Ana içeriğe atla

5 yıl 3 ay 23 gün

25 Haziran 2006 Pazar sabahı, Gazze sınırına yakın Kerem Şalom Kibutzu’na giren teröristler iki İsrailliyi öldürürken, dördünü yaralamış ve o zaman 19 yaşında olan Gilad Şalit’i kaçırmışlardı. Hamas bu tarihten beri Şalit’i esir tutuyordu.
Bazen sayılar yaşanan olayın büyüklüğünü anlatmaya yeterli gelmiyor. 5 yıl veya 1941 gün sadece büyük bir sayı olarak kalıyor bellekte. Oysa kaçırıldığı tarihte henüz ABD ilk siyahi başkanını seçmemiş, BM’de Kofi Annan genel sekreter, İngiltere’de Tony Blair başbakan, Fransa’da Jacques Chirac, Türkiye’de ise Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı idi. Orhan Pamuk henüz Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmamış, kuş gribi Meksika’dan dünyaya yayılmaya başlamamıştı. Romanya ve Bulgaristan AB üyesi değildi, Ehud Olmert İsrail’in yeni başbakanıydı, Saddam Hüseyin ise henüz asılmamıştı. Boris Yeltsin, Benazir Butto, Bülent Ecevit, Michael Jackson, Farrah Fawcett, Paul Newman, Heath Ledger, Patrick Swayze henüz hayattaydı. Şalit’in kaçırıldığı tarihte Facebook kapalı bir grupken, modern BlackBerry’ler yeni piyasaya çıkıyordu, Twitter ve iPhone ise henüz yoktu.
Bu kadar uzun süreden sonra, geçtiğimiz hafta yaşanan sürpriz bir gelişme ile iki yıl önce duran dolaylı görüşmeler Mısır’da sonuçlandı. “Doğru zaman geldi” diyen Hamas, aslında Şalit kartını fazla uzun süredir kullanıyordu. Tüm uluslararası anlaşmalara aykırı olarak Şalit’i Kızılhaç dâhil hiçbir kurum veya kişi ile görüştürmeyen Hamas, terörist kimliğinden istediği siyasi oluşuma da bu yüzden geçemedi. Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle ana merkezini kaybetme korkusu da yaşayan Hamas, Arap Baharı’nın Gazze’ye her an sıçrayabileceğinden halen tedirgin. Uluslararası baskı ve rakibi El Fetih’in BM’ye yaptığı üyelik başvurusunun kaybettirdiği prestij, halkın tek güçlü temsilcisi olduğunu göstermek isteyen Hamas’ın ses getirecek bir adım atmasını zorunlu kıldı. Bu durumda ailelerine kavuşan 1027 tutuklunun ekranlara yansıyacak görüntülerinden daha başarılı bir halkla ilişkiler kampanyası olamaz. Bu törene davet edilmeyen Abbas’ın Hamas’a karşı yeni hamlesinin ne olacağı merak edilirken, bu çekişme belki de Filistinlileri İsrail ile görüşme masasına götürebilir.
Mısır’daki geçici hükümet, Şalit konusunu sonuca götürerek hem Müslüman Kardeşler’e karşı oyunu artırmayı hedefledi hem de dünyaya ülkede süregelen istikrarsızlığa rağmen bölgede önemli bir güç olduğunu ispatladı.
İsrail içinse Şalit’in eve dönmesi ilk günden beri öncelikti. Şalit ailesinin yoğun çabaları ile gelişen kamuoyu baskısı, uluslararası destek kampanyaları bu konuyu hep gündemde tuttu. Filistinli mahkûmların başlattığı açlık grevi ise bir başka baskı unsuru oldu. Ancak asıl değişim iki tarafın konuya yaklaşımlarında oldu. Şalit’i geri isteyen İsrail, iki sene öncesinden farklı olarak karşısında özveriye hazır bir Hamas buldu. Hamas’ın talep listesinde bulunan Barguti, Ahmet Sedat gibi Filistin terörünün sembolü isimlerin serbest bırakılmayacağını söyleyen İsrail’in isteğini Hamas kabul ederken, İsrail de serbest bırakılacak tüm tutukluların sınır dışı edilmemesini kabul etti. Hamas ikinci partide serbest bırakılacak tutuklu seçimini İsrail’e bırakırken, İsrail de ilk defa altı İsrailli Arap’ı serbest bırakmayı kabul etti.
İsrail’in dolaylı yoldan bile olsa terörist örgüt Hamas’la pazarlığı ve serbest bırakılacak tutuklu sayısı rahatsızlık yaratsa da yapılan araştırmalar serbest bırakılan teröristlerin çoğunluğunun terörizme dönmediğini gösteriyor. Hamas da terörist olmak için eğitilmiş yeni gençleri tercih ediyor. Buradaki önemli soru 1 İsrailliyi 1027 tutuklunun serbest kalmasının anahtarı olarak gören terörist grupların diğer tutuklular karşılığında İsrailli kaçırmaya devam edip etmeyeceği.
İleride neler olacağı bilinemez ama bugün için en önemli gerçek Gilad Şalit’in sağ salim evine ve sevenlerine kavuşması. Esir tutulduğu süre boyunca yaşatılan fiziki ve duygusal izolasyonun Şalit üzerinde nasıl izler bıraktığı ve nasıl bir travmadan iyileşmeye çalışacağını, istemediği bir şöhret ve getirdiği ağır yük ile nasıl başa çıkacağını zaman gösterecek.
Şalit’in serbest bırakılması tarafların taviz vererek bir anlaşmaya varılabileceğinin önemli bir kanıtı. İki halkın da menfaatine uygun bir barış için görüşme masasına oturmaları da önümüzdeki günlerin sürpriz gelişmesi olsun!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Kültürü Avrupa Günü: İris ile Eran temsili düğün töreni ile yeniden evlendi

Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında bu sene Neve Şalom Sinagogu’nda temsili bir Yahudi düğünü düzenlendi. İris ve Eran’ın düğünü açıklamalar eşliğinde gerçekleşirken, gazetemizin fotoğraf editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân içinde Musevilik’ adlı sergisi de yer aldı 26 Ekim Pazar günü Neve Şalom Sinagogu’nu dolduran farklı kesimlerden misafirler, on beş gün önce evlenen İris ve Eran’ın temsili düğün törenini izlemek için bir araya geldiler. Sinagogun girişinde Şalom Gazetesi Fotoğraf Editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân İçinde Musevilik’ adlı sergisi gelenleri karşıladı. İlgi ile gezilen sergide sanatçı, İstanbul Yahudi Cemaati’nin dini ritüellerini fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Yahudilerin günümüz Türkiye’sinde örf ve adetlerini tanıtan fotoğraflar, Sefarad, Aşkenaz ve İtalyan Yahudilerinin dini yaşam döngüsünü konu alıyor. Gerçek bir düğün törenini öncesinde olduğu gibi genç kızlar gelenleri şeker dolu bonboniyerlerle karşıladılar ve anı

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile