Ana içeriğe atla

Emek Sineması’nın mimarını hatırlamak

Bu yazı çok özel. Aldığım en anlamlı ödüllerden biri. Teşekkürler Atilla Dorsay! Onur duydum.
Karel Valansi


Atillâ Dorsay, Emek Sineması ve Beyoğlu hakkında yazdığı son kitabında Şalom yazarı Karel Valansi’nin Emek Sineması’nın mimarı ile ilgili söyleşisine de yer verdi.


Önemli sinema yazarı Atillâ Dorsay’ın Emek Sineması ve Beyoğlu’nun geçirdiği çarpıcı değişimi anlattığı yeni kitabı ‘Emek Yoksa Ben de Yokum! Bir Kültür Semtinin Çöküşü’ Kırmızıkedi Yayınevi tarafından yayınlandı. Beyoğlu’nun sinemaları başta olmak üzere semtin tarihini ve geçirdiği değişimleri anlatan Dorsay, kitabında Şalom yazarı Karel Valansi’nin Emek Sineması’nın mimarı Rafael Alguadiş ile ilgili oğlu Jak Alguadiş ile yaptığı söyleşisine de yer verdi.
Dorsay kitabında şöyle anlatıyor:
Emek olayını inatla gündemde tuttuğumuz günlerde, bir hanımefendi beni ısrarla aradı. Sinemanın mimarının yakını olduğunu söyledi ve kendisinde binanın mimarından kalan belgeler olduğunu, istersem verebileceğini söyledi. İyi not etmemişim, adını da telefonunu da kaybettim. Ve ona ulaşma imkânım olmadı.
Ama başka bir şey oldu. Ülkemizdeki Musevi kültürünün tanınmış haftalık gazetesi Şalom, ekim ayında mimar Rafael Alguadiş’in oğlu Jak Alguadiş’le bir konuşma yaparak onu andı ve tanıttı. Ben bu konuşmayı burada olduğu gibi vermek istiyorum. Çünkü hem Emekseverler için ilginç bir belgedir hem de ülkemizde azınlıkların birçok şeyde -bu arada mimaride- yaptıkları öncülüğü ve verdikleri eserleri aydınlatmaktadır.
Ayrıca o güzelim Emek –ve planlarını yaptığı salonlardan hiçbiri- artık yok ama en azından mimarının anıldığını ve adına Nişantaşı’ndaki en güzel eserlerinden birine bir plaket konduğunu bilmenin, günümüzün vefasızlığından ve balık hafızalı toplum niteliğinden gına getirenlere iyi geleceğini düşünüyorum. İşte Şalom Gazetesi’nin yazarı Karel Valansi’nin söyleşisi.

23 Ekim 2013 tarihli gazetede yayınlanan Emek Sineması’nın mimarı Rafael Alguadiş’in oğlu Jak Alguadiş ile yapılan söyleşiye http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=88677#.UtbvVfRdU_Z linkinden ulaşabilirsiniz.

Şalom Gazetesi 15 Ocak 2014

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...