Ana içeriğe atla

Mossad Gerçeği

Michael Bar-Zohar ve Nissim Mishal’in Mossad - Büyük Operasyonlar adlı kitabını bitirmek üzereyim. Her bölümde farklı bir casusluk operasyonunu anlatan kitap, haberlerden takip edip analiz etmeye çalıştığım olayların perde arkasını göstermesi bakımından benim için bulunmaz bir hazine. Üstelik kitap komplo teorileriyle dolu günümüzde bazı gerçekleri ilk ağızdan dinlemenin keyfini yaşatıyor.
Kitapçılarda genellikle İsrail ve Mossad’ı kötüleyen kitaplar görmeye alışınca, bu kitabın da bu tür bir propaganda kitabı olduğunu düşünmüştüm ilk başta. Biri profesör ve Knesset eski üyesi diğeri televizyon programcısı ve yazar iki Yahudi araştırmacı tarafından yazılan kitap, dünyada ve Türkiye’de çok satanlar listesinde. 2010’da İsrail’de yayınlanan kitap Türkçe’ye Kasım 2012’de Koton Kitap tarafından kazandırıldı.

Mossad’ın tarihini, önemli ajanların isimleri ve kilit operasyonların detaylarıyla birlikte veren kitap, Eichmann’ın Arjantin’de yakalanması, İran’a karşı sürdürülen istihbarat savaşı gibi Mossad’ın başarıları kadar, Hamas Lideri Halit Meşal’e karşı düzenlenen suikast gibi fiyaskolarını da anlatıyor. İsrail’in paravan şirketler aracılığıyla İran’a nükleer tesisini bozacak üniteler satması veya arabadan atlayıp babasının peşinden koşan küçük bir kızın tüm operasyonu bozması kitaptaki en ilginç hikâyelerden bazıları.
Mısır’ın kendisine suikast düzenleyeceğinden şüphelenen bir Arap kralının, Fas Kralı II. Hasan’ın Mossad’dan yardım istemesi akılda kalan en ilginç olaylardan biriyken, İsrail için çalışan en umulmadık kişiler ise ‘Korkudan özgür olma’ vaadiyle Mossad’a yardım etmeyi kabul eden ‘Avrupa’nın en tehlikeli adamı’ ünvanlı eski bir Nazi olan Otto Skorzeny ve Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır’ın damadı Ashraf Marwan.
Kitapta Mossad’ın yapısını çok iyi tanımlayan iki bölüm var. Birincisi Be’eri Hadisesi sonrası, bireylerin haklarını garanti altına alan, yasal ve ahlaki ilkeleri koyarak Mossad’ın kendi gücüne sınırlama getirmesi. İkincisi ise Mısır’dan bile ‘İsrail’in Süpermen’i denerek övgü alan Mossad ajanı Meir Dagan’ın şu önemli sözü; “Sivilleri korumak adına, devlet zaman zaman demokrasiye ters düşen şeyler yapmak zorunda kalabilir. Bizimki gibi birimlerde dış sınırların bulanıklaştığı doğru. Bu yüzden, yalnızca en kaliteli askerleri görevlendirdiğinizden emin olmak zorundasınız. En pis işler, en dürüst adamlar tarafından yerine getirilmelidir,”
İsrail bu bilgileri neden açıklıyor diye düşününce, cevabını İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres veriyor; “Bu kitapta İsrail’in bilinmesi gerektiği halde bilinmeyen, tanınmış fiziksel kudreti kadar zorlu gizli gücü anlatılmaktadır,” Kitabın, bizim gibi okuyucuları Ortadoğu tarihini değiştiren operasyonlarla ilgili bilgilendirmek veya casusların zekası ve cesareti ile şaşırtmaktan çok, İsrail düşmanlarına net bir mesaj verdiği apaçık ortada. İsrail bu anlamda düşmanlarına ülkenin istihbarat gücünü hatırlatırken, bu önemli cephede ne kadar kuvvetli olduğunu da gösteriyor. Böylece bu ülkelere hem ‘bana saldırmaya karar vermeden önce bir daha düşün’ diyor, hem de ‘sen uyurken bak arkandan neler yaptım’ demiş oluyor.
Sürükleyici bir roman diliyle yazılan kitap, özellikle giriş bölümüyle James Bond filmlerinden bile daha heyecan verici. Mossad’ın kuruluşundan günümüze gelene kadar geçirdiği önemli evreleri anlatan kitap, Steven Spielberg’in Münih’i gibi sadece filmlerden tanıdığımız, dünyanın en iyi istihbarat örgütü olarak tanımlanan Mossad’ı saran esrar perdesini biraz aralıyor. Yakın zamanda televizyon dizisine de aktarılması planlanan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Karel Valansi, Objektif
Şalom Gazetesi 19 Aralık 2012
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=85148

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de