Ana içeriğe atla

Sıcak bir sohbete ne dersiniz?

 
Maeve Binchy ile tanışmam, yıllar önce bir bahar günü Selanik’teki tatilim sırasında oldu. Tanımayanlar için hemen açıklayayım Maeve benim bir arkadaşım ya da yaşıtım değil. İrlanda’nın en önemli yazarlarından biri olan Maeve, sıcak üslubuyla, soyadı yerine sadece adı ile hitap edebilecek kadar kendinize yakın bulabileceğiniz, bir dostunuz gibi görebileceğiniz ender yazarlardan biri.
Maeve’nin Türkçeye çevrilmiş ilk romanları ‘İtalyanca Aşk Başkadır’ ve ‘Yalnız Kadınlar Sokağı’ kitapçılarda isim ve kapakları ile dikkatimi çekmesine rağmen, itiraf ediyorum hiç bilmediğim bir yazarın kalın bir kitabını almaya elim gitmiyordu. Bu tatilde arkadaşım kitabı bitirip “mutlaka okumalısın” dediğinde elimdeki bir türlü sayfalarını çeviremediğim, ‘bitirilemeyen kitaplar’ tomarına ekleyeceğim bugün adını bile hatırlayamadığım kitabı bir kenara bırakıp ‘İtalyanca Aşk Başkadır’a merakla başladım.
Yeni bir yazar keşfetmek gizli bir hazine bulmak gibidir. Sevdiğiniz yazar yazdıkça siz de onun kelimeleriyle bilmediğiniz, ama tanıdık gelen bir yolculuğa çıkarsınız. Bu kitap, benim Maeve Binchy ve İrlanda ile olan yolculuğumun başlangıcı oldu.
Maeve’nin kitapları detaylı tasvirlerle başlar. Bu ilk sayfalarda Maeve, okuyucularına karakterleri o kadar iyi tanıtır ki, yaşanılan olaylar sanki sizin mahallenizde veya tanıdık çevrenizde oluyor, konuşmaları ise yan masadan kulak kabartıp dinliyormuşsunuz hissi ile çevirirsiniz sayfaları.
İlk romanlarında genelde 1960’lı yılların İrlanda’sını, küçük kasabalarını ve daha iyi bir gelecek için büyük şehre gitmek isteyen gençleri anlatırken, aynı zamanda o dönemin bilgisizlik ve yobazlığını, kadın-erkek eşitsizliğini, işsizlik ve alkol sorununu ve katı Katolik inancının özellikle genç kızların hayatını nasıl değiştirdiğini eleştirir.
Son dönem kitaplarında başrol oyuncusu yine Dublin ve İrlanda’nın küçük kasabaları olsa da, konular modern zaman ilişkileri, evlilik, aldatma, iş hayatı ve arkadaşlık üzerine kurulur. İlk romanlarında, tek amaçları evlenmek, çocuk doğurmak ve kiliseye gitmek olan kadınlar çoğunlukta olsa bile Maeve, ana karakterleri ile meslek sahibi olmanın önemini hissettirir. Son romanlarında ise ev, iş ve çocuklar arasında bocalayan, her şeye yeniden başlama cesareti gösteren, aşkı arayan, aldatan, aldatılan kadınların hikâyelerini anlatır.
Kasabadaki Katolik kız lisesini bitirdikten sonra çoğu karakteri gibi üniversite için Dublin’e giden 1940 doğumlu Maeve Binchy, öğretmen olarak mezun olur. Kendisine aşılanan din olgusunu Kudüs ziyareti sırasında sorgulayan Maeve, bu seyahat sonrasında yaşam tarzını da değiştirerek farklı ülkeleri gezmeye başlar; İsrail’de Kibbutz’a (herkesin eşit hak ve göreve sahip olduğu kolektif yaşam köyü) girerek çalışır, ABD’de yaz kamplarında çocuklarla ilgilenir.
Yurtdışında olduğu süre boyunca gördüklerini ve yaşadıklarını detaylıca mektuplarında yazan Maeve, ilk desteğini ailesinden alır. Kızının uzun uzun yazdığı mektuplardan etkilenen babası, bunları bir gazeteye yollar. Öykü halinde yazılmış bir mektubunu çok beğenen Irish Times Gazetesi, 1969’da, o dönem için önemli sayılacak, Maeve’nin aylık öğretmen maaşından daha yüksek bir fiyata satın alır. Yazarlığa bu sayede adım atan Maeve, daha sonra Irish Times Gazetesi’nin önemli bir köşe yazarı ve İrlanda Feminist Hareketi’nin liderlerinden biri olur. Bu yolculuklar sırasında “hayatımın aşkı” dediği çocuk kitapları yazarı Gordon Snell ile tanışan ve evlenen Maeve günümüzde, doğduğu evin birkaç metre ilerisinde, Dublin’e yakın bir kasabada, hayatını kardeşlerine ve dostlarına yakın olarak sürdürüyor.
Maeve ve romanları ile tanışmak için ‘İtalyanca Aşk Başkadır’ benim özellikle tavsiye edebileceğim güzel bir seçim. Bu kitaptan sonra ‘Yalnız Kadınlar Sokağı’, ‘Aşk Mutfakta Pişer’i de okuyun. Daha sonra bu üç kitabın ana karakterlerinin buluştuğu ve roman bittikten sonra olanları öğrenebileceğiniz ‘Quentins – Hayatın Ta Kendisi Lokantası’ yazarın bizlere hazırladığı çok hoş bir sürpriz.
Henüz yaz bitmeden ve benim gibi 400-500 sayfayı görüp korkmadan Maeve Binchy’nin güzel kitaplarından birini alın, rahat koltuğunuza kurulun ve okumaya başlayın. Yanınıza çay veya kahvenizi almayı da unutmayın sakın, içten ve sıcacık bir sohbet başlıyor, hem de ilk sayfalardan itibaren...

