Ana içeriğe atla

Lior Haiat: "Türkiye´nin bize ihtiyacı olduğunda oradaydık, bizim ihtiyacımız olduğunda da Türkiye yanımızdaydı"

Türkiye´de şimdiye kadar kaydedilen en güçlü depremlerden biri, 6 Şubat´ta meydana geldi. 41 binden fazla insan hayatını kaybetti ve on binlerce kişi yaralandı. Türkiye´nin uluslararası çağrısına yanıt veren ve depremden etkilenen bölgelere ilk yardım gönderen ülkelerden biri İsrail oldu. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat ile İsrail´in arama-kurtarma operasyonlarını ve Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine konuştuk.

İsrail'in yardım ulaştırma ve sahra hastanesi açma hızı Türkiye’deki son depremde ve büyük felaketlerin ardından Haiti, Nepal ve Meksika'da da dikkatimi çekmişti. Gelişmiş teknik bilgi ve donanımdan da bahsetmeliyim. İsrail'in Birleşmiş Milletler eski Büyükelçisi Danny Danon'un yeni kitabında, İsrail'in sahra hastanesi kurmak için gerekli ekipmanı bir havaalanı hangarında hazır tuttuğunu okumuştum. İsrail bu tür arama kurtarma görevlerine 7/24 hazır mı?

Son on yılda, bir savaşa veya bir felakete karşı hazırlıklı olmanın bir yolunun da çok profesyonel bir kurtarma ekibi yetiştirmek olduğunu anladık. Bu kurtarma ekipleri, füzelerin vurduğu bir binadan insanları çıkarmaya yardım ediyor. Bu bilgi bina depremden zarar gördüğünde de işe yarıyor. Olabilecek en profesyonel ekiplere sahip olmalısınız. Hazır olmak için sürekli tatbikat yapıyorlar. Uluslararası arenada bir ihtiyaç olduğunda dostlarımıza yardımcı olmak için elimizdeki en iyi insanları gönderiyoruz. 1999'da [depremde] Türkiye’deydik. Türkiye'ye ilk gelen heyetlerden biriydik. Ayrıca yaşanan depremden sonra Meksika'ya ve birkaç yıl önce farklı bir nedenle Brezilya’ya da yardıma gittik.

Bu, tikun olam’ın bir parçası. Tikun Olam, Yahudi inanışında dünyayı daha iyi bir yer yapmak istediği anlamına gelir. Bu her birimize düşen bir görev. Bir ihtiyaç olduğunda -nerede ve ne zaman olduğuna bakmaksızın- yardım eli uzatıyoruz. Orada olmalıyız. Bunu Mashav aracılığıyla günlük olarak yapıyoruz. Mashav, Dışişleri Bakanlığı'nın bir parçası olan İsrail ulusal işbirliği ajansıdır. Üçüncü dünya ülkelerindeki insanlara yardım ediyoruz. Ancak bunu bir savaş veya ulusal felaket durumunda da yapıyoruz. Geçen yıl Ukrayna'daki savaş sırasında İsrail, insani yardım konusunda çok aktifti. Ukrayna’da bir sahra hastanesi kurduk. Bildiğim kadarıyla Ukrayna topraklarında bir ülke tarafından kurulan tek sahra hastanesidir. Orada 7 binden fazla insan tedavi edildi. Ukrayna halkına gıda, çadır ve elektrik ve enerji altyapısına yardımcı olmak üzere jeneratör gönderdik. Komşularımıza ve dünyada ihtiyacı olan herkese yardım elimizi uzatıyoruz.

Yardım ulaştırma ve sahra hastanesi açma hızını nasıl açıklıyorsunuz?

Askeri yeteneklerimize dayanıyor. Görevliler İsrail'deki insanlara yardım etmek için hemen harekete geçmeye hazır. Misyonlarını yurtdışında konuşlandırmada da çok hızlılar. Bazıları iki-üç saat içinde harekete geçmeye hazır olabiliyor. Diğer birimler 24 saatten daha kısa sürede harekete hazır hale gelebiliyor. Yardım görevlilerini havaalanına ne kadar hızlı ulaştırabilirsek, ister İsrail'de olsun ister yurt dışında, sahaya o kadar hızlı ulaşabilirler.

İsrail'in Aşkenaz Hahambaşısı David Lau, Yahudilerin kutsal dinlenme günü olan Şabat'ta depremin vurduğu bölgelerde kurtarma operasyonlarının devam etmesine izin veren özel bir karar aldı. Bu çok önemli…

Yahudiliğin temellerinden biri, insan yaşamının her şeyin ötesinde olmasıdır. Yaşam Şabat'ın ötesindedir, Tora'nın ötesindedir. Bir söz vardır; kim bir insanın hayatını kurtardıysa tüm dünyayı kurtarmış demektir. Bu nedenle, acil durumlarda Şabat olması önemini yitiriyor. Orada olmalıyız. İnsanların hayatını kurtarma olasılığı için çalışmaya devam etmeliyiz.

