Ana içeriğe atla

Aramızda bir casus mu var?

Ağustos 2002
İran’ın Natanz ve İsfahan’da uranyum zenginleştirme tesisi inşa ettiği ve 18 yıl boyunca gizli bir nükleer program yürüttüğü gün yüzüne çıktı. Dünya şaşkın…
Kasım 2011
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun yayınladığı son rapor, İran’ın nükleer silah üretme olasılığının yüksek olduğunu açıkladı. Bu rapor, dünya ülkelerinin yıllardır bildiği ancak UAEK’nin dile getirmediği bir gerçeği sonunda teyit etti.

Bu son raporla gözler kurumun eski Başkanı Mısırlı Muhammed El Baradey’e çevrildi. Bilgi sakladığı gerekçesiyle İran ajanı olmakla suçlanan, Mısır muhalefetinin önemli liderlerinden El Baradey 1997’den 2009’a kadar kurumun başkanlığını yaptı. El Baradey’in görevi süresince ABD’nin ‘Şer ekseni’ olarak tanımladığı üç ülke ile nükleer anlaşmazlık yaşandı; Irak, Kuzey Kore ve İran.
ABD Başkanı George W. Bush’un aksine Irak’ın gizli bir nükleer programı olduğuna dair yeterli delil olmadığını savunan El Baradey, ABD’nin Irak’a girişini durduramasa da haklılığını kanıtladı. El Baradey bu olayla dünya çapında ünlenirken, Bush’un hatası ona önemli oranda itibar, güç ve 2005’te Nobel Barış Ödülü’nü kazandırdı.
Kuzey Kore konusunda herhangi bir kontrole sahip olamayan El Baradey, İran’ın nükleer çalışmaların barışçıl olduğunu tekrar etti ve askeri bir amacın olduğuna dair delillerin bulunmadığını ısrarla belirten teskin edici bir politika yürüttü.
El Baradey ancak 12 yıl boyunca sürdürdüğü görevi sona ererken İran hakkında yıllardır süregelen şüphelerin doğru olabileceğine dair açıklamalarda bulunmaya başladı. Yukiya Amano başkanlığındaki UAEK’nın hazırladığı rapordaki veriler ise, El Baradey’in İran aleyhine bazı önemli delil ve bilgileri dünya kamuoyuyla paylaşmadığı yönündeki spekülasyonları arttırdı. Dünya kamuoyunu yanıltarak İran’a zaman kazandırmakla suçlanan El Baradey’in Mısır’daki seçim kampanyası için İran’dan 7 milyon dolarlık bir yardım aldığı da söylentiler arasında.
İran’ın çalışmalarının ‘açık bir tehdit’ olarak algılanmaması gerektiğini savunan El Baradey’e göre İran, bölgesel bir güç olarak kabul görmek amacıyla nükleer silah üretme teknolojisine ulaşmak istiyor. 2005 yılında tüm uluslararası görüşmeleri durdurarak ‘barışçıl’ nükleer çalışmalara devam edeceklerini açıklayan İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın İsrail’i haritadan silme tehdidine rağmen diyalogla çözüme gidilebileceğini savunan El Baradey, 2007’de BM Güvenlik Kurulu’nun İran’a karşı ekonomik yaptırım kararı almasını engelledi.
Ancak El Baradey yaşanan Irak örneğinden dolayı İran konusunda daha da temkinli yaklaşmış olabilir. Çünkü hazırlayacağı raporun İran’a karşı yapılmak istenen askeri müdahaleyi haklı çıkaracağından endişeleniyor ve olası bir savaşı durdurmayı amaçlamış olabilir. İran’a yapılacak bir saldırı Irak’a yapılan saldırıdan daha vahim sonuçlar doğurabilir. İran’ın Irak’tan çok daha güçlü olması, elindeki petrol rezervlerini kısıtlayarak dünya piyasalarını alt üst edebilecek durumda olması, bölgedeki tüm güç dengelerini değiştirebilecek potansiyele sahip olması ve Müslüman bir ülkeye yapılacak bir saldırının din savaşlarını tetikleme olasılığı askeri müdahaleden kaçınılması gerektiğini hatırlatıyor.
El Baradey, İran ajanı da olsa, çıkabilecek bir savaşı engellemeye de çalışsa, sorunların sadece diplomatik yolla çözülebileceğini de düşünse, sonuçta elindeki bilgileri saklayarak dünya barışına zarar verdi.
UAEK’nın raporundaki deliller uzun süredir kurum tarafından biliniyordu. El Baradey’in bu bulguları açıklamaması İran’ın nükleer çalışmalarına kesintisiz devam etmesine sebep oldu. İran’ın bu alandaki özgüveni artarken, belirsizlikler içinde kaybedilen bu süre sorunun diplomatik yollarla çözülme şansını da azalttı. Nükleer çalışmaların başında bu bilgiler açıklansaydı ekonomik yaptırımların kabul edilmesi sorunu çözüme ulaştırabilirdi. Oysa kaybedilen bu zaman askeri müdahaleyi daha da olası kılıyor.
Ancak İran’a karşı askeri bir müdahaleye karar verilse bile, Rusya’dan öğrendiği havalandırma tekniği ile Natanz gibi önemli tesislerini yerin 23 metre altına inşa ettiği için hedefleri belirlemek oldukça güç. Geleneksel silahların yeterli olmayacağı bir hava saldırısında atom bombası veya benzeri bir teknolojinin kullanılması bir zorunluluk olarak beliriyor. Bu durumda dünya barışını tehdit edebilecek nükleer bir İran’ın engellenmesi için tesislerin nükleer silahlarla vurulması gerekecek. Bugünkü tabloda çözümsüz gibi görünen bu ironik durum ancak İran’ın sorumluluk sahibi davranıp imza attığı anlaşmalara uyması ile ve dünya ülkelerinin sağduyulu, akılcı, dünya barış ve güvenliğini ön planda tutacakları bir politika ile çözüme kavuşabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

“Çok eğlendim, teşekkür ederim, hoşçakalın…”

Yılın başında Tiyatrokare tarafından sahnelenen ve oldukça tartışma yaratan ‘Onca yoksulluk varken’ piyesi ve geçtiğimiz ay vefat eden Meksikalı ünlü yazar Carlos Fuentes, ölümünden 32 yıl sonra Romain Gary’yi edebiyat dünyasından günlük hayatımıza taşıdı 2Aralık 1980, Paris’te bir apartman dairesi. Yatak odasına yerleştirdiği dev Menora’nın gölgesinde hayatının son rolünü oynamak için intiharı seçen biradam. Bu kişisel seçimle, bir savaş kahramanı, başarılı bir diplomat, ünlü bir film yönetmeni ve senarist hayata veda etmiş oldu. Ancak daha da önemlisi, Fransız edebiyatı tek bir kurşunla iki önemli yazarını birden kaybetti; Romain Gary ve Emile Ajar .

Bu çocuğa dikkat! Adını çok duyacaksınız

Ralfi Kanyas ile tanıştırmak istiyorum sizleri. Çok özel bir genç. 22 yaşında hem medya iletişim üçüncü sınıfta okuyor hem de Hürriyet Ege’de muhabir olarak çalışıyor. 16 yaşında karşıdan karşıya geçerken bir arabanın çarpmasıyla hayatı değişiyor. Tekerlekli iskemleye bağlı kalmanın tüm zorluklarına rağmen hayata daha da sıkı tutunuyor. Başta zorluk çekse de önce ailesi sonra da arkadaşları ona güç veriyor ve engel tanımaz oluyor. Şimdi hem katıldığı gönüllü çalışmalarla, hem de gazete yazılarıyla engellilerin hayatında bir fark yaratmaya çalışıyor. Geleceğin başarılı gazetecisini şimdiden tanıyın istedim. Karel Valansi