Ana içeriğe atla

Gazze’de Yeni Dönem

Arap Baharı’nın ilk başlarında, Müslüman Kardeşler’in yıldızının parladığı bir dönem yaşanmıştı. Ancak Türkiye ve Katar kadar Hamas da yaşanan bu gelişmeleri eksik okumuş ve tepetaklak olacak gidişatı öngörememişti. Şimdi Körfez krizi ile açıkça gördüğümüz bir şey var. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Müslüman Kardeşler’in bir kolu olan Hamas’ı zayıflatma planını, Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan’ın desteği ve El Fetih Lideri Mahmud Abbas’ın katkılarıyla son hız sürdürüyor. Monarşiler Arap Baharı’nın yarattığı depremi geriye çevirmeye çalışırken, son yıllarda arka planda bırakılan Filistin konusu da Hamas özelinden geri dönmüş oluyor.

Gazze uzun bir süredir İsrail-Mısır ablukası ile çevrili durumda. El Fetih’i devirerek Gazze’nin yönetimini ele geçiren Hamas bu olayın 10. yıldönümünde, Suriye savaşı ile birlikte sırtını döndüğü İran’ın desteğini, Suriye’den Gazze’yi yönettiği, Mısır’ın Refah Sınır Kapısını açık tuttuğu günleri mumla arıyor.
Katar’ın korumasından çıkarılmaya çalışılan Hamas, aynı zamanda Türkiye’nin desteğinin de azaldığının farkında. Batı Şeria’dan sorumlu Hamas lideri Arouri’nin ABD baskısıyla Türkiye’den sınır dışı edilmesi, Türkiye-İsrail normalleşme anlaşmasının öncesinde gerçekleşmişti. İsrail ile varılan anlaşma da bu konudaki son noktayı, Hamas’ın Türkiye’de sadece siyasi faaliyet göstermesi, maddesiyle koydu. Körfez krizi ise Katar’ın kapılarını Hamas liderlerine kapatırken, Arouri ancak Lübnan’da kendine yer edinebildi.
Bu sıkıntılı durum, Hamas içindeki fikir ayrılıklarını da ortaya çıkardı. Girdiği açmazdan çıkmak için Hamas, yeni siyasi belge ile kendini Müslüman Kardeşler’den uzaklaştırıp, dilini yumuşatarak, imajını tazeleme çabasına girdi. Gazze’deki liderinden sonra siyasi liderini de değiştiren Hamas, bu çabalarıyla Filistinlileri temsil konusunda uluslararası toplumdan meşruiyet kazanmak istiyordu. Ancak gerçekte ne silahlı direnişten vazgeçiyor ne de İsrail Devletini tanıyıp, daha önce Filistin Yönetimi ile İsrail arasındaki anlaşmaları kabul ediyordu. Riyad toplantısı ve Trump’ın konuşması ise bu çabanın pek de başarılı olmadığını gösteriyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, İsrail Körfez ülkeleri ile gittikçe yakınlaştı. İran ortak tehdit algısı ile işbirlikleri gün be gün artmaya başladı. Hamas’ın öncelikli hedef seçilmesinde bu yakınlaşmanın da payı var. 
Böyle bir ortamda BAE planını uygulamaya koydu. Abbas senaryodaki kötü adamdı. Abbas Hamas’ı cezalandırma adımlarını Gazze’de acımasızca uygularken, bu sayede Gazze halkının Hamas’a karşı ayaklanacağını ve kendisinin de bir kurtarıcı edasıyla bölgeye geri döneceğini sanıyordu. Bu hedefle Gazze’deki elektriği azalttı, memurların maaşlarını ödemedi veya zorunlu emekliye ayırdı, tıbbi bütçeyi azalttı, hatta Gazzeli hastaların tedavi için İsrail’e geçmeleri için gereken izin kağıdını vermedi.
Hamas’ın varlığı için -İsrail’in kuruluşu için kullanılan bir tanım olan- ikinci Nakba (felaket) diyen El Fetih, bu politikasıyla Filistinliler arasında birlik kurmayı amaçladığını iddia ediyor. Ancak Gazze halkının acısına acı eklemekten başka bir şey yapmıyor. Üstelik tüm bunların kendi aleyhine dönmesi de gayet mümkün. Batı Şeria ile Gazze arasındaki uçurumu arttırırken, Hamas’ı Mısır’a daha çok yaklaştırıyor.
Zaten bu senaryodaki iyi adam da Mısır. El Fetih ücretleri ödemediği için İsrail’in kestiği, günde birkaç saate kadar azalan elektrik sorununa piyasa fiyatından yakıt satarak cankurtaran gibi yetişti Mısır. Bu da Gazzelilere günde bir saat daha fazla elektrik olarak dönüyor. Mısır geleneksel arabulucu rolünü de üstleniyor. Bu aralar Kahire’deki görüşme trafiği bir hayli yoğun. Hamas ve Mısırlı yetkililer arasındaki görüşmeler iyi gidiyor olmalı ki Mısır hem Gazze’nin elektrik sorununa çare oluyor, hem de Körfez ülkelerinin Katar’a sunduğu koşullar arasında artık Hamas konusu yer almıyor. Hamas da Mısır’ın taleplerini bir bir yerine getiriyor. Gazze’nin Mısır sınırında -Sina’da faaliyet gösteren IŞİD militanlarına karşı- artık bir güvenli bölge var. Mısır da eylül ayında sınır kapısını açmaya hazırlanıyor.
Hamas’a karşı BAE elindeki en güçlü kozu da kullanıyor, koruması altında olan, eski El Fetih liderlerinden, Abbas’ın azılı düşmanı bir isim; Muhammed Dahlan. Bugünlerde, Kahire görüşmeleri sonucunda, Dahlan’ın Gazze’ye dönerek yönetimde söz sahibi olacağı konuşuluyor. Bu durum Gazze’de BAE dönemi başlayacak demektir. Mısır ve İsrail’in güvenlik sıkıntıları azalacak, üstelik İsrail’in konuşabileceği bir isim de olacak Gazze’de. BAE ve Suudi Arabistan için öncelikli olan, Gazze’nin başlıca yatırımcısı ve Hamas’ın hamisi Katar’ın dört bir yandan yalnızlaştırılması. Ancak en önemlisi Ortadoğu haritası çizilirken, Gazze radikal bir biçimde değişmeye, yeni bir döneme hazırlanıyor. 
Karel Valansi OBJEKTİF Şalom Gazetesi 12 Temmuz 2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Benimle yapılan bir röportaj: “Hem Yahudiyim, hem de kadınım. Üstelik ‘elimin hamuruyla’ fikir belirtiyorum”

