Ana içeriğe atla

Betty Mazalto ve ´Yaratan ve İlham Veren Kadınlar´

Davet ve organizasyonların aranılan ismi fotoğraf sanatçısı Betty Mazalto, çok özel bir proje ile karşımızda. Farklı alanlarda başarılı sekiz kadın ile gerçekleştirdiği ´Yaratan ve İlham Veren Kadınlar´ projesi özel sergisi İstinye Park´ta 8 Mart´ta açıldı. Serginin en önemli özelliği, kadının gücünü, yaratıcılığını ve çok yönlülüğünü vurguluyor olması. Bu vesileyle sevgili Betty ile bu anlamlı projesini ve fotoğrafçılığı konuştuk.

‘Yaratan ve İlham Veren Kadınlar’ projesi fikri nasıl doğdu? 

Öncelikle kadın varlığının doğası gereği çok yönlü olduğunun farkındayım. Doğuran, yaratan kadın, sahiplenen, yöneten kadın, şefkatli, merhametli, fedakar kadın, kuran, besleyen, yön veren, büyüten kadın! Birden çok sorumluluğu elinde tutan varlıklarız. Tamamen bu düşünceyle yola çıkıldığında, fotoğrafa nasıl yansıtırım diye düşündüğüm noktada bu proje fikri ortaya çıktı. Kadın varlığın gücüne, yaratımına inanıyorum. Tek kare fotoğrafla birden fazla hikaye anlatılabildiğimiz bir kare çıkarttık. Böylelikle kız çocuklarına ilham verebilme hayalim, her biri birbirinden kıymetli, başarılı kadınlarla çalışarak gerçek oldu.

2020’de Ayşe Arman, Burcu Esmersoy, Gamze Cizreli, İrem Kınay, İrem Yargıcı, Nur Bilen Yavuzer, Serra Türker ve Tuvana Büyükçınar’ın katıldığı projede bu sene yine birbirinden başarılı kadınlar yer alıyor; Arzu Sabancı, Ayşegül Çoruhlu, Begüm Kıroğlu, Ebru Baybara Demir, Ece Zaim, Rina Onur Şirinoğlu, Seyhan Özdemir Sarper, Sintia Mazon. Gerçekten ilham verici kadınlar…

‘Yaratan ve İlham Veren Kadınlar’ fotoğraf sergisinin en büyük amacı, kız çocuklarına ve de kendi kızlarıma, gelecekleri ile ilgili cesaret vermek, bir kadının neler yapabileceğini gösterebilmek ve ‘sen de yapabilirsin, sen de yaratabilirsin’ demek. Hedefimiz düzenli olarak bu projenin devamını sağlamak ve gitgide farklı alanlarda konusunun lideri olmuş kadınları öne çıkarmak, onore etmek ve tabii ki seneler içinde de sayılarının artmasını sağlamak, ilham olmak. Bir çok başarıya, projeye imza atmış bu kadınların, sevdikleri, hobileri, yarattıklarıyla ortaya çıkan tek kare fotoğraf aslında hepimizin içinde parça parça yaşanan hikayenin, tamamlanmış özeti gibi bir sonuç oluyor. Hem gurur verici hem de eğlenceli bir kare oluyor.

Fotoğrafçılığı nasıl tanımlarsın, senin için bir tutku mu?
Evet, fotoğraf çekmek benim için hem bir tutku, hem de farklı bir bakış açısı dünyama. Anları durdurmak ve sonsuzlaştırmak için bir yöntem.

Mutlu etkinliklerimizin vazgeçilmezisin güler yüzün ve pozitif duruşunla... Fotoğrafçılık maceran nasıl başladı?

Hep bir şey yaratma isteği, insanoğlunun yarattığı tasarıma ve güzelliğe hayran olma tutkusuyla. İçimde olan enerjiyi, heyecanı yansıtma çabası da vardı. Aslında ben reklamcıyım, uzun süre Mars Entertainment Group’ta marka yöneticiliği görevinde çalıştım. Yeni kararların alındığı dönemler vardır. İşte öyle bir zamanda kendim için farklı bir yolda yürüme kararı alarak, fotoğraf çekmeye başladım. Çünkü fotoğrafı hep çok sevdim. Fotoğrafın akan zamanda, iz bırakan kanıtı ve belgesi olduğuna inandım.

