Ana içeriğe atla

Sular ısınıyor

Terörün acımasız yüzü kendini yeniden gelişmiş bir ülkenin sokaklarında gösterdi. Boston Maratonu sırasında patlayan, düdüklü tencereden yapılma bilye ve çivi yüklü ev yapımı bombalar, ABD’yi hazırlıksız yakaladı. 11 Eylül’ün yarattığı travmadan kurtulmaya çalışan Amerikalılar, terörün bu kadar basit bir düzenekle geri dönmesinin şaşkınlığıyla geçirdiler haftayı.
Bütçe, silah satış yasası ve göçmen sorunlarından sıyrılan ABD gündemi kadar dünya basını da konuya geniş yer verirken, Çeçenistan yeniden terör ile beraber anılır oldu.
Ortadoğu’da ise bu hafta İsrail-Filistin barış süreci, Suriye ve İran konusunda çok önemli gelişmeler yaşandı. FÖY Başbakanı Salam Fayyad’ın istifa etmesi ile ABD ve İsrail, Batı Şeria’da güvenilir ortağını kaybederken, son yıllarda bölgeye demokrasi ve güvenlik getiren Fayyad’ın yokluğu Filistin ekonomisinin can damarı dış yardımları etkileyebilir. Hamas’ın Abbas’ın kurduğu hükümetleri güvenoyu almadığı için kanunsuz ilan etmesi ise, uzlaşı hükümetine ne kadar uzak olunduğunu gösteriyor, İsrail’in barış görüşmelerini kiminle yapacağı ve sonucunun neyi ifade edeceğini sorgulatıyor.
Washington ise 29 Nisan’da önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Arap Birliği ile görüşüp 2002’deki Arap Barış Planı’nı yeniden hayata geçirmeye çalışacak. İsrail’in 1967 sınırlarında bir Filistin Devleti’ni tanıması karşılığında Arap Birliği’ne üye 22 ülkenin İsrail ile diplomatik ilişkide olmasını sağlayacak bu plan yeniden diriltilebilirse, Arap-İsrail barışına ve bölgesel güvenliğe ciddi katkısı olacaktır.
Suriye konusundaki en önemli gelişme ise İngiltere ve Fransa’nın Esad’ın kimyasal silah kullandığına dair güvenilir kanıtlarla BM’ye şikâyette bulunması oldu. ABD bu tür silahların kullanımının müdahale konusunda kırmızı çizgisi olduğunu açıklamıştı. Esad ülkesinde olanları hala Batı komplosu olarak görürken, AB muhaliflere gelir sağlayacak petrol ambargosunu kaldırmaya hazırlanıyor. ABD’nin Ürdün’e ek birlikler göndermesi, en kötü senaryoya karşı hazırlık olarak nitelenebilir. Ürdün’ün hava sahasını İsrail’in insansız uçaklarına keşif için açması ise kimyasal silahların teröristlerin eline geçme tehlikesinin arttığını ve sınır güvenliğini korumak isteyen İsrail’i Suriye konusunda aktif olmaya zorladığını gösteriyor.
İran ise füze denemelerine devam ederken, Natanz’da gelişmiş santrifüjler kullanmaya başladı. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın son gezisinde Nijerya, Benin ve Gana gibi Afrika’nın en önemli uranyum ihracatçılarını ziyaret etmesi ise diplomatik çabalarla zaman kazanan İran’ın nükleer silaha ulaşma konusundaki kararlılığını gösteriyor.
Ayın başında “Uluslararası toplumun çabalarını takdir ediyoruz ancak hiçbir zaman kaderimizi dostumuza dahi teslim etmeyiz,” diyen Netanyahu’nun ardından Genelkurmay Başkanı Gantz da, “İran’ın nükleer reaktörlerini tek başına vuracak güce sahibiz,” açıklamasıyla İsrail’in bahar aylarına kadar süre tanıdığı diplomatik çabalardan pek beklentileri kalmadığını vurgulamıştı.
İsrail’in bu uyarıları yaptırımlardan bir sonuç almayı uman ABD’yi de harekete geçirdi. ABD Savunma Bakanı Hagel’in İsrail ile İran’ın komşuları Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne 10 milyar dolarlık ileri teknoloji füze ve savaş uçakları sağlayacak anlaşmalar yapması durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. 2014 bütçe görüşmelerinde İsrail’in savunmasına önemli bir yardım miktarı ayrılırken, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, İsrail’in İran’a karşı askeri bir operasyonu durumunda İsrail’i diplomatik, ekonomik ve askeri olarak destekleme kararı aldı. Bu gelişmelerin ardından İsrail, sert açıklamalarından geri adım attı. Obama gibi Netanyahu da İran’ın nükleer bomba üretmesine henüz bir yıl var derken, Savunma Bakanı Yaalon diplomatik yolların tükenmediğini açıkladı.
Bölgedeki hareketlilik İran’a veya Suriye’ye karşı askeri bir müdahalenin ön hazırlıkları olabileceği gibi bu iki ülkeyi caydıracak savunma taktiği olarak da algılanabilir. Amaç ne olursa olsun, tüm dünyanın güvenliğini doğrudan etkileyecek bu bölgede bilinmeze doğru yapılan hazırlıklar korkutucu bir düzeyde sürüyor.

