Ana içeriğe atla

Knesset'in Türk kökenli üyesi David Tsur: “Liderlerin egolarını bir kenara bırakması gerekiyor”

İsrail’deki son seçimlerin ardından göreve gelen Knesset’in yeni üyelerinden, İstanbul-Kuzguncuk doğumlu David Tsur, Şalom’a verdiği beyanatta, iki ülke ilişkilerinin gelişmesi için elinden geleni yapacağını belirtti

“İsrail’in Türkiye’den çok uzun zaman önce özür dilemesi gerekirdi. İsrail Türk halkından özür diledi. Bu özür İsrail’in uluslararası kanunları ihlal ettiğine dair bir itiraf değildir. Kendimizi korumaya hakkımız vardı ve bugün de buna hakkımız var. Ancak operasyon ile almak istediğimiz sonuç bu değildi.
Ortadoğu’ya baktığımızda, Suriye, Mısır, Irak’a ve tüm Arap dünyasında olanlara baktığımızda bölgenin iki demokrasisi olan Türkiye ve İsrail’in ortak çıkarlarının yanı sıra Amerika için de ikili ilişkilerimizde normalleşmenin sağlanması çok önemli. Eminim ki Türkiye’de birçok kişi İsrail’i dostu olarak görmek istiyordur. İsraillilerin de bunu istediğinden eminim. Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden eskisi gibi olması için hem Türk hem de İsrailli liderlerin ego ve kişisel düşüncelerini bir kenara bırakması gerektiğini düşünüyorum. Knesset üyesi olarak iki ülke ilişkilerini ilerletmek için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz.”

Karel Valansi
Şalom Gazetesi 28 Mart 2013
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=86405

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Orta Büyüklükte Bir Güç Olarak Türkiye’nin Dış Politikası

Farklı bölgelerde devam eden savaş ve krizler, uluslararası ilişkilerde güç rekabetini öne çıkarıyor. Buna ABD’nin büyük güç olarak alışılmış rolünü yerine getirmekteki isteksizliği de eklendiğinde, 1945’ten bu yana kurulan uluslararası düzen ve yapı taşı olan kurumlar yıpranıyor. Bunun sonucu olarak belirsizlik artıyor ve mevcut küresel sistem bir geçiş döneminin sancılarını yaşıyor. Öte yandan bu durum, orta güç olarak tanımlanan ülkelere daha geniş bir hareket alanı da sağlıyor. Bu sayede orta güçteki ülkeler, sistemde dengeyi gözeten, arabuluculuk yapabilen, bölgesinin istikrarına katkı sağlayabilen, hatta zaman zaman kapasitesinin üzerinde sorumluluk ve inisiyatif alabilen, küresel düzeyde etkili roller oynayabilen aktörler haline geliyor. Özellikle belirsizlik dönemlerinde bu ülkeler çok yönlü diplomasi, proaktif dış politika, esnek ittifak arayışları ile öne çıkabiliyor. Türkiye, bu bağlamda, orta güçte bir devlet olarak dikkat çeken bir örnek teşkil ediyor. Jeostratejik konumu,...

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile ...