Ana içeriğe atla

Hamas’ın stratejisi

El Fetih ile Hamas arasında Mısır aracılığıyla varılan siyasi uzlaşıyı incelemeye devam edelim.
Hamas’ın Gazze Lideri Yahya Sinvar, İsrail ve ABD’nin silah bırakma ve İsrail’i tanıma taleplerini, kendisinden bekleneceği üzere, sert bir dille reddetti. Kimsenin gücünün Hamas’ı silahsızlandırmaya yetmeyeceğini ve İsrail’i tanımayacaklarını da sözlerine ekledi. Hamas’a bağlı Shehab Haber Ajansına göre, resmi toplantı notlarına eklenmeyen bir ‘detay’ daha vardı; “Hamas’ın ne zaman İsrail’i tanıyacağı tartışmalarının yapıldığı zaman geçti. Artık Hamas’ın ne zaman İsrail’i yok edeceğini konuşacağız” de demişti.
Kuruluş bildirgesinde Yahudi Devletini yok etmek maddesi bulunan Hamas’ın El Fetih ile vardığı uzlaşıyı gerçekçi bulmayan İsrail, gelişmeleri yakından takip etse de, anlaşmayı sabote etmek için bir girişimde bulunmuyor. Sebebi ise basit. Bu siyasi uzlaşının tıpkı öncekiler gibi uzun ömürlü olamayacağına, iki grup arasındaki farkların ve rekabetin üstün geleceğine inanıyor. Üstelik ABD ve Mısır bu girişimi desteklerken, oyun bozan olmak istemiyor.

İki grup arasındaki on yıllık ayırımı ortadan kaldırmayı amaçlayan siyasi uzlaşı anlaşması ile Hamas, El Fetih’in başında olduğu Filistin Yönetimine Gazze’nin sivil yönetimini teslim edecek. Yani bu gelişme, Hamas’ı bir direniş örgütü olmaktan uzaklaştırıp, halkın günlük sorunları ile uğraşmaya zorlayan ve çözülemedikçe halk desteğini kaybettiren elektrik, işsizlik gibi sorunlardan uzaklaşması anlamına geliyor. Gazze halkı haklı olarak iktidar sahibi herhangi bir siyasi partiden bekleyeceği görevleri Hamas’ın da yerine getirmesini bekliyordu. Ve çözülemeyen sorunlar karşısında sadece İsrail’i veya Mısır’ı değil, Hamas’ı da suçluyordu. Hamas ise politik bedeli olan bu yükten kurtulmak istiyordu. Bu anlaşma ile bunu başarmış gözüküyor.
Varılan siyasi uzlaşı, gerçek anlamda Filistinliler arasında bir birlik oluşturabilecek mi? Bunun yanıtı Hamas’ta yatıyor. Ancak silah bırakmaya yeltenmedikçe bu pek mümkün gözükmüyor. İki grup arasındaki ideolojik farklar varlığını koruyor ve bu da aralarında yeni bir krizin çıkmasının olası olduğunu hatırlatıyor. Hamas’ın silahsızlanmayı reddetmesi, kendisine Lübnan’daki Hizbullah’ı örnek aldığını gösteriyor. Bu da siyasi uzlaşıyı bir çıkmaza sürükleyecektir.
Ancak bir değişim yaşanıyorsa, bu yine Hamas ayağında yaşanıyor.
Hamas’ın yenilediği kuruluş bildirgesi ve liderleri var. Buradaki kilit isim, Hamas’ın büro şefi İsmail Haniye’nin yardımcılığına getirilen Salih Aruri. Aruri artık Haniye’den sonra Gazze’deki ikinci adam oldu. Hatırlarsanız, Batı Şeria’dan sorumlu Hamas lideri olan Aruri’nin, ABD baskısıyla Türkiye’den sınır dışı edilmesi, Türkiye-İsrail normalleşme anlaşmasının hemen öncesinde gerçekleşmişti. Batı Şeria’daki Hamas askeri güçlerini koordine eden ve 2014 yazında üç İsrailli çocuğun kaçırılmasında rol oynayarak Gazze savaşına sebebiyet veren Aruri, şimdi Gazze’ye tüm yetkileriyle geri döndü.
Bu da demek oluyor ki Hamas’ın yeni planında Batı Şeria yer alıyor.
Son Gazze savaşından sonra Hamas, askeri gücünü yeniden kazanmak ve İsrail’e karşı en önemli silahı olan sınır ötesi tünelleri yeniden inşa etmek için büyük çaba harcadı. Ancak Gazze’den silah ve cihatçı geçişi için kullanılan tüneller Mısır tarafından da yıkılıp, sınır kapısı kapatılınca, Hamas ekonomik gücünü önemli ölçüde kaybetti. Ayrıca İsrail, sınır şehirlerini Hamas tünellerinden gelebilecek saldırılara karşı korumak için, 2019 yılında tamamlanacak ve tüm sınırı kapsayacak bir yeraltı duvarı inşa etmeye başladı. Bu da tünellerin stratejik silah olma özelliğini kaybettiriyor.
Gazze’deki hareket alanı iyice sınırlandırılan Hamas, Mısır ile arasını düzeltmeye, İran ile yakınlaşmaya başlasa da henüz finansal sıkıntılarından kurtulamadı. Üstelik siyasi uzlaşı ile tüm gözler üzerindeyken, Gazze’den İsrail’e bir saldırıda bulunması pek olası değil.
Bu bakımdan Aruri’nin seçilmesi, hedefe Batı Şeria’nın konulduğunu gösteriyor. İsrail’in geçtiğimiz haftalarda “2017 yılının başından beri Batı Şeria’da çoğunluğu Hamas tarafından planlanan 200 terör saldırısını durdurduk,” açıklaması ise bu durumun en önemli kanıtı. Anlaşılan o ki, Hamas siyasi uzlaşı ile günlük sorumluluklarından arınmak isterken, İsrail’e karşı saldırılarına bir başka cepheden, Batı Şeria’dan devam etme niyetinde.
Karel Valansi OBJEKTİF Şalom Gazetesi 25 Ekim 2017 http://www.salom.com.tr/haber-104731-hamasin_stratejisi.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Savaşin yarattiği yeni yildiz: El Cezire televizyonu

