Ana içeriğe atla

İsrail’de yeni hükümet, yeni dış politika

İsrail’in 22 Ocak’taki seçimlerden beri beklenen koalisyon hükümeti, haftalar süren yoğun pazarlıklar sonrasında kuruldu ve yemin ederek göreve başladı. Obama’nın 20 Mart’taki ziyaretine yetiştirilen hükümet, gücünü kaybetmiş Binyamin Netanyahu liderliğinde başbakanlık provası yapan acemi siyasetçiler Yair Lapid ve Naftali Bennett ile Dışişleri eski Bakanı Tzipi Livni’nin partilerinden oluşuyor. Yisrael Beytenu Partisi’nin Lideri Avigdor Lieberman ise süren mahkemesine rağmen Dışişleri koltuğunu garantilemiş durumda. Bu durum değişim isteyenler arasında hayal kırıklığı yaratıyor. ABD Başkanı Barack Obama’nın ziyaretine kısa süre kala kurulabilen koalisyon, yeni ve hırslı siyasetçileri ile dikkat çekiyor ancak kurulma aşamasının bu kadar uzun sürmesi kalıcılığını da sorgulatıyor.
Yeni hükümet öncelikle seçim sonucunu belirleyen ekonomik ve sosyal sorunlar ve çıkarılması gereken bütçe ile uğraşacak. Koalisyon anlaşması, Ultra-Ortodoksları askerlikten muaf tutan Tal Yasası yerine Yükün Eşit Paylaşımı tasarısıyla 18 yaşını dolduran herkesin askerlik yapmasını ve tüm dini okullarda laik eğitimin müfredata eklenmesini zorunlu tutuyor. Bu karar ile, uzun süredir ilk defa hükümet dışı kalan Ultra-Ortodoks’ları daha şimdiden karşısına aldı.
Koalisyon anlaşmasında Lapid ve Livni Filistinlerle barış görüşmelerine dönülmesi gerektiği şartını koydular. Ancak yeni hükümet görüşme masasına otursa bile kalıcı bir barış sağlanması pek mümkün gözükmüyor. Statükodan memnun Netanyahu’nun, özellikle Batı Şeria’daki huzursuzluğu azaltmak adına İsrail-Filistin görüşmelerine başlamalı. Ancak Lapid’in Kudüs’ün bölünmesine, Bennett’in tek taraflı çekilmeye karşı olması, yerleşimleri destekleyen Moşe Ya’alon’un Savunma Bakanı seçilmesi, kendisi de bir yerleşimci olan Bayındırlık ve İskan yeni Bakanı Uri Ariel’in 1967 sınırlarının dışında da inşaata devam edeceği öngörüsü, olası bir barışın önünde engel oluşturuyor şimdiden.
Türkiye ile ilişkilerde normalleşmeyi arzuladığını belirten Bennett’e rağmen, Filistinlilerle bir barış ortamı sağlanmadan bunun pek mümkün olamayacağı tahmin edilebilir. Mavi Marmara için özür dilenmesine karşı olan Lieberman’ın Türkiye’nin daha önce reddettiği “kayıplarınız için üzgünüz” şeklindeki ABD’nin Pakistan formülünü sunması ise Obama’nın ziyaretinde iki ülke ilişkililerinin düzeltilmesi konusuna değinileceğini gösteriyor.
İran konusunda daha ılımlı bir hükümetin başa geçtiğini söylemek yanlış olmaz. Obama’nın bu konuda İsrail’e güvence verip diplomatik çözüm için zaman kazanmaya çalışacağı ve Suriye konusunda İsrail’e işbirliği teklif edeceği öngörülebilir. Obama’nın İsrail-Filistin barış görüşmelerini başlatabilmesi ise pek olası değil. Son yapılan ABC araştırmasına göre de Amerikalıların %69’u bu soruna ABD’nin karışmasını istemiyor. Bu durumda ABD başkanının İsrail gezisi, aynen ilk başta söylendiği gibi, sadece bir fikir alışverişi olarak da gerçekleşebilir.

Karel Valansi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

The Concept of Middle Power and Türkiye’s Foreign Policy

Ongoing conflicts and crises across various regions continue to underscore the intensifying power rivalries that define today’s international relations. The erosion of the post-1945 international order—and the weakening of the institutions that underpin it—has been further accelerated by the United States’ growing reluctance to maintain its traditional leadership role. As a result, uncertainty has become a defining feature of the current global landscape, marking a turbulent and complex period of transition.  Amid this shifting order, middle powers have begun to occupy a broader space in global affairs. These states, often positioned between global hegemons and smaller, less influential nations, act as stabilizers within the international system. Through mediation efforts, regional diplomacy, and strategic initiatives—sometimes beyond their material capabilities—they contribute meaningfully to international stability and governance. In times of heightened uncertainty, such states o...

Savaşin yarattiği yeni yildiz: El Cezire televizyonu

Tüm dünya evinde rahat koltuğunda oturarak naklen savaşı takip etmeyi ilk kez 1991 yılında CNN`in Körfez Savaşı yayınlarını izleyerek başladı. Devam etmekte olan Irak savaşı için seçilen kanal ise Usame bin Ladin röportajları, tutuklu askerleri ve rehineleri göstermesi gibi eleştirilen yayınları ile Arap kanalı El Cezire oldu Hakkında en çok haber yapılan haber kanalı El Cezire’nin doğuşu Arap dünyasında olağan olmayan bir olayla, Katar emirinin 1995 Kasımında İsviçre’de tatilde olduğu sırada, oğlu tarafından tahttan indirilmesi ile başlar. 1950 başkent Doha doğumlu yeni Emir Şeyh Hamad Bin Khalifa Al Thani, İngiltere’de Royal Military Academy Sandhurst’te eğitim görmüş liberal ve yenilikçi yeni bir kuşağı temsil eder. Kansız bir darbe ile dünyanın en zengin 11. ülkesinin yönetimini devralan Emir Hamad, emirliğin hazinesini Katar’ın modernleştirilmesi için kullanmaya başlar, yeni bir anayasa hazırlatır, kadına seçme ve seçilme hakkı verir. Emir Hamad ‘ın en dikkat çekici kararı ise...