ve Basın Ofisi tarafından Kudüs’te üçüncüsü düzenlenen Jewish New Media Summit (Yahudi Yeni Medya Zirvesi), dünyanın 30 ülkesinden 150 Yahudi gazeteci ve blogger’ın katılımıyla gerçekleşti. İsrail ve İsrail dışındaki gazetecileri bir araya getirme amacını taşıyan zirvede antisemitizm ve Yahudi kimliğinin yanı sıra İsrail’in iç ve dış politikası ve İsrail dışında yaşayan Yahudilerin sorunları tartışıldı. Katılımcılar üç gün boyunca İsrail’in önde gelen politikacıları ve fikir önderleriyle bir araya geldi, konusunda uzman akademisyen, gazeteci ve sivil toplum uzmanlarıyla fikir alışverişinde bulundu. İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivlin’in resmi konutunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İsrail parlamentosu Knesset’te ağırladığı katılımcılar, ayrıca muhalefet liderleri ile de bir araya geldiler. Panel ...

Ateşkes neden önemli?

Her şey şüphe çeken bir minibüsün durdurulmasıyla başladı. Gazze’nin Han Yunus şehrinde ıssız bir bölgede bekleyen van, El Kassam Tugayları’nın dikkatini çekti ve aralarında silahlı çatışma çıktı. İsrail’in rutin olduğu anlaşılan ancak bu sefer oldukça ters giden istihbarat operasyonu böylece ayyuka çıktı. Hamas İsrail’in sınır şehirlerine 400’e yakın roket attı. İsrail de Gazze’ye düzenlediği hava saldırısında El Aksa Televizyonu dahil 100 kadar hedefi vurdu. Çatışmalarda 12 Filistinli iki İsrailli hayatını kaybetti. Son dört yılın en şiddetli çatışmasının yaşandığı iki günün ardından, olaylar daha da büyüyüp kimsenin istemediği bir savaşa dönüşmeden, ateşkes sağlandığı duyuruldu. Olayların fitilini ateşleyen gizli operasyonun hangi amaçla veya ne kadar süredir yapılmakta olduğunu bilmemize şu an için imkân yok. Ancak Gazze’nin içinde yürütülen bu istihbarat çalışmalarının artık daha zor yapılabileceğini söylemek mümkün. Ama asıl soru, tam da Mısır aracılığıyla Hamas ile ateşkes gö...

EU struggles to find a way out from refugee crisis

One of the major challenges the European Union had to face in the last decade is the refugee crisis that erupted following the outbreak of the Syrian war. Currently, many member states are divided over the refugee issue. Strong nationalistic movements are emerging while populist leaders and right-wing parties are gaining more and more power. The peace that the EU could achieve after long and devastating wars, values like human rights and its soft power attract potential candidate states and also people who had to escape their homes for a safe and secure future. However, terrorist attacks carried out or inspired by Daesh made EU countries reluctant to accept refugees. The economic situation does not help either, as many EU states fight recession, high unemployment, low or negative growth and high debts. These factors cause dissatisfaction with current governments and the status quo in general. As a consequence, xenophobia and support for far-right parties increase throughout the EU...

EU shouldn't have ignored the Catalan crisis

We are witnessing the rebirth of nationalism. This may be caused by the global economic crisis, wars, refugees, unemployment, fear for the future, dissatisfaction, poverty, intolerance… Whatever the reason is, the consequences are similar; political parties with populist and nationalist agendas are rising, xenophobia is more apparent. Countries in the European Union are no exception. With the global economic crisis of 2008, which erupted shortly after the acceptance of the Treaty of Lisbon, many countries entered a period of recession. This was a consequence of the globalization that interconnected the world markets. At the same time, this crisis disrupted the integration process in the EU. As the unemployment figures rose, the dissatisfaction of the masses increased. The economic and monetary union made it impossible for countries to adjust their individual nationalist policies. This led to an opportunity for Euroskeptic leaders with anti-immigration, anti-refugee, anti-Euro, anti-...

Yankı odaları

İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması’nın 2017 sonuçlarını açıkladı. Hani dilimizden düşürmediğimiz kutuplaşma gerçekte var mı, düşündüğümüz kadar vahim mi diye merak ediyorsanız, araştırmanın birçok çarpıcı bulgusu var. 17 Kasım-20 Aralık 2017 tarihleri arasında, 16 ilde, 18 yaş üstü 2004 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilen görüşmelerle bu sonuçlara ulaşıldığını not ederek, önce toplumdan başlayalım. Din her yönüyle Türk halkını etkiliyor. İlk ve orta öğretimde din dersinin zorunlu olması desteklenirken, ‘bilim ile çelişse bile din her zaman doğrudur’ diyenlerin oranı %55.2. ‘Bir insan dindarsa ahlaklı olur’ diyenlerin oranı ise %46 olarak sonuçlara yansımış. En büyük azınlık ise kadınlar. “Eğer ülkede insanlar iş bulamıyorsa çalışmak kadınlardan çok erkeklerin hakkıdır” düşüncesine onay verenler %49.7. Araştırmalar aksini gösterse bile, çalışan kadının çocuğunun bundan zarar göreceği düşüncesi araşt...

