Ana içeriğe atla

Vatandaşlıktan çıkarmak

İsrail’de yürürlüğe giren yasaya göre İç İşleri bakanlığı, yabancı terör örgütlerine üyeliğini tespit ettiği kişileri vatandaşlıktan çıkarabiliyor. IŞİD’e katılan ve bu örgütün safında savaşan 20 İsrail vatandaşının isimlerinin belirlenmesinin ardından bu kişiler hakkında vatandaşlıktan çıkartılma işlemlerine başlandı. Bu kişilerden birinin Suriye’de çatışmada öldüğü, kalanların çoğunluğunun İsrail vatandaşı Araplar olduğu, ikisinin ise Yahudilikten Müslümanlığa geçmiş olduklarıbelirtiliyor. 

IŞİD’e katılanların vatandaşlıktan çıkarılması konusu yeni değil. Kasım 2015’teki Paris (Bataclan) terör saldırılarının hemen ardından düzenlenen kabine toplantısında İsrail Başbakanı Netanyahu bu konudaki talebini açıkça dile getirmiş ve IŞİD’e katılıp Suriye’ye savaşmaya giden İsrailli Arapların vatandaşlıktan çıkarılması için çalışmalara başlanacağı açıklamıştı. Netanyahu kararlıydı; “IŞİD’e katılan artık İsrail vatandaşı değildir, eğer ülke sınırlarını geçtiyse, geri dönmeyecek.”

O tarihten itibaren IŞİD’in İsrail içinde güçlenmemesi için özellikle sosyal medya aracılığıyla yapılan propaganda yakından takip edilip engellenmeye çalışılıyor. Ekim 2015’de bir kişinin yamaç paraşütüyle Golan’dan Suriye’ye geçmeye çalışması Suriye’ye gitmeye hazırlanan İsrailli Arapların varlığını ortaya çıkarmıştıBugüne kadar 60 İsraillinin IŞİD’e katıldığı düşünülüyor. Geçtiğimiz yaz Tel Aviv’deki (Sarona Market) terör saldırısını gerçekleştirenler IŞİD’den esinlendiklerini söylemişti. IŞİD ise ilk kez bu yıl haziran ayında Kudüs Eski Şehir’de kadın bir polis memurunun öldürüldüğü saldırıyı üstlendi.

Yabancı terör örgütlerine katılmak vatandaşlıktan çıkarılma sebebi kabul edilmişken, geçtiğimiz haftalarda bu konuda bir ilk daha yaşandı.İsrail vatandaşı bir Arap olan Ahmad Zayoud’un, mahkemenin hakkında verdiği 25 yıllık hapis cezasının ardından vatandaşlıktan çıkarılmasına karar verildiZayoud, arabası ile yayaların arasına dalmış, daha sonra arabasından çıkıp bıçak ile çevredekilere saldırmaya devam etmişti. 2008 yılında kabul edilen ve devlete, vatana ihanet ve terör saldırısı düzenleyenleri vatandaşlıktan çıkarma hakkı veren vatandaşlık kanununa dayandırılan bu karar kanunen bir ilk oldu

İsrail, devletin yüksek menfaati göz önüne alındığında vatandaşlıktan çıkarma konusunda aldığı bu kararlarda tek değil. Benzer kanunlar Avrupa ülkelerinde de mevcut. Nitekim Türkiye’de de haziran ayında Resmi Gazetede, 90 gün sonunda ülkeye dönmemeleri durumunda vatandaşlıktan çıkarılacak kişilerin isimleri yayınlandı. Ancak peş peşe gelen bu iki karar sonrasında, İsrail’in vatandaşlıktan çıkarma yeni bir ceza yöntemine mi dönüştürdüğü kafaları kurcalıyor.

Hayfa mahkemesi, aldığı ve örnek teşkil edecek kararını suç ile orantılı ve uygun olarak tanımlıyor. Mahkemenin Başkan Yardımcısı Avraham Elyakim, “Her vatandaşın hakları olduğu kadar sorumlulukları vardır. Bunların başında da devlete bağlılık gelir. Devletin diğer vatandaşlarına zarar vermek ve güvenliğini tehlikeye atacak terör saldırıları düzenlemek bu anlayışa terstir. Bir İsrail vatandaşının diğer İsrail vatandaşlarına yönelik, hayatlarına ve itibarlarına kasteden terör saldırıları gerçekleştirmesine izin veremeyiz,” diyerek alınan kararı açıkladı. İç işleri bakanı Arie Derie de bu kararın caydırıcı olacağını ve devlete veya vatandaşlarına zarar verenlerin devletin bir parçası olamayacağı gösterdiğini vurguladı.

İnsan hakları örgütleri ise bu kararı eleştirerek vatansız bırakmanın uluslararası insan haklarına aykırı olduğunu belirtiyorlar. Bu kararaitirazlar İsrail Yüksek Mahkemesine taşınacak. Kanuna göre vatandaşlıktan çıkarılan kişilere daimi oturma izni veriliyorTabi bu vatandaşlıkla aynı şey değil. Vatandaşlıktan çıkarıldıklarında seçme ve seçilme haklarını kaybediyorlar. Sosyal yardım almaları, kimlik, doğum ve ölüm belgesi veya seyahat için gereken belgeleri almaları zorlaşıyor. 

Karara itiraz edenlerin öncelikli endişeleri, bu yasanın sadece İsrailli Arapları hedef alacağı ve onları farklı bir hukukla ayrıştırdıklarını düşünmeleri. Ülkenin Yahudi vatandaşlarının benzer bir durumda,mahkemeden ceza alsalar da vatandaşlıktan çıkarılmayacağını savunuyorlar. Verdikleri bir örnek de var; İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin’i (1995) öldüren ve müebbet hapis cezasını çeken aşırı sağcı Yigal Amir vatandaşlıktan çıkarılmadı. 

İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini Araplar oluşturuyor. Kanunda belirtilen vatana ihanet ise net olmayan bir tanım ve siyasilerin elinde oy ve politik güç uğruna kolayca harcanabilecek bir araç haline gelmesi gayet mümkün. Nitekim son seçimlerde Netanyahu, “Araplar topluca oy kullanmaya gidiyorlar” diyerek sağ kesimi oy kullanmaya çağırmıştı. 

Cezası belirlenen suçlara ek olarak vatandaşlıktan çıkarmak beraberinde soruları da getiriyor. İsrail’de Amir örneğindeki gibi Araplar kadar Yahudilerin de düzeni bozduğu vakalar mevcut. Bu konuda İsrail’in vatandaşlarına eşit mesafede durması gerekiyor. Vatandaşlıktan çıkarma gibi bir kararı herhangi bir mahkemenin alması da burada sakınca yaratabilir. Kanunla net bir biçimde belirtilen durumlara uygun bir örnek olduğunda, bunun bu konuda uzmanlaşmış bir mahkemede değerlendirilip karara bağlanması gerekir. İsrail’in Arap vatandaşlarının endişesi yasanın sadece kendilerine karşı kullanılacağı yönündeyken, vatandaşlıklarının bir güvence değil, devletin istediği zaman çekip alabileceği bir lütuf olduğu duygusunu da doğuracaktırVe İsrail gibi etnik miliyetçi bir çatışmanın sürdüğü bir yerde vatandaşlıktan çıkarmayı politik bir araç olarak kullanmak tehlikeli bir gidişatın sadece öncüsü olabilir. 


Karel Valansi, T24, 26 Ağustos 2017

http://m.t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/vatandasliktan-cikarmak,17950

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de