Ana içeriğe atla

İki farklı Fransa

Bu sefer anketler sonucu doğru bildi! Fransa seçimlerinin ilk turunda tıpkı anketlerin söylediği gibi merkez adayı Emmanuel Macron ile aşırı sağ aday Marine Le Pen ikinci tura yükseldi, 7 Mayıs’ta yeniden karşı karşıya gelecekler. 
Fransız seçmen ikinci turda, eski bankacı ve siyasette yeni bir isim olan Macron ile yabancı düşmanı National Front’un veliahdı Marine Le Pen arasında bir seçim yapacak. Yine anketlere göre Macron ikinci turu büyük bir farkla kazanıp Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı olacak. Bu olası sonucun sebebinin Macron’un politik görüşleri ve vaatlerinden çok, “Le Pen olmasın da kim olursa olsun” düşüncesinden kaynaklanacağını söylemek yanlış olmaz. 
Bu seçim öncelikle geleneksel partiler döneminin sonunun geldiğini gösteriyor. Artık bağımsız bir isim, dikkat çekici bir programla kitleleri peşinden sürükleyebiliyor. Bunun örneğini İtalya’da da görmüştük. Bu seçimin bir diğer sonucu ise ülkenin bölünmüşlüğü. Fransa’da yaşanan bu politik ayrım, oyların yoğunluğunu gösteren haritalarda da kendini açıkça gösteriyor. Bu durum klasik sağ-sol ayırımından oldukça farklı. AB desteği veya karşıtlığı olarak veya tıpkı Türkiye’deki referandumda çıktığı gibi büyük şehir-kırsal olarak ayrılabiliyor.

Bu seçimin sonucu daha çok Fransa’nın geleceği ve Fransızların kimliği ile ilgili. 
Le Pen görüşlerinde bariz bir biçimde ABD Başkanı Donald Trump’ı hatırlatıyor. Le Pen AB, NATO ve benzer uluslararası ittifaklara karşı. Avrupa Birliğinden ayrılmayı düşündüğünü ve şu an İngilizlerin üzerinde çalıştığı Brexit benzeri bir Frexitdüşündüğünü saklamıyor. Benzer şekilde Fransa’nın Euro sisteminden çıkıp Frank’a geri dönmesi gerektiğini savunuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Le Pen’in en büyük destekçilerinden oldu. Hatta seçim kampanyasını Rus bankalarının finanse ettiği dedikoduları hiç eksilmedi. Trump ise seçim öncesi onu öven açıklamalar yapmaktan çekinmedi.
Le Pen’in rakibi Macron ise liberal bir isim. Halen görevdeki Hollande’ın hükümetinde ekonomi bakanlığı görevini üstlenmişti. 2016’da En Marche! (Yürüyüş! veya İleri!)’yi kurmak için kabineden ayrıldı. Fransa ekonomisine yeni bir soluk getirmek isteyen Macron, girişimciliği desteklemek, kurumsal vergi oranlarını düşürmek, temiz ve yenilenebilir enerjiye dönüş yapmak istiyor. Avrupa Birliğini destekliyor. Bu desteği, zafer konuşmasını Fransa ve AB bayrakları önünde yapmasından da açıkça görülüyor.
Le Pen ve Macron’un iki ayrı uçta olduklarını söylemek mümkün. İkinci turda Fransız seçmen statükoya bu kadar karşı, ancak birbirinden de bu kadar farklı iki aday arasında seçim yapacak.
Paris’te yaşanan ve bir polis memurunun hayatını kaybettiği son terör saldırısının Le Pen’in oylarında bir artış yaptığını söyleyebiliriz. Ne de olsa yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve mülteci konusunun bu seçimlerdeki etkisini inkâr etmek mümkün değil. 
Le Pen’e göre Fransa sadece Fransızlara ait. Mülteci karşıtı politikaları seçim vaatlerinin ana gündemine alan Le Pen, yaşanan göç ile ekonomik ve sosyal açıdan kendini tehdit altında hisseden Fransızlardan destek görüyor. Son terör saldırısının ardından hükümeti sertçe eleştiren Le Pen, halkta var olan korkuyu besleyerek oylarına oy katmayı başarıyor. Fransa’nın olağanüstü hal durumunda gerçekleştirdiği bu ilk seçimde, oy verme merkezlerinin önünde bulunan silahlı polis ve askerler de bu korkuyu pekiştiriyor. 
Macron ise AB’nin güçlü sınırlara sahip olması gerektiğini savunuyor. Ancak mültecilere karşı olumsuz bir sözü yok. Cezayir ziyaretinde “Sömürgecilik insanlığa karşı suçtur” demesi sağcıların şimşeklerini üzerine çekmişti. Macron, Fransa’nın geçmişi ile yüzleşmesi gerektiğini ve bunun ülkenin geleceğini inşa etmek için önemli olduğunu söylemişti. Ona göre milliyetçilik, Fransa’nın en önemli sorunlarının başında geliyor. Terör ise tüm Avrupa’nın yaşamak zorunda kaldığı öngörülemez ve kontrol edilemez bir gerçek.
Küreselleşmenin, ekonomik krizlerin, işsizliğin, güvenlik tehditlerinin, göçün getirdiği sorunların yanı sıra liberal demokrasinin vaatlerini yerine getirememesinin yarattığı hayal kırıklığı Fransa’nın önümüzdeki dönemde de ajandasını yönlendirecek.
Seçimlerin ardından Le Pen kendini halkın adayı olarak tanıtırken, Macron tüm Fransızların başkanı olacağını ve milliyetçi tehdide karşı vatanseverlerin başkanı olacağını duyurdu. İkinci turda sonuç ne olursa olsun, gittikçe normalleştirilen aşırı sağ söylemleriyle Le Pen, Fransız sosyal ve politik hayatını etkilemeye devam edecek. Bir de şunu unutmamak gerek. Her ne kadar anketler Macron’un zaferine kesin gözle bakıyor olsa da, Brexit oylaması ve Trump’ın seçim zaferini unutmamak gerek. Konu siyaset ve seçim olunca kesin sonuç diye bir şey pek mümkün olmuyor.
Karel Valansi, OBJEKTİF Şalom Gazetesi 26 Nisan 2017 http://www.salom.com.tr/haber-102899-Iki_farkli_fransa.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yaratan ve İlham Veren Kadınlar