Tüm dünya evinde rahat koltuğunda oturarak naklen savaşı takip etmeyi ilk kez 1991 yılında CNN`in Körfez Savaşı yayınlarını izleyerek başladı. Devam etmekte olan Irak savaşı için seçilen kanal ise Usame bin Ladin röportajları, tutuklu askerleri ve rehineleri göstermesi gibi eleştirilen yayınları ile Arap kanalı El Cezire oldu Hakkında en çok haber yapılan haber kanalı El Cezire’nin doğuşu Arap dünyasında olağan olmayan bir olayla, Katar emirinin 1995 Kasımında İsviçre’de tatilde olduğu sırada, oğlu tarafından tahttan indirilmesi ile başlar. 1950 başkent Doha doğumlu yeni Emir Şeyh Hamad Bin Khalifa Al Thani, İngiltere’de Royal Military Academy Sandhurst’te eğitim görmüş liberal ve yenilikçi yeni bir kuşağı temsil eder. Kansız bir darbe ile dünyanın en zengin 11. ülkesinin yönetimini devralan Emir Hamad, emirliğin hazinesini Katar’ın modernleştirilmesi için kullanmaya başlar, yeni bir anayasa hazırlatır, kadına seçme ve seçilme hakkı verir. Emir Hamad ‘ın en dikkat çekici kararı ise...

The Concept of Middle Power and Türkiye’s Foreign Policy

Ongoing conflicts and crises across various regions continue to underscore the intensifying power rivalries that define today’s international relations. The erosion of the post-1945 international order—and the weakening of the institutions that underpin it—has been further accelerated by the United States’ growing reluctance to maintain its traditional leadership role. As a result, uncertainty has become a defining feature of the current global landscape, marking a turbulent and complex period of transition.  Amid this shifting order, middle powers have begun to occupy a broader space in global affairs. These states, often positioned between global hegemons and smaller, less influential nations, act as stabilizers within the international system. Through mediation efforts, regional diplomacy, and strategic initiatives—sometimes beyond their material capabilities—they contribute meaningfully to international stability and governance. In times of heightened uncertainty, such states o...