Ana içeriğe atla

Yom Aşoa Aşkenaz Sinagogunda anıldı

Yom Aşoa Aşkenaz Sinagogunda anıldı

Son yıllarda katıldığım en etkili ve duygusal Yom Aşoa töreni pazartesi gecesi Aşkenaz Sinagogunda gerçekleştirildi. Jilda Abravay ve İgal Mevorah´ın sunumları, Sarah Chitrik´in müziği ve Bilgi Üniversitesinden Dr. Mehmet Ali Tuğtan´ın konuşması bu önemli törene damgasını vurdu


17 Nisan pazartesi akşamı Aşkenaz Sinagogunda düzenlenen törende 1,5 milyonu çocuk 6 milyon Holokost (Şoa) kurbanı anıldı. Tam adı Yom Hashoah Ve-Hagevurah (Holokost kurbanlarını ve kahramanlığı anma günü) olan bu önemli günde hem Holokost’ta hayatını kaybeden Yahudiler, hem de Varşova gettosu ayaklanmasıyla Nazilere ve onları bekleyen korkunç sona karşı çıkan kahramanlar anıldı. 

Tören Jilda Abravay ve İgal Mevorah’ın Holokost kurbanı, kurtulanı veya kahramanı olan altı kişiyi tanıtmasıyla başladı. Wolf Dormanshkin, Roza Robota, Ellie Wiesel, Eva Kor, Selahattin Ülkümen ve Frida Feldman’ın hayat hikayelerinin anlatılmasının ardından Sarah Chitrik kemanıyla izleyenleri duygulandırdı. Ani Maamin adlı kısa film gösteriminin ardından, 6 milyon Holokost kurbanı anısına 6 mum Hahambaşı Rav İsak Haleva, İsrail’in İstanbul Başkonsolos Vekili Ehud Moşe Eitan, Türk Yahudi Toplumu eş Başkanları Erol Kohen ve İshak İbrahimzadeh ile Türk Yahudi Toplumunun farklı kesimlerinden üyeleri tarafından yakıldı.


İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr.Mehmet Ali Tuğtan törende gerçekleştirdiği etkili konuşmasından bazı bölümler şu şekilde;

“Şoa, Nazi rejiminin ve işbirlikçilerinin ırkçı ideolojik tahayyüllerini Avrupa çapında hayata geçirme çabalarının en korkunç sonucudur. Romalar başta olmak üzere yüz binlerce başka insanı da hedef almış olsa da Şoa, aslen Avrupa’daki Yahudi halkının ortadan kaldırılması hedefine yönelik bir ‘nihai çözüm’ olarak düşünülmüş; sistematik ve endüstriyel yöntemlerle uygulanması sonucu altı milyon insanın öldürülmesiyle sonuçlanmıştır.”

“Şoa, insanlığın sınır tanımlayan olaylarından biridir: Siyaseten benzer başka eylemlerin referans ve kıyas çizgisini teşkil eden, ahlaken insanlık hafızasında taze tutulması benzer felaketlerin engellenmesi için elzem, evrenselleşmek suretiyle tarihsel bağlam ve kıyastan azade hale gelmiş, bir kategoridir. Nitekim, 2. Dünya Savaşı sonrası galiplerin eliyle Avrupa’da siyasa, faşizmle yüzleşme üzerinden yeniden kurulurken, Şoa’nın bir insanlık suçu olarak tarifi ve sorumlularının yargılanarak cezalandırılması önemli temel taşlarından birini teşkil etmiştir.”

“Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na girmemiş olması, sadece bir kuşak önce savaş ve işgal nedeniyle harap olmuş ülkemizi ve halkımızı büyük yıkımlardan korumuştur. Ancak, Türkiye’nin, savaş sonrası Avrupa’da siyasanın yeniden yapılanmasında temel öneme sahip bu süreci bir paydaş değil, daha ziyade bir gözlemci olarak tecrübe etmiş olması, sadece Soğuk Savaş dönemi değil, sonrası ve günümüze de uzanan bir etki yaratmıştır.”

“Türkiye’de lise seviyesinde öğretilen tarih, İnkılap Tarihi ve erken cumhuriyet döneminden ibarettir. Bu tarih anlatısının kapsamı ulusal siyasetle sınırlıdır, kronolojik izleği ise Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ölümünden, dolayısı ile iki savaş arası dönemin sonundan ileri gitmemektedir. Bu sebeple, Türkiye’de sadece siyasal iklim Avrupa siyasasının temellerini oluşturan önemli unsurlardan yoksun olmakla kalmamakta, milli eğitim müfredatımızdaki eksiklikler nedeniyle ülkemizin en prestijli  olanları dahil tüm okulları, modern siyasal bilincin zeminini oluşturan 20. yüzyıl siyasal tarihi bilgisinden yoksun nesiller yetiştirmektedir.”

“Türkiye, Cumhuriyet’in yüzüncü yılı itibariyle Batı İttifakının köklü ve önemli bir üyesi, Avrupa Birliği ile süregelen bir adaylık ve gümrük birliği içerisinde, dünyanın 21. büyük ekonomisine sahip, bölgesel ve küresel düzeyde etki sahibi bir ülkedir. Ancak, cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Türkiye, girift ilişkilerle bağlı ve cumhuriyetin kurucu idealleri ile ait olduğu Avrupa siyasasının temel hassasiyetlerinden bihaber nesiller yetiştirmekte, üstelik bu nesillerin üyeleri, köşe başındaki herhangi bir kitapçıdan Adolf Hitler’in Kavgam’ının pek çok ve pek ucuz çevirilerinden birini satın alabilmektedir. Sosyal medyanın en bayağı ve banal ortak bileşende eşitleyen algoritmaları sayesinde küreselleşen neo-nazi, faşist ve antisemit akımlar, eleştirel bir süzgeçten geçmeksizin bu nesillerin ekranlarına ve beyinlerine ulaşmaktadır. Son günlerde gençlerimiz arasında yaşanan, burada bulunan herkesin malumu tatsız olaylarda, bu durumun da önemli bir etkisi olduğunu söylemek mümkündür.”

“Filozof Avishai Margalit, düzgün bir toplumda kişi ve grupların birbirlerini aşağılamadıkları bir düzenin hakim olduğunu belirtir. Düzgün bir toplum, adil bir topluma kıyasla daha gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedeftir. Zira adalet ve iyiliğin tezahür edip etmediği görece ve öznel bakış açılarından sürdürülen bir tartışmadır. Oysa aşağılama, ayrımcılık ve onlara eşlik eden kötülük evrensel biçimde barizdir ve dolayısıyla hem teşhisi, hem de engellenmesi çok daha kolaydır. İkinci yüzyılına giren cumhuriyetimizin, adil bir toplum idealini korurken öncelikle düzgün bir toplum olması için atılması gereken adımlardan biri de, çağdaş siyasanın sınır belirleyici ve temel bir taşı olarak Şoa’nın topluma, ama özellikle de genç nesillere öğretilmesidir.”

 

Tören Rav Mendy Chitrik’in Ani Meamin ilahisini okumasının ardından Hahambaşı Rav Isak Haleva’nın okuduğu Kadiş duası ile tamamlandı. 

Karel Valansi, Şalom Gazetesi 18 Nisan 2023 https://www.salom.com.tr/haber/127233/yom-asoa-askenaz-sinagogunda-anildi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de