Ana içeriğe atla

İran’ın planı geri tepti

Çok iyi hazırlanmıştı İran, devrim sonrası düzenleyeceği ilk uluslararası toplantıya. Üstelik ev sahipliği yapacağı Bağlantısızlar Hareketi (Non-Aligned Movement, NAM) 120 üye ülke ve 15 gözlemci ile Birleşmiş Milletler’den sonra ikinci en büyük organizasyondu. Şehirde trafik olmaması için başkent beş gün boyunca tatil edilmiş, “NAM ırkçılık, sömürgecilik, hegemonya ve yabancı baskıya karşı mücadeleyi temsil eder,” diyen billboard’larla çevrelenmişti.
Kongre merkezinin dışında ise geçtiğimiz yıllarda öldürülen İranlı nükleer fizikçilerin parçalanmış arabaları, resim ve hayat hikâyeleri karşılıyordu gelenleri. İran televizyonu da tüm hazırlıkları saniye saniyesine izleyicilere aktarıyordu. Kısaca İran ‘show’a hazırdı.
Suriye politikası nedeniyle eleştirilen Tahran bu toplantıyla itibarını arttırmak, ekonomik yaptırımlarla izole olmadığını dünyaya göstermek istiyordu. Ayrıca Suriye politikasına yandaş bulmayı, nükleer programını savunmayı ve yeni petrol anlaşmaları yapmayı da planlıyordu.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ve NAM dönem başkanlığını İran’a devredecek olan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ABD’nin itirazlarına rağmen toplantıya katılmayı kabul ettiler. Tahran’da düzenlenmesiyle yeniden dikkat çeken NAM, bu iki misafirle önemini artırdı.
Tahran’ın bir diğer önemli misafiri ise Hindistan başbakanıydı. Yılın başında İran, Hindistan’ın petrol alımını Rupi ile ödeme planına bağlamıştı. Hindistan da şimdi kalabalık bir ticari heyetle gelmişti Tahran’a.
Suriye krizinin çözümü için Mısır’ın Türkiye ve Suudi Arabistan’la birlikte İran’ı da çalışma grubuna dâhil etmesi İran-Mısır ilişkilerinin düzeleceği yönünde bir işaret olarak algılanmıştı. 1979 yılındaki İsrail-Mısır Barış Anlaşması ve İran’daki devrim sonrası gerçekleşen bu ilk ziyarette Mursi’nin açılış konuşması İran’ın planlarına indirilen ilk darbe oldu.
Mursi, uluslararası bir konferansta yaptığı bu ilk konuşmasıyla herkesi yine şaşırttı. İranlı liderlerin karşısında, İran’ın açık destek verdiği Suriye’deki Esad rejimini çok sert bir dille eleştirdi. İranlılar yere göğe sığdıramadıkları Mursi’yi “amatör” diyerek eleştirirken, Suriye delegasyonu konuşma sırasında salonu terk etti.
İran televizyonlarının Mursi’nin konuşması sırasında yayını kesip ülkenin turistik yerlerini göstermesi ve konuşmasındaki ‘Suriye’leri Bahreyn olarak Farsçaya tercüme etmesi ise konferansa damgasını vuran sansür oldu. İran halkı göz göre göre kandırılırken, Bahreyn İran’dan resmi özür talep etti.
İran’a ikinci darbe ülkeye ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’dan geldi. “Üye ülkelerin, bir başka ülkeyi imha etmekle tehdit etmesini veya Yahudi Soykırımı gibi tarihi bir gerçeği yalanlama girişiminde bulunmasını şiddetle reddediyorum. BM üyesi bir ülkenin yaşam hakkı olmadığını savunmak veya bu devleti ırkçı ifadelerle tanımlamak tümüyle yanlış olmasının da ötesinde, hepimizin sahip çıkma sözü verdiği ilkeleri de baltalamaktadır” diyen Ki-Moon, İran’dan nükleer programına açıklık getirmesini talep etti.
Dış politikasının iki ana dayanağı olan Suriye ve İsrail ile ilgili sert eleştiriler alan İran’a üçüncü darbe de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumundan geldi. İran dini Lideri Hamaney’in BM Güvenlik Kurulunu diktatörlükle suçlayıp ülkesinin barışçıl nükleer enerji isteğini şevkle savunduğu konuşmasının ardından gelen raporda, BM kararına rağmen İran’ın yüksek miktarda uranyum zenginleştirmeye devam ettiği açıklandı.
Toplantı özellikle Suriye konusunda İran’ın planladığı yönde gitmedi. Ancak bu toplantı ile İran imajını tazeledi, dünya diplomatik arenasında yerini gösterdi, nükleer çalışmalarına destek aldı ve kapalı kapılar ardında yapılan ikili görüşmelerde petrolüne yeni müşteriler aradı, belki de buldu bile.
Bu kongrenin en can alıcı yanı ise Mısır’ın toplantının yönünü değiştirmesi oldu. Mursi’nin konuşmasının ardından NAM İran’ın propaganda yeri olmaktan çıktı. Mısır kendi yıldızını parlatırken, Ortadoğu liderlik ‘show’unu İran’ın elinden kolayca kaptı gitti.

Karel Valansi - Objektif
Şalom Gazetesi 5 Eylül 2012
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=83990

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

The Concept of Middle Power and Türkiye’s Foreign Policy

Ongoing conflicts and crises across various regions continue to underscore the intensifying power rivalries that define today’s international relations. The erosion of the post-1945 international order—and the weakening of the institutions that underpin it—has been further accelerated by the United States’ growing reluctance to maintain its traditional leadership role. As a result, uncertainty has become a defining feature of the current global landscape, marking a turbulent and complex period of transition.  Amid this shifting order, middle powers have begun to occupy a broader space in global affairs. These states, often positioned between global hegemons and smaller, less influential nations, act as stabilizers within the international system. Through mediation efforts, regional diplomacy, and strategic initiatives—sometimes beyond their material capabilities—they contribute meaningfully to international stability and governance. In times of heightened uncertainty, such states o...

Savaşin yarattiği yeni yildiz: El Cezire televizyonu

Tüm dünya evinde rahat koltuğunda oturarak naklen savaşı takip etmeyi ilk kez 1991 yılında CNN`in Körfez Savaşı yayınlarını izleyerek başladı. Devam etmekte olan Irak savaşı için seçilen kanal ise Usame bin Ladin röportajları, tutuklu askerleri ve rehineleri göstermesi gibi eleştirilen yayınları ile Arap kanalı El Cezire oldu Hakkında en çok haber yapılan haber kanalı El Cezire’nin doğuşu Arap dünyasında olağan olmayan bir olayla, Katar emirinin 1995 Kasımında İsviçre’de tatilde olduğu sırada, oğlu tarafından tahttan indirilmesi ile başlar. 1950 başkent Doha doğumlu yeni Emir Şeyh Hamad Bin Khalifa Al Thani, İngiltere’de Royal Military Academy Sandhurst’te eğitim görmüş liberal ve yenilikçi yeni bir kuşağı temsil eder. Kansız bir darbe ile dünyanın en zengin 11. ülkesinin yönetimini devralan Emir Hamad, emirliğin hazinesini Katar’ın modernleştirilmesi için kullanmaya başlar, yeni bir anayasa hazırlatır, kadına seçme ve seçilme hakkı verir. Emir Hamad ‘ın en dikkat çekici kararı ise...