Ana içeriğe atla

İsrail'in Yeni Yıldızları

22 Ocak’ta gerçekleşen seçimlerden beri beklenen koalisyon hükümeti, sıkı pazarlıklar sonucu kurulabildi. Netanyahu, kadim ortakları Ultra-Ortodoks partilerden vazgeçerek Dışişleri eski Bakanı Tzipi Livni ile el sıkıştı ve son seçimlerin yıldızları Lapid-Bennett işbirliğine karşı savaş vermek zorunda kaldı.
ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk Ortadoğu gezisinde pas geçtiği İsrail’i ziyaret edeceği 20 Mart tarihinden hemen önce göreve başlayan hükümette kimse tam anlamıyla tatmin olmuş değil. Netanyahu, Savunma Bakanlığı’nı elinde tuttuysa da, Yesh Atid’e Eğitim, hiç hoşlanmadığı eski çalışanı Naftali Bennett’e Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nı bırakmak zorunda kaldı. Bennett için Lapid ile yaptığı güç birliği beklentisinin üstünde kazançlar sağlarken, Lapid için Dışişleri veya İçişleri yerine Maliye Bakanlığı’na razı olmak hayal kırıklığı yaratıyor. En büyük kazanan ise on bir sandalyesine karşılık dört bakanlık alan Yisrael Beytenu. Dışişleri Bakanlığı da halen davası süren Avigdor Lieberman’a ayrılmış durumda.

Likud Beytenu’nun 31 sandalyesine karşı eşit sandalye gücüne ulaşabilmek için stratejik ittifaka giren, ardından çok iyi dost olan Lapid ile Bennett, birçok isteklerini kabul ettirdiler. Ultra-Ortodoks’ları askerlikten muaf tutan Tal Yasası yerine Yükün Eşit Paylaşımı tasarısıyla 18 yaşını geçmiş herkesin askerlik yapması zorunlu tutuldu; askerlik süresinin azaltılması da planlanıyor. Askerlik, okul bursu ile teşvik edilirken, muafiyet isteyip dini eğitimlerine devam etmeyenler için cezai işlem kararlaştırıldı. 2006’dan beri ilk defa hükümet dışı kalan Ultra-Ortodoks’ları en çok endişelendirense Eğitim Bakanlığı’na sahip Lapid’in gerekirse devlet yardımlarını keserek, tüm dini okullarda laik eğitimin müfredata eklenmesini zorunlu tutması oldu.
Yapılmak istenen laik devrimle Ultra-Ortodoks’ları şimdiden karşısına alan yeni hükümet, öncelikle sosyo-ekonomik sorunlar ve çıkarılması gereken bütçe ile uğraşacak. Nükleer İran ve kimyasal Suriye tehdidi ülke güvenliğini etkileyen en önemli konular.
İlk iki döneminde Filistinlilerle barış sürecine önem vermeyen Netanyahu’nun ABD ve AB’den gelen baskılarla bu konuya eğilmesi beklenebilir. Ancak FÖY Lideri Mahmud Abbas ile görüşme masasına otursa bile, buradan kalıcı bir çözümün çıkması kolay değil. Lapid ve Livni’ye rağmen yeni hükümette gerekli ödünleri vermeye yanaşabilecek pek kimse yok. Savunma Bakanı Moşe Ya’alon da Bayındırlık ve İskân Bakanı Uri Ariel de yerleşimleri destekleyen ve kilit bakanlıkları ellerinde tutan isimler.
Türkiye ile ilişkilerde normalleşmeyi arzuladığını belirten Bennett’e ve Ankara ile ilişkileri iyileştirmek istediğini açıklayan Lieberman’a rağmen, Filistinlilerle bir barış ortamı sağlanmadan Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşmenin sağlanması da pek mümkün görünmüyor.
İsrail’de uzun zamandır ilk kez siyasi tecrübesi bu kadar az olan bir hükümet iş başına geliyor. Üstelik pazarlıkların uzun sürmesi, yeni hükümetin kalıcılığını da sorgulatıyor. Bir daha seçilmesi zor görünen Netanyahu istediği koalisyonu kuramadığı gibi, Obama’nın karşısına özellikle İran konusundaki taleplerini bastırabilecek durumda değil.
Obama’nın Ortadoğu ziyareti ile ilgili beklentiler ise oldukça düşük. İyimser bir bakış açısıyla umulacak tek şey bölge sorunlarına nihai bir çözüm önerisi getirmesinden çok, karşı kutuplarla görüşüp sorunların diplomatik yolla çözülebileceği bir ortamı yaratması olabiliyor ancak.
Karel Valansi OBJEKTİF
Şalom Gazetesi 20 Mart 2013
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=86302

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de