Ana içeriğe atla

Gazze’de neler oluyor?

14 Kasım günü Gazze sokakları yeni bir kutlamaya ev sahipliği yaptı. 2006’dan beri yönetimi elinde bulunduran Hamas, İsrail’in Bulut Sütunu ‘yenilgisini’ askeri bir güç gösterisi ile kutladı, Arap halklarını İsrail’e karşı birleşmeye, Filistinlileri üçüncü İntifada’ya çağırdı.

Halkın tercihi ile başa geçtiğini iddia eden ancak bir daha seçim düzenlemeyen Hamas’ın bölgede gücü hâlâ elinde tuttuğunu göstermesinin en kolay yolu bu tür gösteriler. Ancak bu sefer alıştığı övgü ve destekten çok daha farklı bir tepki ile karşılaştı. “Günde 16 saatlik elektrik kesintisi yaşanırken, bu araçları şov amaçlı gezdirecek yakıt nereden bulundu?” diye sordu Gazze halkı Hamas’a.

İşte bu durum Hamas’ın artık bir muhalefet ve direniş örgütü olarak sürdürmeye çalıştığı konumunun yeterli olmadığını, halkın iktidar sahibi siyasi bir partiden beklediği görevleri yerine getirmesinin, yani Gazze’yi yönetmesi gerektiğinin açık bir işareti oldu. Gazze’deki bir diğer önemli değişim ise halkın sorunlar karşısında artık İsrail kadar Mısır ve Hamas’ı da suçlamaya başlaması. Bu da başlı başına Hamas’ı endişelendiriyor.
Her sene aksatılmayan, hatta geçen sene yirmi beşincisi Batı Şeria’da bile büyük gösterilerle kutlanan 14 Aralık Hamas’ın kuruluş yıldönümü de bu sebeplerle iptal edildi. Hamas’ın resmi açıklaması gösteri yerine halkın temel ihtiyaçlarının giderildiği yönünde olsa da, kasım başında Gazze’nin tek elektrik santralinin Mısır’dan ucuz yakıt bulunamadığı için devre dışı kalmasından oluşan hoşnutsuzluk asıl sebep.
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargo, Mısır’ın Sina’da süregelen huzursuzluktan Hamas’ı sorumlu tutmasıyla derinleşmişti. Gazze’nin ana giriş kapısı tüneller önce Mursi yönetimi tarafından yıkıldı, ordunun başa geçmesiyle de Müslüman Kardeşler’in bir bağlantısı, hatta terör örgütü olarak tanımlanan Hamas ile ilişkiler tamamen koparıldı. Mısır Gazze’yi bir nevi kaderine terk ederken, Abbas Kahire’de ağırlandı, isteği üzerine Arap Birliği olağanüstü toplandı.
İsrail, Mısır ve koca bir Akdeniz ile çevrili Gazze, Arap Baharı’nın ateşiyle koruyucuları İran ve Suriye’yi terk edip tek dayanağını yenilmez ve yükselen güç olarak gördüğü Müslüman Kardeşler’e yaslamasının sonucunu yaşıyor. Hamas, ucuz akaryakıttan inşaat malzemesine her türlü ekonomik girdisinin bağlı olduğu tünelleri ve bölgede onu kollayan Mısır’ın desteğini kaybederken, İsrail tarafından ele geçirilemez diye Sina’ya yerleştirdiği askeri depolarının tıpkı tüneller gibi yıkıldığını çaresizlikle izliyor.
Rakibi El Fetih BM’de Filistin’i gözlemci devlet statüsü ile kabul ettirirken, Filistinli mahkûmların serbest bırakılmasını sağlarken, İsrail ile barış görüşmelerine başlayarak uluslararası destek bulurken, Hamas’ın popülaritesi gittikçe düşüyor. An-Najah Üniversitesi’nin mayısta açıkladığı araştırmaya göre Filistinlilerin yüzde 35,6’sı El Fetih’e oy vereceğini söylerken Hamas ancak yüzde12,1’de kalıyor.
Bölgede Tamarud ve İslami Cihat gibi farklı akımlar güçlenirken, Hamas bunları kontrol altında tutmaya ve iktidarı kaybetmemeye çalışıyor. Yardım ise ezeli düşmanı İsrail’den geliyor. İsrail, radikal grupların Gazze’de güçlenmesini istemediğinden Hamas’ın iktidarını sarsmıyor, statükoyu bozmuyor. Hamas da Mısır aracılığıyla imzalanan ateşkese uyarak İsrail sınırının güvenliğini koruyor.  Refah Kapısı kilitlenirken Kerem Şalom daha çok açılıyor.
Hamas yönetiminin dostu olarak sadece Türkiye ve Katar anılıyor. Başbakan Erdoğan ve Katar emirinin posterleri yeniden Gazze sokaklarında boy gösteriyor. Hamas ise girdiği dar boğazdan kurtulabilmek için öncelikle İran’ın desteğini yeniden kazanmaya çalışmakta. Ancak Batı ile yakınlaşan Tahran, nükleer görüşmelerin herhangi bir sebeple bozulmasına izin vermeye niyetli değil. Türkiye dâhil birçok ülke kendi iç sorunlarıyla uğraşırken Gazze hiç olmadığı kadar yalnız kalıyor. İsrail’in bile gündeminde Gazze alt sıralarda yer alıyor, ABD destekli barış görüşmeleri, İran ve Suriye asıl önceliğini oluşturuyor. Hızla değişen bölge dinamiklerine adapte olmakta zorlanan Hamas’ın geleceği ise siyasi parti ile direniş örgütü olmak arasında yapacağı seçimde yatıyor.

Karel Valansi OBJEKTİF
Şalom Gazetesi 25 Aralık 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile

Shai Cohen: “Israel is more than willing to facilitate the life of the civil population in the Gaza strip”

Since the press leak during the Zurick meeting we are discussing the Turkish-Israeli reconciliation. I wanted to ask Shai Cohen, the Consul General of Israel in Istanbul, about the latest developments in the region as well as the reasons and outcomes of these negotiations. I want to thank him especially as I know he does not talk to any journalists right now and accepted my request Karel Valansi Since the press leak during the Zurich meeting, we are discussing the reasons and possible outcomes of Turkish-Israeli reconciliation. In what stage are the negotiations? The Zurich meeting has anchored three Turkish conditions which are the apology, the compensation and the Gaza issue. According to some reports in the media, which I cannot confirm, there are Israeli conditions which is the condition of withdrawal of lawsuits that have to do with the Mavi Marmara incident. The condition that is already met by Israel more than two years ago is the apology. Regarding the compensatio