Karel Valansi OBJEKTİF
Şalom Gazetesi 24 Nisan 2013
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=86772

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...

Kimdir bu Yahudi komşum?

500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi tarafından düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü geçtiğimiz pazar günü yüksek bir katılımla gerçekleştirildi.  ‘Kaybolan Diller’ teması ile gerçekleşen güne katılan katılımcılar birçok etkinlikle Türk Yahudi kültürüne ait gelenekleri, şarkıları, düğün ve diğer merasimlerine birebir tanık olarak tanıdılar.  Yahudilerin kültürel ve tarihi mirasını tanıtmak amacıyla, 27 Kasım Pazar günü, Avrupa’nın otuza yakın ülkesinde düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü kentimizde de yoğun ve keyifli bir programla kutlandı. ‘Kimdir bu Yahudi komşum?’ etkinliği, Yahudi Kültürü Avrupa Günü Uluslararası oluşumu çerçevesinde 500.Yıl Vakfı tarafından Türk Musevileri Müzesinde düzenlendi. 1999 yılından beri Avrupa’nın birçok şehrinde, 2001 yılından beri de Türkiye’de her yıl düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nün bu seneki teması ‘Kaybolan Lisanlar’ idi. Saat 11’de kapılarını ziyaretçilerine açan Neve Şalom Sinagogu ve Türk Musevileri Müzesi gün boyunca ...

Riva Hayim'den güzel bir sürpriz :)

Kelebek 
Korse’nin 
duvarındaki
 delik 
ve 
pazar 
günkü
 tezgahtar Pazar günü Beyoğlu’ndaki Kelebek Korse Mağazasında, satış elemanı olarak Türk Musevi Cemaat Başkanı İshak İbrahimzadeh vardı. İbrahimzadeh’nin tezgahın arkasına geçmesi, cemaati temsilen değil, kişisel aldığı bir karardı; bunu belirtelim.  Çoğu kişi okumuştur; Kelebek Korse ile ilgili çok sayıda röportaj yapıldı. Uzun süredir gazetelerde haber olan bir durum. Özetle, ‘10 yıl yasasıyla’ birlikte esnaf yavaş yavaş Beyoğlu’nu terk ediyor. Kelebek Korse’nin sahibi İlya Avramoğlu’nun durumunda ise, 3000 TL olan bir kira bedeli bu yasayla birlikte yaklaşık 30 bin TL oldu.  Özetle hukuken mülk sahibi hak sahibi. Yani mülk sahibi dilediğine mülkünü kiralar, dilediğinde de kiracısından 10 katı kira ister. Hatta bu süreçte kiracıyla muhatap bile olmak zorunda değil. Hukuken bir yasa var çünkü. Merhametli falan olmak zorunda değil. Karşı taraf da başka bir azınlığın temsiliyetini yapıyor. Kaldı ki yan taraftaki z...