Geçen hafta Edirne’de Yahudi cemaatinin düzenlediği iftar yemeği ile ilgili atmış olduğu tweet’ten sonra aldığı antisemit mesajlar üzerine Karel Valansi ile sosyal medyadaki antisemitizmi konuştuk. Eli Halegua, avlaremoz 19 Haziran 2016 http://www.avlaremoz.com/2016/06/19/karel-valansi-hem-yahudiyim-hem-de-kadinim-ustelik-elimin-hamuruyla-fikir-belirtiyorum/ Gectiğimiz hafta içinde Edirne’de Yahudi cemaatinin düzenlediği iftar yemeği ile ilgili atmış olduğunuz tweet’ler, hakaret ve  ‘‘ içecek olarak katlettiğiniz filistinlilerin kanından mı ikram ediyorsunuz…’’ gibi absürd yorumlara maruz kaldı. Böylesine barışçıl ve bir arada yaşama dönük organizasyonlara bile bu tarzda antisemit yorumların gelmesi size kişisel olarak ne hissettiriyor? Bu cevabım biraz üzücü olacak ama sanırım alıştım artık. Çok fazla etkilenmiyorum. Hakaret içerenleri okumadan bile geçtiğim oluyor. Eleştiriye ve farklı yorumlara açık olmakla birlikte, hakaret ve nefret söylemi içerenler için s...

‘Atatürk akılcılığına sıkı sıkı sarılalım’

Sıra dışı bir adam: Celâl Şengör Dr. Ali Mehmet Celâl Şengör, jeoloji dendiğinde akla gelen ilk isimlerden. Bu konuda 19 kitap, 276 bilimsel makale yayınlamış bir bilim insanı. Tarih ve felsefe ile ilgili de bir çok popüler makalenin sahibi. Biz onu bir de Fatih Altaylı ile yaptığı TV programlarından ve çok farklı, gündem oluşturan açıklamaları ile biliyoruz. Geçtiğimiz pazar günü Limmud’a katılan Şengör’e röportaj teklif ettiğimde hem hemen kabul etti, hem de muhteşem kütüphanesini tanımam için evine davet etti. Bu röportajı bizim o günkü keyifli sohbetimizden derledim. Jeoloji ile ilginiz nasıl başladı, nasıl gelişti? Çok küçükken annem bana bir kitap aldı. Üzerinde bir brontozorun kafası vardı, görmediğim hayvanlar ilginç şeyler diye düşündüm. İlkokul öğretmenim bir fen ve tabiat ansiklopedisi hediye etti. Orada bir paleontoloji bölümü vardı. Çok ilgimi çekti. Meraklıydım. Bir mikroskop seti alındı orada sinekleri inceliyordum. Yazları sık sık Bursa’ya giderdik. Anneannem ve ...