Ana içeriğe atla

Kayıtlar

tunus etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Arap Baharı'nın onuncu yılı

Yapılan araştırmalar, Arap isyanlarının onuncu yılında, bu ülkelerdeki eşitsizliğin daha da arttığını, sorunların daha da kötüleştiğini ortaya koyuyor.  Guardian-YouGov  anketine göre, araştırma için seçilen sekiz ülkede (Sudan, Tunus, Cezayir, Irak, Mısır, Libya, Suriye, Yemen) yaşam koşulları 2010 yılına göre daha da kötüleşmiş durumda. Bunun en belirgin sonucu bölge halkının, çocuklarının geleceği konusunda çok daha kaygılı olduklarını söylemelerinden de anlaşılıyor. Öte yandan, araştırmaya göre bölge halklarının çoğunluğu, tüm yaşanan olumsuzluklara ve halen devam etmekte olan savaşlara rağmen, Arap Baharı'nın yaşanmış olmasından pişman olmadıklarını söylüyorlar. 17 Aralık 2010 yılında Tunus'ta üniversite mezunu işsiz bir seyyar satıcının kendini yakmasıyla başlamıştı Arap isyanları. Tunuslu satıcı baştakilere sesini duyurmaya çalışarak yardım isterken, aslında umutsuzluk içinde, tek cevabın ölüm olduğuna inandığı bir çaresizliği simgeliyordu. İsyanı başlatan da bu çaresiz...

Tunus, İsrail ve GTA 5

The Economist 2014 yılında Tunus’u Ortadoğu’nun tek demokrasisi olarak gösterdiğinde kullandığı grafiğe İsrail’i eklememiş olması tepki çekmişti. 2011 Arap Baharı’ndan çıkan ve demokrasi yolunda yürüyen tek örnek olarak gösterildiği için bu tanıma uygun görülmüştü muhtemelen Tunus. 2011’de Yasemin Devrimi ile demokrasiye adım atmasıyla nasıl Türkiye’nin önüne geçerek ‘model ülke’ olduğu dikkat çeken bir diğer konuydu. Son olarak dört sivil toplum örgütünden oluşan Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü, Nobel Barış Ödülüne layık görülmesi sürpriz olarak nitelendirildi. Neden tüm demokrasi umutları Tunus’a yöneldi? Nobel komitesi henüz yeni seçilmiş ABD Başkanı Obama’ya bu ödülü verdiğinde, onun dış politika yönünü belirleyebileceğini ummuştu. Barış ümidi için verilen o ödül gibi bu sene Tunus’a verilen ödül de tablonun vahametine rağmen Ortadoğu’da hâlâ bir demokrasi yeşerebilir ümidini canlı tutmak için verildi denilebilir. Geçtiğimiz ay Türkiye’yi ziyaret eden Tunus eski Başbakanı Hammad...

Neden Fransa?

Cuma günü üç farklı kıtada gerçekleştirilen üç farklı terör saldırısı ile sarsıldık. Önce Avrupa’nın göbeğinde, Fransa’nın Lyon kentinde bir kişi arabasıyla fabrikaya girdi. Amacı büyük bir patlama ile fabrikayı yerle bir etmekti. Bunu başaramadı ama eski patronunun kesilmiş başı çitlere asılı bulundu. Yanında (IŞ)İD’in kara bayrağı vardı. Hemen sonra Kuveyt’in başkentindeki bir Şii camine, İmam Sadık Camii’ne intihar saldırısı yapıldığı haberi geldi. Gözler (IŞ)İD’e çevrildi. Geçtiğimiz ay Suudi Arabistan’daki Şii camilerine yine mübarek cuma günü saldırı düzenlemişti. 27 kişinin hayatını kaybettiği, 200’den fazla kişinin yaralandığı bu saldırıyı da üstlenmekte gecikmedi. Hemen ardından Kuzey Afrika’da, Tunus’un turizm cenneti Susa’dan korkunç haber geldi. Silahını bir şemsiyenin içine gizleyen saldırgan, plajda rastgele açtığı ateşle çoğunluğu İngiliz, Belçikalı ve Alman olan tatilcileri hedef almıştı. 39 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı. Saldırıyı (IŞ)İD üstlendi. Sald...

Dün, bugün, yarın

2015’in ilk günleri olması gerektiği gibi daha iyiye ulaşmanın umudunu, yeni ve tertemiz bir sayfa açmanın heyecanını barındırmıyor içinde. Yeni başlangıçlar her zaman hatalardan dönme şansı verir. Ancak ülkenin içinde bulunduğu karamsarlık ve birbirine yabancılaşma hali, sokaklara serpiştirilen birkaç ışıkla bile 2015’in parıldamasına, bu ağır ruh halinin kaybolmasına yardımcı olamıyor. 2014’ü nasıl bilirdiniz?  Kavga, restleşme, tek tip, muhafazakâr ve itaatkâr bir toplum yaratma süreci, akıl tutulması, darbe, yasaklar, lobiler, ya sev ya git, bizden değilsin…  Hal böyle olunca Türkiye içte birbirine yabancı, dışta ise gittikçe yalnızlaşan, paranoyak bir ıssız adama dönüşüyor. 2014 dünya için de pek parlak geçmedi. Hiç olmayacak diyebileceğimiz gelişmeler oldu. Rusya herkesin gözleri önünde Kırım’ı ilhak etti, yaptırımlar konuldu. Nükleer programına rağmen İran uluslararası sisteme dahil olmaya başladı, yaptırımlar gevşetildi. ABD Küba’ya dostluk elini uzattı. Kabul...

WikiLeaks halk isyanı

İşsizlik, ekonomik sıkıntı, Tunus’ta 23 yıllık Bin Ali diktatörlüğünü bir kıvılcımla yok etti. Üniversite mezunu seyyar bir satıcının tezgâhına el konulması üzerine kendisini yakmasıyla başlayan halk isyanı ocak ayı başında gencin ölmesi ile tırmanır. Zeynel Abidin Bin Ali koltuğunu korumak için olağanüstü hal ilan etmekten, seçim sözüne kadar her kozu kullanmasına rağmen çareyi -bir daha geri dönmemek üzere- Suudi Arabistan’a kaçmakta bulur. 73 yıl Fransız sömürgesi olan Tunus, 1956 yılında bağımsızlığını ilan etse bile o tarihten itibaren iki diktatörün yönetiminde kaldı. 31 yıl süren Habib Burgiba yönetiminde de önemli görevlerde bulunan Bin Ali, 1987’de kansız bir darbe ile yönetimi ele geçirdi. Görünüşte çok partili olan rejim ise diktatörlükten öteye geçemedi. WikiLeaks’in aralık ayında Bin Ali ve eşi ile ilgili sızdırdığı belgeler, Tunus halkının bilinçlenmesine ve yaşadıkları ekonomik sıkıntının sebebini kavramaya itti. Ancak Arap dünyasının en Avrupai, eğitimli ve laik kanun...