Karel Valansi
Miomag Dergisi Yaz Özel Sayısı Ağustos 2011
http://www.miomag.com/magazine/view.php?id=3&p_id=1

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Karel sıcacık ve insanı sarıp sarmayan bir anlatımın var.Maeve Binchy'yi senin tasvirinle anımsamak harikaydı.Çok özel bir kızsın,canım benim:))
sara yanarocak
karel valansi dedi ki…
Saracığım bitanesin! Çok teşekkür ederim :)
Karel
Adsız dedi ki…
When ѕomеone writeѕ an poѕt he/shе keeрs the thought of а
useг in his/her mind that hоw а user can κnow it.
Thus that's why this paragraph is great. Thanks!

My blog; gazeteler (mir9.co.kr)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

1986 Neve Şalom Kurbanları Anıldı / Acılarımız hep aynı

6 Eylül 1986’da Neve Şalom Sinagoguna düzenlenen korkunç saldırıda hayatını kaybeden 22 kişi düzenlenen bir törenle anıldı. Terör kurbanlarının anısına yakınlarının yaktıkları mumlarla başlayan tören Türkiye Hahambaşılığı Vakfı Danışmanı Beri Koronyo’nun anlamlı konuşmasıyla sürdü. Hayatını kaybedenler için okunan duaların ardından Aşkenaz Mezarlığında bulunan anıt mezar ziyaret edildi. 6 Eylül 1986 Cumartesi sabahı saat 09.17’de Neve Şalom Sinagogu acımasız bir terör saldırısına uğradı. Sinagogu basan teröristler, ellerindeki makineli tüfeklerle Şabat ibadetlerini yerine getirmekte olan kişilere saldırdılar, birkaç dakika süren silahlı saldırıda 22 Yahudi hayatını kaybetti. Şabat duasını kana bulayan bu korkunç katliamın 33. yıldönümünde hayatını kaybeden Aşer Ergün, Avram Eskenazi, Bensiyon Levi, Binyamin Ereskenazi, Daniel Daryo Baruh, Davit Behar, Eliyezer Hara, İbrahim Ergün, İsak Barokas, İsak Gerşon, Jozef Alhalel, Leon Levi Musaoğlu, Mirza Ağajan Babazadeh, Moiz Levi, Dr. Mo

Yahudi Kültürü Avrupa Günü: İris ile Eran temsili düğün töreni ile yeniden evlendi

Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında bu sene Neve Şalom Sinagogu’nda temsili bir Yahudi düğünü düzenlendi. İris ve Eran’ın düğünü açıklamalar eşliğinde gerçekleşirken, gazetemizin fotoğraf editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân içinde Musevilik’ adlı sergisi de yer aldı 26 Ekim Pazar günü Neve Şalom Sinagogu’nu dolduran farklı kesimlerden misafirler, on beş gün önce evlenen İris ve Eran’ın temsili düğün törenini izlemek için bir araya geldiler. Sinagogun girişinde Şalom Gazetesi Fotoğraf Editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân İçinde Musevilik’ adlı sergisi gelenleri karşıladı. İlgi ile gezilen sergide sanatçı, İstanbul Yahudi Cemaati’nin dini ritüellerini fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Yahudilerin günümüz Türkiye’sinde örf ve adetlerini tanıtan fotoğraflar, Sefarad, Aşkenaz ve İtalyan Yahudilerinin dini yaşam döngüsünü konu alıyor. Gerçek bir düğün törenini öncesinde olduğu gibi genç kızlar gelenleri şeker dolu bonboniyerlerle karşıladılar ve anı