Hiç unutmamak, hep hatırlamak için... Geleceğimizde de iz bırakmak ve gülümsetmek için...

Bir de pandemi dönemi başlayan pespembe bir uygulaman var…

Çok uzun zamandır aklımda olan ama yoğunluktan bir türlü konsantre olamadığım bir iş alanıydı. Aslında yaptığım işten çok farklı tamamen dijitalleşmiş olan dünyaya ayak uydurmak, butik işimin yanı sıra, tüm Türkiye’ye verilen bir hizmet olduğu için ayrıca da heyecan verici oldu. Pandeminin en yoğun yaşandığı, herkesin sessizleştiği, evlerde olduğumuz o sakin dönemde başladık Pics&Mix’in her adımına. Logo ve kurumsal yapısıyla, teknik altyapısı kuruldu. Cep telefonlarına yüklenen bir aplikasyon sistemi Pics&Mix. Aplikasyonu yüklediğinizde sizi cep telefonunuzdaki ‘fotoğraflar’ bölümüne yönlendirir ve seçtiğiniz fotoğrafları, seçtiğiniz çerçeve içinde evinize kargoladığımız bir sistem. Amaç hep aynı aslında. En sevdiğin anlar sonsuzlaşsın, fotoğraflar basılsın, baktıkça hatırlansın. Temel amaç hep aynı; içimiz açılsın.
Fotoğrafın en büyük sihri anları dondurmak ve sonsuzlaşmakta yatıyor. İşte bu sebepten dolayı fotoğrafların basılmasını da çok önemsiyorum. Yaşadığımız dijital dünyada, arşivlediğimiz verilerin her zaman kaybolma riski var. Ancak basılan fotoğraf sonsuz olabilir. Bu yüzden daveti olan ve fotoğraf bakmayı seven herkese tavsiyem tabii ki fotoğraflarını bastırmalarıdır. Bizim yöntemlerimizden biri de; en kolay ve pratik çözümlerinden biri albüm tasarımı.

Hayat boyu evlerinin en önemli yerinde durur düğün fotoğrafları. Yeni evlenecek çiftlere veya bir davet sahibine önerin ne olacaktır o gün fotoğraflarda iyi çıkmaları için?

Bir fotoğrafta en iyi çıkmanın en güzel yöntemi ise günün keyfini çıkartmak bana göre. Davet sahibi ne kadar rahat, ne kadar mutluysa fotoğraflara da o yansıyor. En sevdiğimiz fotoğraflar doğal kareler. Günün akışında, mutluluğunu, an ve an keyfini çıkartırken kadrajımıza da o yansıyor.

Karel Valansi, Şalom 9 Mar 2022 https://www.salom.com.tr/haber-121489-betty_mazalto_ve_acuteyaratan_ve_Ilham_veren_kadinlaracute.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

The one question people asked me when I got home from Turkey - Tami Sussman

If I had been handed a hundred dollars for every Australian Jew who asked me if I was worried about travelling to Turkey in July due to antisemitism, I would have been able to fly business class. Qantas business class. Add another hundred for every Jew who asked me how I could justify supporting the Turkish economy in the current climate and I could have made it a return flight.  Instead, I found myself wedged between my screaming children in economy with separate  Bluey theme songs blasting through unsynced iPads, reassessing every life choice that had brought me to this point. Reproducing with their half-Turkish Sephardi father Yosi “because he is very good looking” suddenly seemed like a questionable decision made by a naive 30-year-old who didn’t consider the inevitable trip we’d have to make in order for the children to meet their great grandmother, aunts, uncles and cousins who don’t travel further than Madrid.  The honest truth is yes, I was worried about antisemitism. I had rea