Ana içeriğe atla

Türkiye´de antisemitizm üzerine yeni bir kitap

Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sırasındaki dış politikasını inceleyen ‘Türkiye, Yahudiler ve Holokost’ isimli kitabın yazarı Türkolog Corry GuttstadtSonja Galler’in işbirliğiyle antisemitizm üzerine yeni bir kitabın editörlüğünü yaptı. ‘Antisemitismus in und aus der Türkei’ adlı kitap, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden günümüz Türkiye'sine kadar antisemitizmin tarihsel ve güncel tezahürlerini geniş bir yelpazede sunmaktadır. Çeşitli akademik disiplinlerden gelen uzmanların yanı sıra, Türkiye'de antisemitizmle mücadeleye kendini adamış aktivistlerin de görüşlerini içeren zengin bir antoloji sunmaktadır. Antisemitizmin Batı dışı toplumlardaki rolünü, siyasi kültüre etkisini, psikolojik ve siyasi işlevselliğini anlatan bu kitap araştırmacı Klaus Holz’un da belirttiği gibi Türkiye’deki antisemitizmi aklamayı ya da şeytanlaştırmayı değil, bu konuda eğitmeyi amaçlamaktadır. Görseller ve bilgi kutularıyla desteklenen metinler, günümüze değin varlığını sürdüren ve hatta günlük gazete ve kitaplar aracılığıyla yayılmaya devam eden Yahudi karşıtı komplo teorilerini ve bu mitlerin inandırıcılığının nasıl sağlandığını ortaya koyuyor. Türkiye’deki antisemitizmi bir çok farklı yönden inceleyen kitap, aynı zamanda Türkiye ile Batı antisemitizmi arasındaki fark ve benzerlikleri de ortaya koyuyor.

Interkulturelle Werkstatt, Türkei Europa Zentrum ve Landeszentrale für Politische bildung Hamburgdesteğiyle yayınlanan kitapta Şalom yazarı Karel Valanside yer alıyor. ‘Sıradanlaşan Antisemitizm, Körleştiren Ayırımcılık’ başlığıyla yayınlanan yazısında Valansi, Türkiye’de son 20 yılda gerçekleşen ve Yahudilere yönelik nefret söylemleri ve terör saldırılarının dahi toplumda gereken infiali ve dayanışmayı yaratmamasını tartışıyor, sebeplerini irdeliyor. Kitabın yazarları arasında Louis Fishman, Marc David Baer, İlker Aytürk, Rıfat Bali, Şeyda Demirdirek, Nuray Mert, Duygu Atlas, Tanıl Bora, Nesi Altaras, Liz Behmoaras, Laurent Mignon, Murat Rubenve Ayşe Günaysugibi isimler dikkat çekiyor. 

Kitabın giriş bölümünde editörler İsrail-Hamas savaşı nedeniyle Türkiye’de artan antisemitizme de dikkat çekiyorlar: “Bu kitabın yayınlanması 7 Ekim'de gerçekleşen Hamas katliamının gölgesinde kalmıştır. Yaşadığımız dehşet, keder ve şoku ifade edecek kelime bulamıyoruz. Antisemitizmin her zamankinden daha agresif bir şekilde kendini gösterdiği Türkiye'deki tepkiler bizi özellikle şoke etti: iktidardaki AKP'den bir siyasetçi Yahudileri katleden Hitler'i övdü, demokrat olarak bilinen medya bile katliamı Varşova Ayaklanması ile karşılaştırdı, Filistin yanlısı bir gösteride ‘solcular’ ‘Elrom'u unutma’ sloganlı bir pankart taşıdı, vitrinlerde 'Yahudiler giremez' yazılı tabelalar asıldı. Türkiye'de antisemitizm on yıllardır çok çeşitli, hatta birbirine düşman kamplarda dahi kök salmış durumda. Yahudi karşıtı komplo teorileri, hakaretler ve Yahudilere yönelik tehditler günlük hayatın bir parçası haline gelmiş ve demokratik muhalefette bile neredeyse hiçbir tepkiye yol açmamaktadır. Almanya'da dahi son yıllarda Türkiye üzerine yayınlanan kurgusal olmayan kitapların neredeyse hiçbiri bu soruna değinmemektedir. Farklı disiplinlerden tanınmış akademisyenlerin yanı sıra aktivistleri de bir araya getirmeyi başardığımız bu kitap, bu boşluğu doldurmayı amaçlıyor.”

2023 sonunda, Almanya’da Almanca olarak yayınlanan bu yeni kitap, henüz farklı dillere çevrilmemiştir. 

 

Karel Valansi, Şalom gazetesi 7 şubat 2024 

 https://www.salom.com.tr/haber/130759/turkiyede-antisemitizm-uzerine-yeni-bir-kitap

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de