Türkiye ve İsrail, yıllarca süren gergin ikili ilişkilerin ardından karşılıklı büyükelçilerini atadı. Geçen hafta, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, depremlerin ardından dayanışma göstermek için Ankara'yı ziyaret etti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüştü. Görüşmelerde onlarla birlikteydiniz. İkili ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? 1990'lardaki gibi stratejik bir ittifakın kurulmasını bekleyebilir miyiz?

Bu konuda adım adım ilerlediğimizi düşünüyorum. Son birkaç yıldır ilişkilerde bir kriz vardı. Son bir buçuk yılda, belki biraz daha az, ilişkilerimizi güçlendirmeye, aynı fikirde olduğumuz konuları bulmaya ve kamuoyu önünde karşılıklı suçlamalar yerine birbirimizle doğrudan konuşabileceğimiz bir ortama dönmeye çalışıyoruz. Bu süreç öyle bir noktaya ilerledi ki artık karşılıklı büyükelçilerimiz görevde; İsrail'de Türk Büyükelçisi var ve Türkiye’de çok iyi bir büyükelçi olan İsrail'in Ankara Büyükelçisi var. Bu, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden yapılandırılmasının başlangıcıdır. Aynı fikirde olmayacağımız konular olduğunun bilincindeyiz. Dostlarınızla her konuda aynı fikirde olamayabilirsiniz. Ancak farklılıklarımızı yönetmek ve diplomatik bir şekilde çalışmak için birbirimizle konuşabileceğimiz bir yol var artık. Bu bizim için önemli. Şunu söylemeliyim ki, bu kurtarma görevi İsrail-Türkiye ilişkilerindeki olumlu ilerlemeden önce olsaydı da aynı şeyi yapardık, diye düşünüyorum. Birbirimize yardım etmenin diplomatik ilişkilerimizle bir bağlantısı yok. Türkiye'nin bize ihtiyacı olduğunda biz oradaydık, bizim ihtiyacımız olduğunda da Türkiye yanımızdaydı. Karmel Dağındaki büyük yangın sırasında Türkiye bize yardım etmek için itfaiye ve uçak göndermişti.

İki ülke arasında sorunlara yol açabilecek konular halen mevcut, Kudüs veya Filistinliler konusunda tartışmalı bir karar gibi. Ancak İsrail'in de kendi kırmızı çizgileri var ve Hamas bu açıdan önemli. Bu konuda bir gelişme var mı?

Dediğim gibi, İsrail ve Türk hükümetlerinin aynı fikirde olmadığımız konular var ve bu, farklılıklarımızı diplomatik olarak yönetebildiğimiz sürece bir sorun teşkil etmiyor. İsrail için Kudüs'teki kutsal mekanlarda din ve ibadet özgürlüğünü ve Tapınak Dağı'ndaki [Haram el-Şerif] statükoyu korumak bizim için çok önemli. Bu çok uzun zamandır politikamızın bir parçası ve buna devam edeceğiz. Hamas'ı terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Hamas terörizmi teşvik ediyor. Buna gençleri Yahudileri öldürmeleri için kışkırtmak ve eğitmekle başlıyor. İsrail'de ve yurtdışında Yahudileri hedef alan terör saldırıları düzenleyerek ve İsraillilere füzelerle saldırı düzenleyerek devam ediyor. Terörle başa çıkmanın yolu kararlı ve hedefler konusunda birlik olmaktan geçtiğini düşünüyoruz. Bu konuda ve İsrail'in Filistinlileri ilgilendiren politikalarına ilişkin bakış açımızı anlatmak için Türk ortaklarımızla konuşmamız gerektiğini anlıyoruz.

Karel Valansi, Şalom gazetesi 22 şubat 2023 https://www.salom.com.tr/haber/125702/lior-haiat-turkiyenin-bize-ihtiyaci-oldugunda-oradaydik-bizim-ihtiyacimiz-oldugunda-da-turkiye-yanimizdaydi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Siz sevgilinizle nasıl yürüyorsunuz?

Bir kafenin kaldırım masalarından birinde oturan İtalyan düşünür ve yazar Umberto Eco çevresinden geçenleri gözlemlediğinde bir şey fark etmiş; artık çiftler eskisi gibi kol kola değil el ele yürüyorlar! Bu yeni keşif sonrasında sokaktakileri daha da dikkatle incelediğinde el ele yürüyenlerin genellikle 30 yaş üstü, burjuva sınıfına ait olduklarını fark etmiş. Umberto Eco bu gözlemini yaptığında şöyle sormuş kendine, “Eskiden çiftler kol kola yürürdü. Şimdilerde ise el ele tutuşmak neredeyse zorunlu. Çocuklu erişkinlere ve gay’lere özgü duran el ele tutuşma onları cinsel ilgiyle ödüllendiren tek kişiyi kaybetmeme yolu mu? Bozulmayacak ilişkiye boyun eğmek, kadere teslim olmak mı? Yoksa yaşlılığın karşı konulmaz ilerlemesi ve yetersiz gelir seviyesini dengeleyen bir şefkat göstergesi mi?” Günlük hayatın bu belki önemsiz ancak ilginç detayı Eco’nun dikkatini çektiği gibi Tempo Dergisi’nin kasım sayısındaki konuyla ilgili makalesini okuduğumdan beri benim de ilgimi çekiyor. Ne k...

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...