Ana içeriğe atla

İsrail için her yol İran'a çıkıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Umman Sultanlığına gizli bir ziyaret gerçekleştirdi. Netanyahu İsrail’e döndükten sonra açıklanan ziyaret sırasında görüşmeler iyi geçmiş olacak ki gizliliği de böylece kalkmış oldu. 
Bu ziyaret bir çok açıdan önemli bir dönüşümü gösteriyor. İsrail’in Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek için çaba harcadığı ve bu hedefi gerçekleştirmek için birçok görüşmenin yapıldığı biliniyor, en azından tahmin ediliyordu. Ancak bu görüşmeler genelde kapalı kapılar ardında, sessizce gerçekleştirilirdi. Basına pek yansıtılmazdı. Bu açıdan Netanyahu ve Sultan Kabus bin Said’in ortak basın açıklaması, birlikte fotoğraf vermesi ve bu ziyaretin Umman devlet televizyonunda yayınlanması, Umman’ın İsrail ile gelişmekte olan ilişkilerini saklama ihtiyacı duymadığını gösteriyor. İsrail için ise Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek saklanacak bir şey değil aksine övünülecek bir konu ve bunun Netanyahu’ya oy olarak döneceğini söylemek yanlış olmaz.
İsrail’in bu ziyarete büyük önem atfettiği, delegasyondaki isimlerden de belli oluyor. Netanyahu ve eşinin yanı sıra Mossad Şefi Yossi Cohen, Ulusal Güvenlik Komisyonu Başkanı Meir Ben-Shabbat ve Dış İşleri Direktörü Yuval Rotem Umman’da ağırlandılar. Benzer şekilde, İsrail delegasyonunu karşılayanlar arasında Kraliyet mahkemesi Başkanı Khalid al-Busaidi, ulusal güvenlik ve istihbarattan sorumlu Sultan al-Numani, Dışişleri Bakanı Yusuf bin Alawi bin Abdullah ve harici istihbarattan sorumlu Munthir al-Said bulunuyordu. İstihbarat ve güvenlik konuları ilişkilerinin temelini oluşturuyor.
Görüşmenin bir diğer önemi, diplomatik ilişkileri bulunmayan İsrail ve Umman liderlerinin 20 yılın ardından resmi bir ziyaretle yeniden bir araya gelmeleri. Oslo Barış sürecinde, 1994 yılında İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin Umman’ı ziyaret etmiş, Şimon Peres de birçok kez Umman Dışişleri Bakanı Yusuf Bin Alawi ile bir araya gelmişti. Taraflar 1996’da karşılıklı ticari temsilcilikler de açmıştı. İkinci İntifada ile Umman temsilciliği kapatmış olsa da, İsrailli temsilcilerin ülkede kalmasına izin vermişti. 2008’de de dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Alawi ile bir araya gelmişti. 
Netanyahu ve Sultan Kabus arasındaki görüşmelerin amacı bölgede istikrar ve barışı sağlamak ve İsrail ile Filistinliler arasındaki barış görüşmelerini canlandırmak olarak açıklandıBu nedenle bu ziyaret Umman’ın İsrail ile Filistinliler arasında arabulucu olabileceği şeklinde yorumlandı. Ancak Umman’ın İsrail ve Filistinliler üzerinde sınırlı bir etkisi var. Sihirli bir değneği de olmadığına göre taraflar gerçek anlamda barışa ulaşmak istemedikten sonra bu konuda yapabileceği pek fazla bir şey kalmıyor. Bu yorumların bir diğer sebebi de Netanyahu’dan birkaç gün önce Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas’ın Umman’ı ziyaret etmiş olması. 
Netanyahu’nun ziyaretin ana sebebi aslında barış görüşmeleri değil, her zaman olduğu gibi ilk önceliği olan İran. 
Umman’ın komşuları İran ve Suudi Arabistan arasındaki rekabete tarafsız kaldığı ve bu sayede birçok bölgesel konuda arabulucu olduğu biliniyor. Umman’ın bu nedenle İsrail ile İran arasında bir ulak olabileceğinin düşünüldüğü söylenebilirİsrail İran’ın Suriye’deki varlığından rahatsız ve bu konuda tarafsız bir ülkeye ihtiyacı var. Bu tarafsız ülke de ancak İran-Suudi Arabistan çekişmesine mesafeli yaklaşan ve her iki ülke ile de yakın ilişkileri olan Umman olabilir. 
Öte yandan İran basına da yansıyan görüşmelerden rahatsız olduğunu açıkça belirtti. Bu da Abbas’ın ziyaretini daha da önemli kılıyor. Umman bu sayede İran’barış görüşmeleri konusunda arabuluculuk yapmaya çalıştığını söyleyebilirAyrıca Abbas’ın ziyareti, Netanyahu’nun ziyaretinin oluşturabileceği tepkiye karşılık Umman’ın  dengeli bir görüntü çizmesini sağladı.
Son dönemlerde İsrail ile bölge ülkelerinin arasındaki yakınlaşma dikkat çekiyorİran tehdidi, Suudi Arabistan’ın başını çektiği Sünni blok ile İsrail’in yakınlaşmasına sebebiyet vermişti. Bu ziyaret ile İsrail; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır dışında da diplomasi çabalarını yönlendirebileceği bir bölgesel ülke olduğunu duyurmuş oldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de