Ana içeriğe atla

Trajik tesadüfler zinciri

Geçtiğimiz hafta taşıdığı 15 asker ile radardan kaybolan, daha sonra Rus yapımı S-200 hava savunma sistemi tarafından düşürüldüğü ortaya çıkan Rus İlyushin-20 (İL-20) askeri keşif uçağı konusundaki tartışmalar devam ediyor.
Suriye’nin S-200’ü kullanmasını tetikleyenin İsrail’in bölgedeki Hizbullah/İran depolarına yönelik düzenlediği hava saldırısı olduğu belirten Rusya, İsrail’i İL-20’yi Suriye hava savunma sistemine karşı kalkan olarak kullanmakla suçlamıştı. İsrail ise Rus uçağının Suriye’nin sorumsuzca açtığı ateş sonucunda düştüğünü belirtmişti.
Karşılıklı suçlamalar devam ederken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir telefon görüşmesi yapmış ve İsrail kaza ile ilgili üzüntülerine dile getirmişti. Putin yaşanan olayla ilgili Türkiye ile 2015’te yaşanan krize atıf yaparak “O zaman Türk uçağı bilinçli olarak uçağımızı vurmuştu. Burada trajik tesadüfler zincirine benzeyen bir durum var gibi” dedi.
Son olarak Rusya, bir süredir ertelediği S-300 hava savunma sistemini 15 gün içinde Suriye’ye kurma kararı aldığını açıkladı. Amaçlarının Suriye’deki askeri personellerini korumak olduğunu belirten Kremlin, gözlerin İsrail’in üzerinde olduğu bu konuda, üçüncü bir ülkeyi hedef almadıklarının altını özellikle çizdi.
Öncelikle açıkça söylenmesi gereken ilk şey, Rus uçağını Suriye’nin kontrolündeki S-200’ün vurmuş olduğu. Rusların dolambaçlı yollardan söyledikleri de aslında aynı kapıya çıkıyor. İsrail uçaklarının Lazkiye’de operasyon düzenlemesi ve yalnızca bir dakika kala Rus yetkilileri bilgilendirmiş olması, ateşleme kararını verenin Suriye olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Rusya’dan iki farklı ses yükseliyor. Rus savunma bakanlığının bu kayıptan büyük kızgınlık duyduğu açıklamalarına yansımış durumda. Putin ise İsrail ile ilişkilerinin etkilenmemesi için daha ılımlı bir dil kullanıyor.
İsrail’in Rus ordusundaki bir bam teline bastığı çok açık. Uçak ve mürettebat kaybının yarattığı üzüntü ve öfkenin yanı sıra, Rus savunma bakanlığının dolaylı olarak İsrail’i suçlamaya devam etmesinin sebebi, İsrail’in bahsedilen operasyonu Rus hava üssünün de bulunduğu Lazkiye’de yapmış olması. Bu kayıptan sonra Ruslar bölgenin hakimiyetinin kendilerinde olduğunu göstermek istemiş olabilir. S-300 kurma kararları da bu istekle ilintili. S-300 kurmak yerine kendi üslerinde bulunan ve daha gelişmiş bir model olan S-400’ü kullanmayı tercih etmedikleri de akılda tutulmalı. Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise, S-300’ün yerleştirilmesi sayesinde tüm Rus uçaklarının Suriye savunma sistemi tarafından tanınacağını belirtiyor.
İsrail ise Rusya’nın 2015’te Suriye savaşına askeri olarak dahil olmasına kadar bölgede istediği gibi operasyon düzenliyordu. O zaman gibi şimdi de, kırmızı çizgisi olarak gördüğü Hizbullah’a silah sevkiyatını durdurmanın ve İran’ın Suriye’deki etkisini engellemenin ana hedefi olduğunu belirtiyor. Suriye savaşında Rus dönemi başladığından beri ilişkilerini sıcak tutan, Washington’dan çok Moskova’yı ziyaret eden Netanyahu, Rusya ile olası kazaları engellemeye yönelik anlaşma yapmasıyla birlikte, hava operasyonlarına devam edilebilmesi için gereken yeşil ışığı da almıştı. Bu sayede İran İsrail sınırından uzak tutulurken, Rusya uzun zamandır planladığı S-300 sevkiyatını da yine İsrail’in diplomatik çabalarıyla ertelemişti.
Rusya’nın S-300 kararının ardından İsrail operasyonlarına devam etmesinin daha riskli ve zor olacağının farkında. Bu nedenle İsrail’in Rusya ile anlaşma yoluna gideceğini düşünüyorum. Operasyonu karşı tarafa haber verme süresi gibi aralarındaki koordinasyonu etkileyen sorunları çözecek şekilde yenilenecek yeni bir ‘kazaları engellemeye yönelik anlaşma’ ile bu konular aşılabilir. Burada Rusya’nın öncelikleri önemli rol oynuyor. Ve görülen o ki Putin İsrail ile ilişkilerini sıcak tutmaya devam etmek istiyor.
Asıl sorun Suriye ile Rusya arasındaki koordinasyon eksikliği, bunun nasıl çözüleceği ve bu konuda Rusya’nın alacağı tavır. Rus uçağının düşürülmesinin ardından basına yansıyan bir Esad-Putin görüşmesine rastlayamadım. Rusya’nın İsrail’e olduğu kadar İL-20 uçağının vurulmasını engelleyemeyen Suriye’ye ve Hizbullah’a silah göndermeyi durdurmayan İran’a karşı da kızgın olduğunu İsrail İstihbarat Bakanı Israel Katz’dan öğreniyoruz.  
Suriye’deki hava kontrolünü eline alma yolunda ilerleyen Rusya’nın, İsrail’in bölgedeki operasyonlarını gerçek anlamda kısıtlayıp kısıtlamayacağını ise ancak S-300’ün yerleştirilmesinin ardından öğreneceğiz. 
İL-20 etrafındaki tartışmalar devam ederken cevaplanması gereken birçok soru daha var. Bunlardan biri de aklımı oldukça kurcalıyor. Rus uçağı düşerken aynı bölgede olan ve zaman kaybetmeden olayla ilgisi bulunmadığını belirten Fransa orada ne yapıyordu?
Karel Valansi, OBJEKTİF Şalom Gazetesi 26 Eylül 2018 http://www.salom.com.tr/haber-108119-trajik_tesadufler_zinciri.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Kültürü Avrupa Günü: İris ile Eran temsili düğün töreni ile yeniden evlendi

Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında bu sene Neve Şalom Sinagogu’nda temsili bir Yahudi düğünü düzenlendi. İris ve Eran’ın düğünü açıklamalar eşliğinde gerçekleşirken, gazetemizin fotoğraf editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân içinde Musevilik’ adlı sergisi de yer aldı 26 Ekim Pazar günü Neve Şalom Sinagogu’nu dolduran farklı kesimlerden misafirler, on beş gün önce evlenen İris ve Eran’ın temsili düğün törenini izlemek için bir araya geldiler. Sinagogun girişinde Şalom Gazetesi Fotoğraf Editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân İçinde Musevilik’ adlı sergisi gelenleri karşıladı. İlgi ile gezilen sergide sanatçı, İstanbul Yahudi Cemaati’nin dini ritüellerini fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Yahudilerin günümüz Türkiye’sinde örf ve adetlerini tanıtan fotoğraflar, Sefarad, Aşkenaz ve İtalyan Yahudilerinin dini yaşam döngüsünü konu alıyor. Gerçek bir düğün törenini öncesinde olduğu gibi genç kızlar gelenleri şeker dolu bonboniyerlerle karşıladılar ve anı

1986 Neve Şalom Kurbanları Anıldı / Acılarımız hep aynı

6 Eylül 1986’da Neve Şalom Sinagoguna düzenlenen korkunç saldırıda hayatını kaybeden 22 kişi düzenlenen bir törenle anıldı. Terör kurbanlarının anısına yakınlarının yaktıkları mumlarla başlayan tören Türkiye Hahambaşılığı Vakfı Danışmanı Beri Koronyo’nun anlamlı konuşmasıyla sürdü. Hayatını kaybedenler için okunan duaların ardından Aşkenaz Mezarlığında bulunan anıt mezar ziyaret edildi. 6 Eylül 1986 Cumartesi sabahı saat 09.17’de Neve Şalom Sinagogu acımasız bir terör saldırısına uğradı. Sinagogu basan teröristler, ellerindeki makineli tüfeklerle Şabat ibadetlerini yerine getirmekte olan kişilere saldırdılar, birkaç dakika süren silahlı saldırıda 22 Yahudi hayatını kaybetti. Şabat duasını kana bulayan bu korkunç katliamın 33. yıldönümünde hayatını kaybeden Aşer Ergün, Avram Eskenazi, Bensiyon Levi, Binyamin Ereskenazi, Daniel Daryo Baruh, Davit Behar, Eliyezer Hara, İbrahim Ergün, İsak Barokas, İsak Gerşon, Jozef Alhalel, Leon Levi Musaoğlu, Mirza Ağajan Babazadeh, Moiz Levi, Dr. Mo