Hükümetten memnunuz farklılıklara kapalıyız

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi tarafından yapılan ‘Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması’nın sonuçları açıklandı. Türkiye’nin bir aynası işlevini gören bu araştırma, toplumun siyasi, ekonomik, Kürt sorunu, terör gibi konulara yaklaşımının yanı sıra sosyo-kültürel alışkanlıklarını da ortaya koyuyor. Araştırma, 11 Aralık 2017 - 7 Ocak 2018 tarihleri arasında 26 kent merkezinde ikamet eden, 18 yaş ve üzeri bin kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi. Özellikle dış politika konusundaki sonuçları okurken, bu araştırmanın Zeytin Dalı harekâtından hemen önce gerçekleştirildiğini göz önünde tutmakta fayda var. >> Ana sorun terör, ekonomi üçüncü sırada Türkiye’nin gündemindeki ana sorun terör ve FETÖ ile mücadele. Bunu ekonomik sorunlar takip ediyor. Eskiye göre önemli bir değişim var, geçmiş yıllarda ilk sırada ekonomik sorunlar yer alırdı. Sorunlara baktığımızda hak ve özgürlükler (yüzde 3,9) ve Kürt sorunu (yüzde 3,5) düşük bir oranla listeyi tama...

Şalom, Holokost Anma etkinliğinde yer aldı

27 Ocak Uluslararası Holokost Anma Günü nedeniyle SEHAK (Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği), Holokost anma etkinliği düzenledi. 27 Ocak Cumartesi akşamı saat 19.00’da Cezayir salonunda düzenlenen etkinlikte, Holokost dönemi Türkiye ve antisemitizm masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü SEHAK’ta görevli, Avlaremoz yazarı Işıl Demirel’in yaptığı iki farklı panel yapıldı. Demirel’in açılış konuşmasının ardından söz alan SEHAK görevlisi Özden Dönmez, eğitim müfredatına girmesi için çaba sarf ettikleri dokuz modülden oluşan Holokost eğitim modelini ve bu konudaki çalışmalarını aktardı. Şalom Gazetesi köşe yazarı Karel Valansi , ‘Holokost yıllarında Türkiye’ adlı konuşmasında, 1930-1940 Türkiye’sini anlattı. Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmasının sebepleri ve sonuçlarının yanı sıra tüm toplumu derinden etkileyen bu dönemin bir kırılma noktası olduğunu belirtti. 1933 yılında Alman Yahudi bilim adamlarına kapılarını açan Türkiye’nin bu yıldan itibaren 20 yıla yayılan Yahudi politika...

“Daha alınması gereken çok yol var”

Uluslararası Holokost Kurbanlarını anma Günü sebebiyle, 25 Ocak 2018 perşembe günü Ankara sinagogunda geniş katılımla bir anma duası gerçekleştirildi. Daha sonra, Ankara Üniversitesinde resmi bir tören yapıldı.  Ankara Sinagogunda Türkiye’nin bekası için dua 27 Ocak Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü için, Ankara’da düzenlenecek resmi törene katılmak amacıyla İstanbul’dan Ankara’ya giden Türk Yahudi Toplumu temsilcileri, sabah duasını bu anlamlı gün için kapılarını yeniden açan A nkara Sinagogunda gerçekleştirdi. Ankara Yahudi Toplumu Başkanı Can Özgön’ün yanı sıra, Ankara’da bulunan büyükelçi ve yabancı misyon temsilcilerinin de geniş bir katılımla yer aldığı duayı Hahambaşı Rav İsak Haleva yönetirken, haftanın peraşasını açıklayan konuşmayı Türk Yahudi Toplumu Başkanı İshak İbrahimzadeh gerçekleştirdi. Anoten duasıyla Türkiye’nin bekası için dua edilirken Holokost kurbanları da anıldı. Ankara Sinagogundaki duanın ardından, Dışişleri Bakanlığı ve Türk Yahudi Toplu...

Şalom yazarları çağdaş antisemitizmi konuştular

HEGKOM Hahambaşılık Eğitim Komisyonu’nun pazar akşamı düzenlediği film okumasında Yvan Attal’ın Fransa’daki antisemitizmi anlattığı ‘Ils Sont Partout / Her Yerdeler’ filmi incelendi. Düzenlenen panelde Seyfi İşman’ın moderatörlüğünde, Şalom yazarları Denis Ojalvo , Karel Valansi ve Mois Gabay antisemitizmi birçok farklı boyutuyla ele aldılar. HEGKOM Hahambaşılık Eğitim Komisyonu’nun pazar akşamı düzenlediği film okumasında, Steven Spielberg’in Munich (Münih) filmindeki oyunculuğuyla akıllara kazınan Fransız yönetmen ve komedyen Yvan Attal’ın 2016’da vizyona giren ‘Ils Sont Partout / Her Yerdeler’ filmi incelendi. Filmin senaryosunu yazan, yöneten ve aynı zamanda başrolünde oynayan Yvan Attal babası Elie Attal’a adadığı filmde, Cezayir kökenli Sefarad bir Fransız Yahudi’si olarak yaşadıklarından yola çıkarak Fransa’daki çağdaş antisemitizmin resmini çiziyor. Konu itibariyle gülünecek unsuru bulunmayan bu konu ile ilgili Attal, altı farklı skeçte klasik antisemit klişeleri kull...