Ana içeriğe atla

Sonbahar Heyecanı

Yaz bitip sonbahar geldiğinde hüzünlenir misiniz? Yoksa bu dönemi yeni bir başlangıç olarak görüp heyecanlanır mısınız?
 

Soğuk ve karanlık kış günlerinden sonra yavaş yavaş ısınan hava, kendini gösteren güneş, yorgun ruhumuza özlemle beklediği dinlenme zamanının yaklaştığını hatırlatır ve bizleri usulca yazın canlı günlerine hazırlar. Çoğumuz için tatili de anımsattığı için yaz, hafif giysileri, uzayan günleri, güneşin verdiği enerji ile tatlı bir rehavet ve keyif zamanının yaklaştığını çağrıştırır. İlkbaharın ilk günlerinden itibaren hareketlenen doğa ile birlikte çoğumuz, şehirli kimliğimizi kısa bir süre için bile olsa terk edip çiçekli gömleğimizi veya elbisemizi giyip deniz kenarında uzanacağımız günleri veya dostlarımızla sohbet edeceğimiz ılık yaz akşamlarını bekler, iş ve diğer sorumluluklarımızdan bir müddet uzaklaşacağımız stressiz mutlu günlerin gelişini hisseder, sabırsızlanırız.
Kuşların yavaş yavaş bizleri terk edip sıcak yerlere göç ettiğini görmemizle beraber başlayan geri dönüş süreci ise artık bu güzel günlerin sona ermeye başladığını, tatil yörelerinden ve yazlıklardan dönüp yeni bir döneme başlama zamanı geldiğini hatırlatır ısrarla. Her sene tekrarlanan bu süreç hafif bir esinti, akşam saatlerinde bir serinlik ile kendini iyiden iyiye hissettirir.
Her mevsimin kendine göre bir güzelliği olduğuna gerçekten inanıyorsanız, benim inandığım gibi, yazın bitişini ve sonbaharın gelişini hüzünle değil, heyecanla karşılarsınız.
Yaz sonu geldiğinde artık üniforma haline gelmiş şort-bluz-sandalet üçlüsünden kurtulup kendinizi daha derli toplu hissedeceğiniz kıyafetleri özlemez misiniz? Çoktandır ertelediğiniz ve yapamadığınız şeyler için artık vakti geldi hatta geçiyor demez misiniz? Yaz aylarında farklı yerlere dağılan, ulaşamadığınız veya buluşamadığınız arkadaşlarınızla, yakınlarınızla tekrar bir arada olmak istemez misiniz?
Benim için eylül ve ekim ayı heyecanlı bir yenilenme zamanıdır. Bu yenilenme için de tüm yılı kapsayan bir “to do list” (yapılacaklar listesi) hazırlarım.
Uzun yıllar süren okul hayatı, her yeni sınıfın eylül’de başlayıp haziran’da sona ermesi benim de yeni yıl kararlarımı aralık yerine eylül ayından itibaren almama sebep oldu çoğu zaman. Yılbaşı ise katılmak zorunda olduğum büyük bir partiden öteye geçemedi.
Yeni bir sınıf, yeni öğretmenler, yeni kaplanmış lekesiz defterler hep temiz bir sayfadan yeniden başlayabilmeyi anımsatır. Ne bir önceki seneden kalmış bir not ne de kırgınlıklar olur bu dönemde. Herkes daha hoşgörülü, daha sabırlı, daha sevecendir.
Okul zamanından kalan bu hislerim hâlâ devam ediyor. Çünkü bir şans daha verilmiştir yeni bir başlangıç yapabilmek adına herkese. İşte sırf bu yüzden tatil döneminin bitmesine, günlerin kısalmasına, sıcaklığın azalmasına, yaprakların sararıp teker teker dökülmesine, buna karşın sorumlulukların artmasına, insanların daha asık suratlı olmasına, filmlerden şarkılara herkesin sonbahar hüznünden bahsetmesine rağmen bir yenilenme şansının verildiği, tekrar sıfırdan başlama zamanıdır benim için sonbahar.
İşte bu yüzden sonbaharın gelişiyle beraber yeni dönemde neler yapacağımı planlarım. Bu, kariyer planlamasından kişisel gelişim kurslarına, evin eksiklerinin belirlenip giderilmesinden yıllık bakımlara, mutfak ve giysi dolaplarının elden geçirilip düzenlenmesinden sağlık kontrollerine, kişisel bakımlardan spora ağırlık vermeye kadar, yaz aylarında ertelenen her şeyi içerir. Kısaca tüm hayatımı kalem kâğıt elimde gözden geçiririm. Bu süreç yapmak istediklerimi gördüğüm kadar yapmak istemediklerimi de ortaya çıkarır. İşte önemli olan tüm bunları belirleyebilmek. Günlük koşuşturmada gözden kaçabilecek yüklerden kurtulmak, yerine keyif verici deneyimlere yer açmak lâzım mutlu olarak devam edebilmek için.
Detaylıca düşünüp bu listeyi hazırladığınızda önünüzde belirgin bir planınız olur. Hepsini yapamasanız da, içten içe hiç yapmayacağınızı bildiğiniz şeyleri yazsanız da, böyle bir liste düzenleyip her “yapıldı” diye işaretlediğinizde hissedeceğiniz rahatlığı ve hafifleme hissini tatmanız lâzım.
Ama ne yaparsanız yapın sonbahar hüznünden kurtulamıyorsanız parklarda gezinip doğanın turuncu tonlarındaki mucizesine tanık olun, Eric Clapton’dan ‘Autumn Leaves’i dinleyin, ‘When Harry Met Sally’ filmini izleyin ve sonbahar hüznünün keyfini doyasıya çıkarın.

Karel Valansi

Miomag Dergisi - Sonbahar Özel Sayısı 2011
http://www.miomag.com/magazine/view.php?id=4&p_id=1

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de

Yaratan ve İlham Veren Kadınlar

Yaratan ve İlham Veren Kadınlar Projesi 8 Mart´ta üçüncü kez Soho House´da sergilendi. Fotoğraf sanatçısı Betty Mazalto´nun, kadının gücü, yaratıcılığı ve çok yönlülüğünü vurgulamak amacıyla başlattığı proje, korunma ihtiyacı olan çocuklara eğitim sağlanmasının yanı sıra, sosyal ve kültürel yaşama katılımlarını sağlamak için çalışan Korucuk Vakfı iş birliğinde gerçekleşiyor. ‘Yaratan ve İlham Veren Kadınlar’ projesinin yaratıcısı fotoğraf sanatçısı  Betty  Mazalto  farklı alanlarda başarı sağlamış 8 kadını, Dünya Kadınlar Günü 8 Mart’ta özel bir konseptte fotoğraflayarak kadınların çok yönlülüğüne vurgu yapmayı amaçladığını belirtiyor. Mazalto, “Üç projemizde toplam 24 kıymetli, çalışkan, çok yönlü kadını tanımış olduk. Kendilerinden fotoğraf çekimlerine gelirken hayatlarındaki hikayelerini temsil eden 7-8 parça getirmelerini rica ediyoruz. Böylelikle aslında kendilerinin hiç bilinmeyen yönlerini keşfediyoruz. Asıl etki ise, fotoğraf tamamlandığında ortaya çıkıyor. Başarılı bu isimleri