Ana içeriğe atla

Ateşkes neden önemli?

Her şey şüphe çeken bir minibüsün durdurulmasıyla başladı. Gazze’nin Han Yunus şehrinde ıssız bir bölgede bekleyen van, El Kassam Tugayları’nın dikkatini çekti ve aralarında silahlı çatışma çıktı. İsrail’in rutin olduğu anlaşılan ancak bu sefer oldukça ters giden istihbarat operasyonu böylece ayyuka çıktı. Hamas İsrail’in sınır şehirlerine 400’e yakın roket attı. İsrail de Gazze’ye düzenlediği hava saldırısında El Aksa Televizyonu dahil 100 kadar hedefi vurdu. Çatışmalarda 12 Filistinli iki İsrailli hayatını kaybetti. Son dört yılın en şiddetli çatışmasının yaşandığı iki günün ardından, olaylar daha da büyüyüp kimsenin istemediği bir savaşa dönüşmeden, ateşkes sağlandığı duyuruldu.
Olayların fitilini ateşleyen gizli operasyonun hangi amaçla veya ne kadar süredir yapılmakta olduğunu bilmemize şu an için imkân yok. Ancak Gazze’nin içinde yürütülen bu istihbarat çalışmalarının artık daha zor yapılabileceğini söylemek mümkün. Ama asıl soru, tam da Mısır aracılığıyla Hamas ile ateşkes görüşmelerinde ilerleme kaydedilmişken, Hamas yedi aydır süren gösterilerde sınıra yaklaşılmasını engellemişken, Katar daha yeni Gazze’deki memur maaşlarının ödenmesi için İsrail’in izni ile Hamas’a 15 milyon dolar yardımı teslim etmişken bu operasyon ertelenemez miydi? Görüşülmekte olan ateşkesin amacı tam da geçtiğimiz hafta yaşanan çatışmaları engellemek değil miydi?
Ters giden operasyon ve sonuçları bir yana, yeniden ve hızlıca sağlanan ateşkes, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Mısır, İsrail ile Hamas arasında ateşkesi sağlayarak hem bölgede sözü geçen bir aktör olduğunu, hem de her iki tarafla da görüşebilen, arabulucu özelliğini koruduğunu gösterdi. Peki İsrail ve Hamas için ateşkes ne ifade ediyor?
İsrail için ateşkes önemli çünkü Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ana dış politika hedefi İran ve bunun Gazze’de bir çatışma ile gölgelenmesini istemiyor. Suriye savaşı ve kendi iç sorunları bölge ülkelerinin öncelik sıralamasını değiştirmişti. İran tehdidi başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri ile İsrail’in ilişkilerini arttırırken, bu işbirliğinin Gazze’de çıkacak bir savaş ile bozulmasını istemiyor. Ayrıca sükunet uluslararası baskıyı da azaltıyor. ABD veya AB’den gelebilecek bir baskıyla görüşme masasına oturmak ve orada Filistin tarafına taviz vermek zorunda kalmak istemiyor.
Düşünülenin aksine İsrail Hamas’ın yok edilmesini değil yönettiği bölgenin sorumluluğunu almasını istiyor. Bir bakıma İsrail tanıdığı düşmanı tercih ederken, diğer örgütlerden gelebilecek saldırıları da kontrol altında tutmasını istiyor. Gazze’ye yönelik askeri bir operasyon kararı vermek zorunda kalıp 2005 yılında tek taraflı olarak çekildiği Gazze’yi yeniden ele geçirmek zorunda kalmaktan imtina ediyor.
Ancak bu sadece bir güvenlik tercihi de değil. Hamas’ın Gazze’de güçlü olması, Filistin yönetiminin de bölünmüş kalması demek. Bu da olası bir barış görüşmesinde Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas’ın tüm Filistinlileri temsil etmediği savını güçlendirecek ve tavizlerle dolu bir karara varmayı güçleştirecek.
Konu iç politika olduğunda ise ateşkesin pek iyi karşılanmadığını söylemek lazım. Hamas’ın roketlerine maruz kalan ve ateşkesin kendilerini savunmasız bıraktığını söyleyen İsrail’in sınır şehirlerinde yaşayanlar şu günlerde Netanyahu’ya ateş püskürüyorlar. Ancak eğer varılan ateşkes sürer, sükunet sağlanırsa Netanyahu yeniden ‘güvenliği sağlayan lider’ olarak olanları unutturabilir.
Hamas için ateşkesi korumak önemli. Öncelikle İsrail’in askeri üstünlüğünün farkında ve savaşa girmenin kendi gücünü yok edeceğinin bilincinde. Gazze içindeki farklı grupların iktidar yarışında böylesi bir zafiyetten yararlanacağını da biliyor. Aynı zamanda roket atışlarıyla caydırıcılık yaratıyor, yani İsrail’e aldığı kararların bir bedeli olduğunu gösteriyor.
Öte yandan ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşanıyor. Hamas, Gazze’nin yeniden yapılanması için Arap ve Batılı ülkelerin 2014 Kahire toplantısında verdiği 5,4 milyar dolarlık maddi yardım sözünü yerine getirmesini istiyor. Ancak bu konunun üstüne gidebilmesi için ateşkes şartlarına uyması lazım.
Tüm bu olaylarda Hamas’ın en büyük kazancı ateşkes görüşmelerinde kendisini konuşulabilen, pazarlık yapılabilen, rasyonel bir aktör olarak konumlandırabilmesi. Bu sayede Abbas’ın ekonomik sınırlandırmalarından da kurtulabildi. Abbas’ın ekarte edildiği Mısır öncülüğündeki ateşkes anlaşması uyarınca Katar’ın Gazze’ye yaptığı doğrudan maddi yardım bunun önemli bir göstergesi.
Bir minibüsün fark edilmesiyle başlayan olaylar zincirinde Hamas bir şeyi daha görmüş oldu. O da Hamas’ın füzeleriyle askeri olamasa da politik bir başarı elde edebildiğini ve zaten oldukça hassas olan İsrail’deki sağ koalisyonu derinden çatırdatabildiğini.
Karel Valansi OBJEKTİF Şalom Gazetesi 21 Kasım 2018 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Orta Büyüklükte Bir Güç Olarak Türkiye’nin Dış Politikası

Farklı bölgelerde devam eden savaş ve krizler, uluslararası ilişkilerde güç rekabetini öne çıkarıyor. Buna ABD’nin büyük güç olarak alışılmış rolünü yerine getirmekteki isteksizliği de eklendiğinde, 1945’ten bu yana kurulan uluslararası düzen ve yapı taşı olan kurumlar yıpranıyor. Bunun sonucu olarak belirsizlik artıyor ve mevcut küresel sistem bir geçiş döneminin sancılarını yaşıyor. Öte yandan bu durum, orta güç olarak tanımlanan ülkelere daha geniş bir hareket alanı da sağlıyor. Bu sayede orta güçteki ülkeler, sistemde dengeyi gözeten, arabuluculuk yapabilen, bölgesinin istikrarına katkı sağlayabilen, hatta zaman zaman kapasitesinin üzerinde sorumluluk ve inisiyatif alabilen, küresel düzeyde etkili roller oynayabilen aktörler haline geliyor. Özellikle belirsizlik dönemlerinde bu ülkeler çok yönlü diplomasi, proaktif dış politika, esnek ittifak arayışları ile öne çıkabiliyor. Türkiye, bu bağlamda, orta güçte bir devlet olarak dikkat çeken bir örnek teşkil ediyor. Jeostratejik konumu,...