Ana içeriğe atla

Kelebek Korse’yi kurtaramadık

Kelebek Korse, 1930’lardan beri Beyoğlu ile özdeşleşen küçücük dükkânından 15 Aralık’ta çıkıyor. ‘Kelebekler uçmaya devam etsin’ sloganıyla destek olmaya çalıştığımız Kelebek Korse’yi, bu tarihi dükkânı maalesef kurtaramadık. “Kelebek Korse kaybetti ama kiracılar kazandı” diye anlatıyor duygularını sahibi İlya Avramoğlu...



Ev ya da işyerinde on yılı dolduran kiracıların gerekçe göstermeden çıkarılabilmesine imkân sağlayan borçlar kanunu düzenlemesinin Temmuz 2014’te yürürlüğe girmesiyle kiracılara tebligatlar art arda gelmeye başladı. 80 yıldan bu yana aynı yerde bulunan tarihi Kelebek Korse Mağazası bu gidişatı durdurmak için sosyal medya, basın, Beyoğlu severlerden aldığı destekle ve vitrin camındaki yardım mesajlarıyla tahliye kararının önüne geçmeye çabaladı, ama olmadı. Tünel’den Galatasaray yönüne giderken karşınıza çıkan kırmızı tenteli bu 20 metrekarelik küçük dükkân için bu hafta, son hafta. 15 Aralık günü graffittilerle dolu kepengini, dükkânın dar ahşap kapısı, çok eskilerde kalmış bir dönemi anlatan vitrini, 6-7 Eylül 1955 olaylarının şiddetinin şahidi duvarındaki deliğin üzerine son kez kapatacak.
Cuma günü İlya Bey’i ziyaret ettiğimde, anne-babasının evine haciz gelmesinden duyduğu endişeyi anlatıyor, Kelebek Korse’nin çevresindeki birçok dükkânın metrekare kira ücretlerinin Kelebek Korse’ye bilirkişi tarafından biçilen miktarın kat kat altında olduğundan yakınıyordu. Öte yandan Kelebek Korse mücadelesinde iki yılın sonunda önemli bir başarıya imza attığı için de gururlanıyordu. Yapılan şikâyetler üzerine Anayasa Mahkemesi, on yılı dolduran kiracıları gerekçe göstermeden tahliye yasasını incelemeye karar verdi. Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal edecek olursa kiracıların çok rahatlayacağını belirten Avramoğlu, bu bakımdan oldukça sevinçli. Ancak kelebeğin hikâyesi hüzünlü bitti diyor; “80 yıldır kanat çırpan kelebeğin kanatları kırılmak üzere. Elveda Grand Rue de Pera. Kelebek Korse kaybetti ama kiracılar kazandı.”
Emek Sineması, Rebul Eczanesi, Robinson Crusoe Kitabevi, Mayer, Zahaviyedis, Harbiye’deki İnci Sineması, Beşiktaş’taki Kaymakçı Pando bu güzel şehrin yerine konulamayacak kaybolan sembolleri. Eski İstanbul’u yaşatan, bir şehrin hafızasının en güzel örnekleriydi bu mekânlar. Kendine has dokuları, gelenekleri ile İstanbul’u İstanbul yapan bu simgeler bir bir azalırken, bu upuzun listeye maalesef Kelebek Korse’yi de ekleyeceğiz önümüzdeki hafta. İstanbul’un kendine özgü alışveriş ruhu ve alışkanlıklarından biri daha yok oluyor. Şehrin hafızasına bir boşluk daha ekleniyor...

Karel Valansi Şalom Gazetesi 9 Aralık 2015

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de

Bu yılki Elküs Marküs ödüllerine Şalom damgasını vurdu

İki yılda bir düzenlenen ancak pandemi nedeniyle 2020 yılında gerçekleştirilemeyen Elküs Marküs Erdem ve Hayırseverlik Ödül Töreni 30 Mart akşamı çevirim içi olarak gerçekleştirildi. Bir çok dalda ödüllerin dağıtıldığı gecede Şalom Dergi ve Şalom yazarlarına da ödüller yağdı. Fakirleri Koruma Derneği’nin Elküs Marküs Erdem ve Hayırseverlik Ödül Töreni 30 Mart Çarşamba akşamı Zoom üzerinden gerçekleştirildi. İki yılda bir düzenlenen ödül töreni pandemi nedeniyle planlandığı gibi Mart 2020 yılında gerçekleştirilememişti. Ödül töreni dört yıllık zorunlu bir aradan sonra çevirim içi bir törenle sahiplerine teslim edildi, başarıları ödüllendirildi.  Türk Yahudi Toplumunun yegane ödül veren kurumu olan Fakirleri Koruma Derneği, bu ödülü 1916 yılında, dönemin ABD İstanbul Büyükelçisi Abraham Elküs ve Gertrude Elküs’ün henüz 16 yaşındayken hayatını kaybeden kızları Jane Selma Elküs’ün anısını yaşatmak için vermeye başlamıştı. Davranışlarıyla hayranlık uyandıran kişileri onurlandırmak ve bu kiş