Ana içeriğe atla

İsrail’in doğalgaz kartı ve Türkiye (2)

İsrail için en önemli stratejik kozlardan biri doğalgaz. Bunu da en doğru şekilde kullanmak, enerji politikalarından sadece ekonomik değil diplomatik kazanç da elde etmek istiyor. Bloomberg’e verdiği röportajda İsrail Enerji Bakanı Silvan Şalom, “Doğalgazı bulduğumuzdan beri dünya ülkeleri tarafından daha fazla kabul görüyoruz” dediğinde, doğalgazın her anlamda İsrail’i değiştirebileceğini en açık şekilde dile getirdi. Ancak ihracat için çıkış yolu, ilişkilerin limoni ile savaş hali arasında gidip gelen komşularından geçiyor. Güven ortamının eksikliğinde de doğalgazı dünya piyasasına satmaya çalışmak, çıkarmaktan daha zor oluyor.

Üstelik konu enerji olduğundan, hem bölge hem de dünya liderleri dikkatlerini Doğu Akdeniz’e yöneltti. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in mayıs ayındaki Kıbrıs ziyaretini, Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Lübnan ziyaretini bu bağlamda değerlendirmek lazım. Doğu Akdeniz’in jeopolitik önemi artarken, tüm aktörler bu yeni ve büyük gelişmeye göre piyonlarını yeniden dizmeye başladılar.
Avrupa, İsrail’in tercih edeceği ilk pazar olarak düşünülüyor. Talep de var; Ukrayna krizinden beri AB’nin bağımlılıklarını azaltma isteğinden bahsediliyor sıkça. Ancak burada karşımıza kapasite sorunu ve koskoca bir Rusya çıkıyor.
Rusya’nın olası tepkisi hem AB’yi hem de İsrail’i ikinci defa düşünmeye zorluyor. Ukrayna’yı hatırlayın. İsrail’in tüm yatırımını Avrupa’ya yapıp Rusya’yı kızdırma tehlikesini göze alabileceğini düşünebiliyor musunuz? Öte yandan, AB çeşitlendirmeden bahsetse, TANAP’ı desteklese de, taşınacak Azerbaycan doğalgazı Rusya’nın yerini doldurabilecek kapasiteye sahip değil. Aynı şekilde İsrail de AB’nin ihtiyacını karşılamaya yetersiz kalacak ilk etapta. AB’nin kısa vadedeki seçeneksizliği de Avusturya’yı yaz aylarında Rusya ile Güney Akım Boru Hattı projesini imzalamaya zorladı.
ABD’nin kaya gazı devriminin etkileri henüz tam bilinmezken, oyuna eklenen İsrail’in enerji dengelerini değiştirme potansiyeli Rusya’yı radikal düşünmeye itti. Geçtiğimiz sene İsrail ile yaptığı 20 yıllık LNG anlaşması ile Ortadoğu’da etkinliğinin azalmayacağının sinyalini verdi bile. Bu anlaşma ile Rusya, Doğu Akdeniz doğalgazında da söz sahibi olacağını ilan etti. Petrol fiyatları bu kadar düşmüşken, artık bunun etkilerini İran kara kara düşünsün. 
Bir gerçek varsa o da Türkiye’nin mevcut boru hatlarına bağlanmanın, Avrupa pazarına ulaşmak isteyen İsrail için en ucuz alternatif olduğu. Sadece maliyet kriterine bakılsa, Türkiye ilk tercih olmalı. Ancak Türk firmalarının çabasına rağmen, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bir türlü normalleşememesi bugüne kadar bir anlaşma yapılmasına engel oldu. 
Ortadoğu gibi çalkantılı bir istikrarsızlık denizinde, (IŞ)İD tehlikesi ve komşularla ilgili bolca sorunla uğraşan, bölgedeki demokrasi örneği olarak kalmaya çalışan, artan eleştirilere ve tepkilere göğüs geren, uluslararası yalnızlığı tadan, ülke içinde de önemli sorunlarla boğuşan Türkiye ve İsrail’in onca benzer yönü, ortaklıktan kazanabilecekleri onca fayda var.
Her şeyi bir yana bırakıp sadece enerji odaklı olarak konuya bakılırsa, İsrail’in dünyaya en uygun fiyatla açılması lazım. Bunun için de ilk tercihi Türkiye olmalı. Türkiye’nin de enerji tedarik ağını çeşitlendirmesi gerekiyor. Bunu da İsrail sağlayabilir. Çünkü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da dikkat çektiği gibi Rusya ile Ukrayna arasındaki doğalgaz krizi geçtiğimiz hafta çözülmeseydi, Türkiye’nin Rusya’nın yerine koyabileceği başka bir alternatifi yoktu.
İki ülke siyasilerinin ilişkilerdeki bu çıkmazı kendi iç politik hesapları adına fazlasıyla kullanmış olması, her iki toplumda oluşan ve Pew’nun son araştırmasıyla da tescillenen olumsuz algıya bir de ikili ilişkileri düzeltmeye çalışan bir iç baskı unsurunun eksikliği eklenince Doğu Akdeniz enerji hattının ideolojiye yenik düştüğünü görüyoruz. İki ülke arasındaki ticaretin artıyor olması ise bu stratejik hattın kurulması için yeterli değil. Kadir Has Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Han’ın da dediği gibi, “İki ülkeyi evlilik kadar derin bağlarla bağlayacak böyle bir anlaşmaya ilişkilerin bugünkü durumunda ulaşmak pek olası değil.”
İsrail doğalgaz ihracatında bugünlerde LNG’ye ağırlık verse de, eninde sonunda boru hattıyla Avrupa’ya bağlanmak isteyecek. Bu durumda İsrail-Avrupa enerji köprüsü Türkiye olmazsa Güney Kıbrıs olacak. Ankara’yı oldukça rahatsız eden son tatbikatların da gösterdiği gibi Mısır’ın Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile yakınlaşmasının ötesinde, Türkiye ile ilişkileri bozulduğundan beri İsrail’in de bu iki ülke ile askeri ve güvenlik işbirliğini arttırdığı hesaba katılınca Güney Kıbrıs, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki oyunun dışına sürükleyebilecek bir seçenek.
İlişkiler normalleşmeden doğalgaz konusunda bir gelişme olmayacak, ancak Türkiye seçeneğinin halen masada durması bile ilişkilerin düzelebileceğini gösteren önemli bir işaret. İç politika kartı tükendiğinde ekonomi politikaya, ortak çıkarlar duygusal kararlara üstün gelecek. En nihayetinde ilişkiler normalleşmek için sadece doğru zamanı bekliyor.

Karel Valansi OBJEKTİF 
Şalom Gazetesi 5 Kasım 2014
http://www.salom.com.tr/haber-92887-Israilin_dogalgaz_karti_ve_turkiye_2.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de