Yaratan ve İlham Veren Kadınlar Projesi 8 Mart´ta üçüncü kez Soho House´da sergilendi. Fotoğraf sanatçısı Betty Mazalto´nun, kadının gücü, yaratıcılığı ve çok yönlülüğünü vurgulamak amacıyla başlattığı proje, korunma ihtiyacı olan çocuklara eğitim sağlanmasının yanı sıra, sosyal ve kültürel yaşama katılımlarını sağlamak için çalışan Korucuk Vakfı iş birliğinde gerçekleşiyor. ‘Yaratan ve İlham Veren Kadınlar’ projesinin yaratıcısı fotoğraf sanatçısı  Betty  Mazalto  farklı alanlarda başarı sağlamış 8 kadını, Dünya Kadınlar Günü 8 Mart’ta özel bir konseptte fotoğraflayarak kadınların çok yönlülüğüne vurgu yapmayı amaçladığını belirtiyor. Mazalto, “Üç projemizde toplam 24 kıymetli, çalışkan, çok yönlü kadını tanımış olduk. Kendilerinden fotoğraf çekimlerine gelirken hayatlarındaki hikayelerini temsil eden 7-8 parça getirmelerini rica ediyoruz. Böylelikle aslında kendilerinin hiç bilinmeyen yönlerini keşfediyoruz. Asıl etki ise, fotoğraf tamamlandığında ortaya çıkıyor. Başarılı bu isimleri

İsrail´in Ankara Büyükelçisi İrit Lillian: “Türkiye, tarihsel ilişkilerimiz ve büyük önemi ile farklı bir konumda”

Türkiye ile İsrail arasında yaşanan krizin aşılmasının ardından İsrail´in Türkiye Büyükelçisi İrit Lillian, 27 Aralık´ta Cumhurbaşkanı Erdoğan´a güven mektubunu sundu. İsrail´in en üst düzey diplomatlarından Lillian, ikili ilişkileri düzeltmek için yaklaşık iki yıldır Ankara büyükelçiliğinde maslahatgüzar olarak görev alıyordu. Lillian, Şalom okurları için Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine düşüncelerini paylaştı. Türk kültürünün, geleneksel müziğinin ve mutfağının büyük bir hayranı olduğunu belirten ve Türkçe öğrenen Büyükelçi, bir sonraki röportajımızda bir soruyu Türkçe cevaplama sözü de verdi. Dört yıldır boş olan bir göreve atandınız. Büyükelçilerin karşılıklı olarak yeniden atanması, iki ülke arasındaki ilişkilerin ısınmasının önemli bir göstergesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güven mektubunuzu sunduktan sonra, Twitter'da da söylediğiniz gibi, "İkili ilişkilerde daha birçok olumlu gelişmeyi dört gözle bekliyoruz." Neredeyse iki yıldır İsrail'in Ankara maslahatgüz