Ana içeriğe atla

Türkiye Hamas'tan vazgeçer mi?

"Ankara-Hamas ilişkileri temel sorun"

Peki Türkiye-İsrail ilişkilerinde Hamas'a yaklaşımın payı ne?

Gazeteci ve akademisyen olan Karel Valansi'ye göre, Hamas konusu Türkiye-İsrail ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Valansi, "Konuştuğum birçok İsrailli diplomat için Ankara'nın Hamas ile ilişkisi temel sorun olarak kabul ediliyor" diyor. Valansi'ye göre, Hamas'a yaklaşım Türkiye'nin sadece İsrail ile değil ABD, Kanada, Japonya, Avrupa Birliği ve İngiltere ile de ayrı düştüğü politikalardan biri.

Türkiye ile İsrail arasında 2016'da yapılan normalleşme anlaşmasında Hamas konusunun geniş yer tuttuğunu belirten Valansi, "Bu anlaşmaya göre Ankara, Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerini sınırlandıracak, sadece siyasi faaliyetlerine izin verilecekti. Yani bir bakıma İsrail'e olası bir terör saldırısının önlenmesi taahhüt edildi" bilgisini veriyor.

"Hamas Türkiye'deki günlerinin sonuna yaklaşmış olabilir"

Peki bu durumda Türkiye'nin Hamas'a karşı adımlar atması ve Türkiye içinde hareket alanlarını sınırlaması Türkiye-İsrail gerginliğini ortadan kaldırır mı?

İsrail, ABD'nin de desteği ile Arap ülkeleri ile normalleşme süreçleri başlatmıştı. Bu durum İsrail'e bölgesel müttefikler, ticari ilişkileri geliştirme fırsatları ve bölgede diplomatik açıdan daha etkili olmanın kapılarını da açtı. Türkiye ise İsrail'in normalleşme süreçlerini başlattığı bölge ülkelerinin çoğu ile krizleri çözme niyeti olsa da henüz diplomatik ilişkilerde mesafe alınmış değil. Bu nedenle İsrail, Türkiye ile ilişkilerinde bölgedeki ilişkilerini de göz önüne alarak değerlendirme yapabilir.

Ancak Türkiye'nin bölge ülkelerine yönelik yeni söylemlerini dış politikada değişim sürecine giriş olarak değerlendiren Valansi'ye göre, "hem Müslüman Kardeşler hem de Hamas üyeleri Türkiye'deki günlerinin sonuna yaklaşmış olabilirler."

Hediye Levent - Deutsche Welle Türkçe 19 Aralık 2021 https://www.dw.com/tr/türkiye-hamastan-vazgeçer-mi/a-60158239

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Orta Büyüklükte Bir Güç Olarak Türkiye’nin Dış Politikası

Farklı bölgelerde devam eden savaş ve krizler, uluslararası ilişkilerde güç rekabetini öne çıkarıyor. Buna ABD’nin büyük güç olarak alışılmış rolünü yerine getirmekteki isteksizliği de eklendiğinde, 1945’ten bu yana kurulan uluslararası düzen ve yapı taşı olan kurumlar yıpranıyor. Bunun sonucu olarak belirsizlik artıyor ve mevcut küresel sistem bir geçiş döneminin sancılarını yaşıyor. Öte yandan bu durum, orta güç olarak tanımlanan ülkelere daha geniş bir hareket alanı da sağlıyor. Bu sayede orta güçteki ülkeler, sistemde dengeyi gözeten, arabuluculuk yapabilen, bölgesinin istikrarına katkı sağlayabilen, hatta zaman zaman kapasitesinin üzerinde sorumluluk ve inisiyatif alabilen, küresel düzeyde etkili roller oynayabilen aktörler haline geliyor. Özellikle belirsizlik dönemlerinde bu ülkeler çok yönlü diplomasi, proaktif dış politika, esnek ittifak arayışları ile öne çıkabiliyor. Türkiye, bu bağlamda, orta güçte bir devlet olarak dikkat çeken bir örnek teşkil ediyor. Jeostratejik konumu,...

Türkiye-Çin İlişkilerinde Yeni Dönem: Çok Kutupluluk, Ticaret ve Jeostrateji

Küresel düzen ciddi bir değişim yaşarken dünya, çok katmanlı krizler, jeopolitik sarsıntılar ve belirsizliklerle şekillenen bir döneme girdi. Soğuk Savaş sonrası ABD merkezli tek kutuplu düzen geride kalırken, yerine çok kutuplu ancak öngörülemez bir sistem şekilleniyor. Bu belirsizlik, Türkiye–Çin ilişkilerini hem fırsatları hem de çelişkileriyle öne çıkaran bir sahneye dönüştürüyor. Ankara ve Pekin söylem düzeyinde kolayca yan yana gelebiliyor. Türkiye’nin “Dünya beşten büyüktür” çıkışı ile Çin’in “çok kutuplu dünya” vurgusu, Batı merkezli düzeni sorgulayan ortak bir dil yaratıyor. Ancak bu söylemsel yakınlaşma, Türkiye’nin NATO üyeliği ve Batı ile kurumsal bağları düşünüldüğünde, stratejik sınırlarla karşılaşıyor. İlişkilerin gerçek boyutu, ticaretteki asimetri, Kuşak ve Yol yatırımlarındaki bağımlılık riski, savunma sanayii işbirliği, Uygur meselesinin ikili ilişkiler üzerindeki gölgesi ve ABD–Çin rekabetinin baskılarıyla şekilleniyor. Panorama Soruyor  bu ay, Türkiye-Çin ilişk...