Ana içeriğe atla

ABD-İsrail ilişkileri Demir Kubbe testine tabi oldu

ABD-İsrail ilişkileri Demir Kubbe testine tabi oldu
Geçtiğimiz hafta, ABD’nin İsrail’in savunmasına yönelik Demir Kubbe hava savunma sistemini finansal olarak desteklemesinin tartışmaya açılması Kongre’deki bütçe görüşmelerine damgasını vurdu. Demokrat Partinin liberal kanadının bazı üyelerinden yükselen itirazlar geçici bütçenin kongreden geçememe ihtimalini ortaya çıkardı. Bunun üzerine Demir Kubbe’ye yönelik 1 milyar dolarlık ABD desteği geçici bütçe metninden çıkarılarak farklı bir yasa ile onaylandı.

Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Nancy Pelosi yasanın 420’ye karşı 9 ret ve 2 çekimser oyla ve büyük bir çoğunlukla geçmiş olmasının Kongre’nin İsrail’in güvenliğine verdiği desteği gösterdiğini belirtti. Ancak bu yapıcı sözlere ve çoğunluk oylamasına rağmen Demir Kubbe finansmanının tartışılmaya dahi açılmış olması İsrail’de büyük bir tedirginlik yarattı.

ABD, Demir Kubbe savunma sisteminin geliştirilmesi için İsrail’i on yıl kadar önce desteklemeye başladı. Rafael şirketi tarafından üretilen bir füze savunma sistemi olan Demir Kubbe, Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah tarafından İsrail’in yerleşim bölgelerine ve stratejik altyapısına yönelik kısa menzilli roketleri havada vurmak üzerine geliştirildi.

Lübnan savaşı tecrübesinin ardından ortaya çıkan ihtiyaç üzerine üretilen Demir Kubbe, 2011 yılında hizmete girdi. Demir Kubbe yaklaşmakta olan kısa menzilli füzeyi tespit ve takip radarıyla tespit ediyor ve eğer İsrail’e zarar verecek bir hedefe yöneliyorsa, füze fırlatma sistemiyle bunu havada yok ediyor. İsrailli yetkililere göre yüzde 90 oranında etkili olan Demir Kubbe, geçtiğimiz mayıs ayında Gazze’den atılan 4300 roketin İsrail’in Tel Aviv dahil yerleşim bölgelerine yönelik olan 1500’ünü durdurmayı başardı.

İsrailli yetkililer bu sistem sayesinde sadece İsrail halkının değil Filistin yaşamının da korunduğunu belirtiyorlar. Demir Kubbe’ye rağmen yaralanan ve hayatını kaybeden onlarca insanın bulunduğu belirtilirken, Demir Kubbe’nin yokluğunda bu sayısının yüzlerce kata çıkacağı tahmin ediliyor. Demir Kubbe İsrailliler dışında Filistinlilerin de hayatını koruyor savı ise sadece İsrail’de yaşayan veya İsrail vatandaşı olan Filistinlileri kapsamıyor. Roketler nedeniyle artacak bir can kaybı, İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını arttırarak toplam can kaybını çoğaltacağı belirtiliyor.

Bu düşünceye karşı çıkanlar ise, Demir Kubbe sayesinde İsrail’in Filistinlilere yönelik asimetrik gücünü koruduğunu savunuyor. Demokrat Kongre Üyesi Rashida Tlaib tweet’inde ret oyu vereceğini belirtti ve bu sayede İsrail’in insan hakları ihlali ve apartheid hükümetinin durdurulacağını savundu. Tlaib’e cevap gecikmedi. Cevap verenlerden biri de Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) Başkanı David Harris oldu; “Hamas ve Hizbullah her gün 9 milyon Yahudi, Müslüman ve Hıristiyan İsrailliye öldürücü füzeler atsın, bu örgütler İsrail’e yönelik soykırım amaçlarını devam ettirsin ama İsrail’in kendini savunma hakkını elinden alalım. Dizginlenemeyen nefrete dur diyelim.”

ABD’nin Demir Kubbe’ye destek vermesi yeni veya olağan dışı bir konu değil. Ancak bütçe tartışmalarında bu konunun öne çıkarılması, ana sorunun ABD’nin de almayı planladığı savunma sisteminden çok İsrail olduğunu ortaya çıkarıyor. Ancak bunu sadece antisemitizme bağlamak da yeterli olmaz. İsrail’in kendi içine de bakması ve alınan yanlış kararlar ve iç politikayla dış politika iç içe geçtiğinde ülkeye verdiği zararı da tartması gerekiyor.

Savunmaya yönelik bir sistemin dahi tartışılmaya açılmış olması İsrail’in savunmasına Amerikan desteğinin partiler üstü bir konu olmaktan uzaklaştığının bir göstergesi. Bu durum için eski Başbakan Binyamin Netanyahu suçlanıyor. Amerikan siyasetinde her iki kanada eşit mesafede durma kuralını çiğneyen ve ABD Kongresinde İran ile nükleer bir anlaşmaya karşı ateşli bir konuşma yapan Netanyahu, o dönem ABD Başkanı olan Barack Obama’ya karşı terbiyesizlik yapmakla, açıkça Cumhuriyetçi kanada destek verme, hatta ABD-İsrail ilişkilerini seçim propagandası malzemesi yapmakla suçlanmıştı. Bu yerinde eleştirilerin geçerliliğine rağmen, 2014’te Obama Kongre’de kabul edilen ve İsrail'in Demir Kubbe füze savunma sistemini yenilemeyi hedefleyen 225 milyon dolarlık tasarıya imza atmıştı. Ayrıca 2016’da Obama’nın desteğinde İsrail’e yapılan yıllık savunma yardımları bir düzene oturtarak yıllık 3,8 milyar doların 500 milyonu savunmaya, 73 milyonunun ise Demir Kubbe’ye ayrılması kararlaştırılmıştı. Ancak o zaman Trump rüzgarı henüz Beyaz Saray’dan geçmemişti.

Her ne kadar İsrail savunması söz konusu olduğunda, günümüzde süregelen partiler üstü bir destek olsa da, İsrail’i asıl endişelendiren Demokrat kanatta büyümekte olan bu farklılık. Ayrıca, İsrail’in savunmasını destekleyen Pelosi gibi politikacıların emeklilikleri yaklaşıyor. Oysa ABD’nin İsrail’in savunmasına verdiği desteğe itiraz eden Ilhan Omar, Rashida Tlaib gibi isimler siyasi kariyerlerinin henüz başındalar. Ve akla gelen bir başka soru da şu; eğer bir savunma sistemi olan Demir Kubbe böylesi bir tartışmayı fitillemeyi başardıysa, İsrail ileride savunma değil de bir saldırı sitemi için destek istemek durumunda kalırsa, ABD’nin cevabı ne olacak?

Karel Valansi, OBJEKTİF, Şalom Gazetesi, 29 Eylül 2021 https://www.salom.com.tr/koseyazisi-119842-abdIsrail_iliskileri_demir_kubbe_testine_tabi_oldu.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de