Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“Korkmak başka, bilinçli olmak başka”

Mart ayı itibariyle tüm dünya, gözle görülmeyen bir düşmanla, COVID-19 adında bir belayla ne olacağı belli olmayan bir savaşın içinde debeleniyor. Haliyle her birimiz de kısmen veya direkt olarak bu virüsten nasibimizi aldık ve maalesef almaya da devam ediyoruz. Cemaatimiz içinde de bu hastalığa oldukça ağır biçimde maruz kalanlar oldu. Örnek olması, rehavete düşmememiz ve bu işi hafife almamamız açısından kendilerinden ve yakınlarından yaşadıklarını paylaşmalarını rica ettik. (Sibel Konfino röportaj) COVID-19 illetiyle yeni tanıştığımız, ne ile karşı karşıya olduğumuzdan haberimiz olmadığı bir bilinmezlik döneminde eşi oldukça sıkıntılı bir süreç yaşayan Karel Valansi de hasta yakını olarak yaşadıklarını paylaşıyor: COVID-19 ile biz aile olarak çok erken bir tarihte tanıştık. ABD’de yaşayan eniştem 14 Mart’ta bu nedenle hayatını kaybetti. Henüz ülkede COVID-19’a bağlı ölümler açıklanmadığı için resmi olarak bu, ölüm nedeni olarak açıklanmadı. Ancak İtalya’dan yeni dönmüş olması ve da

Kafamda deli sorular

Jak Kamhi Değerli bir ismi, Jak Kamhi’yi geçtiğimiz hafta ebediyete uğurladık. Yaşamı, yaptıkları, Türkiye’de sanayinin gelişmesi için harcadığı çaba, özellikle dış politikadaki emekleri ile ilgili çok sayıda yazı çıktı basında ve sosyal medyada. Adeta görev süresi hiç sona ermeyen bir büyükelçi gibi çalıştığı, Türkiye’nin yurt dışında daha olumlu tanıtılması için yaptığı çabaların altı çizildi.  Bir dönemi anlamak ve Kamhi’nin verdiği mücadeleyi o dönemin şartlarıyla, olanaklarıyla, o dönemin bakış açısıyla anlamanın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kendisiyle tanışma şansına sahip olamadım. Ancak, o dönemin perdesini aralayabilmek için elimizde çok önemli iki kaynak var. Birincisi; hayatını, acılarını, yaşadıklarını, hem başarılı bir iş insanı ve girişimcinin, hem de ülkesinin daha iyi tanıtılması için yaptığı çalışmaları anlattığı, kendisinin kaleme aldığı kitabı  ( Gördüklerim, Yaşadıklarım, Remzi Kitabevi, 2013 ). Diğeri ise yine kendi sözleriyle hayatını anlattığı ve o dönemin t

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

“Dubai’ye taşındığımda hayal ettiklerimin ötesindeyiz

İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında imzalanan barış anlaşmasının Emirliklerde yaşayan Yahudilerin hayatını nasıl etkilediğini, 2016 yılından beri Dubai’de yaşayan yatırım yöneticisi ve BAE’de tanınan ilk resmi Yahudi Cemaati olan Emirlikler Yahudi Konseyi (Jewish Council of Emirates, JCE) kurucu üyesi Cem Habib ile konuştuk. Kaç yıldır Dubai’de yaşıyorsun? Burada yaşama kararı almanda ne etkili oldu? 2016’da Dubai’ye taşındım, daha önce Londra’da yaşıyordum. O zaman en büyük müşterim Kazakistan’da idi ve altı yıl boyunca Londra’dan her ay gidip gelmek çok zorlaşmıştı. Dubai’den Kazakistan’a her gün üç direkt uçuş var ve uçuş suresi dört saatin altında. O yüzden, hayat kalitesini arttırmak ve çocuklarla daha fazla zaman geçirebilmek için Dubai’ye taşındık. Buraya ilk taşındığımızda, 5-6 yıllık bir yaklaşımla geldik, ama şimdi sanki daha uzun kalacakmışız gibi gözüküyor. Giderken, “Bir Yahudi olarak, Arap ülkesinde, ailemle birlikte rahat yaşayabilir miyim?” düşüncesini nasıl

Mirar ma no ver

Aze unos anyos ke no prefero ver los fragmanes de los filmos antes de ir al sinema. Penso ke ay munchas emportantes shenas del filmo ke mostran en este chiko pedaso. Esto es lo mismo para los livros. Eskojo mi livro sin demandar a dinguno su opinion, ni meldo los kritikos. Puede ser ke no es enteresante para el o eya, pero lo es para mi.  Aze unos mezes ke keriya meldar el livro “Segera”. Pero no konosia dayinda el eskritor. Puede ser ke fue la kacha amariya ke me tiro la atensiyon o oyi de uno, no se. Merki el livro, “Segera” komo unos de mis livros para este enverano. Ansi fue mi renkontro kon los livros de Jose Saramago, un eskritor portugez muy famoso. El livro konta una utopya. Un diya normal, ay muncho trafiko. Un senyor, en su otomobil, se keda en la luz kolorada. Ma no puede kondusir mas su koche kuando el luz se aze vedre. Empesa a gritar “no puedo ver mas, esto siego!” Es una seguera no preta ma blanka ke enfekta todos los ke tienen una relasyon kon el; su mujer, el doktor de

Henüz mürekkebi kurumadan…

İsrail ile Lübnan arasında deniz sınırını belirlemek üzere görüşmelerin 12 Ekim tarihinde başlayacağı açıklandı. ABD’nin arabuluculuğunda, BM’nin himayesinde gerçekleştirilecek müzakerelerde, iki ülkenin Doğu Akdeniz kıyılarındaki yaklaşık 850 kilometre kare alanın kimin münhasır ekonomik bölgesinde bulunduğunu, nasıl paylaşılabileceği konusunda bir anlaşmaya varması hedefleniyor. Aralarında diplomatik bir ilişki olmayan ve teknik olarak savaş durumunda bulunan İsrail ile Lübnan, yaklaşık 30 yıllık bir süreden sonra ilk kez askeri güvenlik konuları dışında bir konuda görüşecekler. Bu da sınırlı bir çerçevesi olsa dahi, Orta Doğu’da ender yaşanan olumlu bir gelişme. 2009 yılında bölgede zengin deniz yataklarının bulunmasının ardından 2011 yılında İsrail münhasır ekonomik bölgesini ilan etmişti. Ancak bu bölge 2010 yılında Lübnan’ın BM’ye ilettiği kendi bölge ilanı ile çelişiyordu. Oysa arama çalışmalarının yapılabilmesi için bu sınırların net bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. 2017 yıl