Ana içeriğe atla

'İlk Yüzyılı Biterken Cumhuriyet' kitap lansmanı



İstanbul Bilgi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından Cumhuriyet´in 100. yılı için Nisan 2023´te düzenlenen üç günlük konferansa katkı sunmuş, aralarında yazarımız Karel Valansi´nin de bulunduğu akademisyenlerin çalışmalarını okurlarına sunuyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından kitap ve açık erişim olarak yayınlanan ‘İlk Yüzyılı Biterken Cumhuriyet: Demokratikleşme Momentleri, Sıradan İnsanlar ve Siyaset’ kitap lansmanı 24 Ekim’de Santral İstanbul Kampüsünde gerçekleştirildi.

Cumhuriyetin 100. yılı kapsamında Nisan 2023’te Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından düzenlenen konferansa katılan konuşmacıların bu kitaba da katkı sunmaları ile demokrasinin ilk yüzyılını farklı açılardan ele alan kapsamlı bir eser ortaya çıktı. Bilgi Üniversitesi hocaları Gencer Özcan, Ömer Turan, Büke Boşnak ve Tuğçe Erçetin’in derlediği kitapta Karel Valansi, ‘Sevr Sendromu ve Cumhuriyet’in Daha Az Eşit Vatandaşları Olarak Türk Yahudileri’ (Sayfa 625-636) ile katkıda bulundu.


‘Erken Cumhuriyet’e bakışlar, Türkiye siyasetinde fikirler ve davranışlar, demokratikleşme momentleri, laiklik, yurttaşlık, kentsel mekan, ekonomi ve kurumlar ve ilk yüzyıl nasıl başladı ve nasıl bitiyor’ başlıklı farklı bölümlere ayrılan kitapta 43 makale 1923-2023 dönemine ışık tutuyor. Kitap lansmanı, Ömer Turan moderatörlüğünde Üstün Ergüder, Gülhan Balsoy ve Doğan Çetinkaya’nın katılımıyla Santral İstanbul kampüsünde gerçekleştirildi. Tartışmacıların kitap hakkındaki yorumlarının yanı sıra Cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair sorular ve düşünceler paylaşıldı. Açık erişim olarak yayında olan bu değerli esere https://bilgiyay.com/kitap/ilk-yuzyili-biterken-cumhuriyet/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Şalom Gazetesi 30 Ekim 2024 https://www.salom.com.tr/haber/135997/ilk-yuzyili-biterken-cumhuriyet-kitap-lansmani


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Zamanlar ve mekanlar arasında SARKAÇ misali salınırken…

Başak Baysallı, ´Fresko Apartmanı´ ile başladığı üçlemeye, ´Sarkaç´ ile devam ediyor. Aynı lezzette yaşam öyküleri tarihi arka plan ile bu sefer roman tarzında karşımıza çıkıyor. Roman 2003 sinagog saldırıları ile başlıyor. Cenaze törenine hazırlanan Eleni eski gardırobunu açarken, orada sakladığı eşyalar aracılığıyla ailesinin hikayesini anlatıyor. Bu sayede Fresko Apartmanı´nın sakinlerinden Eleni´nin hatıraları aracılığıyla 1940´ların İstanbul´una doğru bir seyahate çıkıyoruz. Fresko Apartmanı ’yla başlayan üçlemenin ikincisi Sarkaç, apartmanın bir sakini olarak tanıdığımız Eleni’nin ve ailesinin hayatına odaklanıyor. Öncelikle okuyucular ilk kitabı okumadan da ‘Sarkaç’ı okuyabilirler mi? Yolun başında üç kitabı ayrı ayrı ve birbirlerini bütünleyecek şekilde tasarladım, tasarının ardından da yazmaya koyuldum. Fresko Apartmanı ilk kitap olsun istedim; karakterler ve onların hikâyesi okurun hayal dünyasında yavaş yavaş belirsin diye düşündüm. Karakterlerin geçmişi ve ailelerinin yaşam...