Ana içeriğe atla

Bienvenida Kerida (Hoşgeldin Sevgilim)

Sefarad Yahudilerinin vatan bildikleri İspanya ve Portekiz’den kovulmalarının hüzünlü şarkısı Adio Kerida (Hoşça kal sevgilim) Büyük Edirne Sinagogu’nun açılış töreninde sinagogun duvarlarında coşkuyla yankılandı
Bu anlamlı şarkı yeniden, hep birlikte söylendiğinde kimilerinin gözlerinde yaş, kimilerinin eli yüreklerindeydi. Ancak dün, Sefaradların hasretini simgeleyen bu beş yüz yıllık ağıt Edirne’de farklı bir anlama büründü.
1934’te evlerinden, memleketlerinden kovulan Trakya Yahudileri başta olmak üzere bu toprakların tüm Yahudileri bu sefer sevinçle, tek bir vücut olmuşçasına bu şarkıyı söylediler ve bu sefer gözlerinden süzülen hüzün değil mutluluk gözyaşları idi.


26 Mart 2015 Edirne için ve Türk Yahudileri için tarihi bir gün.
İstanbul’dan bin kadar konuk geldi bu büyük açılışa. Haftalar önce program yapılmış, otobüsler, kaşerut kurallarına uygun yemek kutuları hazırlanmıştı. Her gelene günün hatırası olması için bir eşarp veya kipa dağıtıldı.
Sinagog sabah duasıyla açıldı, tefilinler takıldı, dualar edildi. Hazırlanan Tevrat gelecek nesillere aktarılması için bir çocuğa teslim edildi.
Önce Selimiye Camii gezildi, daha sonra da Edirne Yahudi mezarlığına geçildi. Çoğu gasp edilmiş, üstüne apartmanlar inşa edilmiş olmasına rağmen özellikle Edirnelilerin ve yurtdışından sırf bugün için gelen Edirneli Yahudilerin torunlarının heyecanına ortak olmak, onlarla birlikte atalarının mezarlarını bulmaya çalışmak, tüm kaybettiklerimizin anısına o mekânda dua etmenin verdiği heyecan ve huzuru doğru bir şekilde anlatacak kelimeleri bulmakta zorlanıyorum.
Edirne dün kısa bir süreliğine bile olsa eskisi gibi çok kültürlü, çok sesli günlerine geri döndü ve buradan yayılan enerji tüm şehri sardı. Eski Yahudi mahallesinin yeni sakinleri merakla olan biteni seyrettiler, geçtiğimiz yerlerde sokaklar insanlarla doldu. Edirne halkı da sinagogdaki törene katılabilmiş ve mutluluğumuza ortak olmuşlarsa, birlikte yaşama adına daha güzelini düşünemiyorum.
Büyük Edirne Sinagogu’nun açılış töreni için yurtdışından da birçok misafir geldi. World Jewish Congress Üyesi Maram Stern, Romanya Yahudileri azınlık milletvekili ve Cemaat Başkanı Aurel Vainer’in yanı sıra Yunanistan, Bulgaristan, Azerbaycan, Litvanya, İsrail, Hollanda, Romanya, Gürcistan, Rusya, İtalya ve Polonya’dan Yahudi cemaat başkanları, Yahudi dernek üyeleri ve din adamları bu tarihi açılışta hazır bulunmak için Edirne’deydiler.
Tören sonrasında bu anlamlı günde Edirne’de bulunmaktan duydukları heyecanı gizleyemeyerek, memnuniyetlerini paylaştılar, Edirne Sinagogu için ülkelerinden getirdikleri hediyeleri sundular.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları temsilcisi Toros Alcan, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, Uluslararası Holokost Anma İttifakı Türk Heyeti Başkanı emekli Büyükelçi Ertan Tezgör, Dışişleri Bakanlığı Güvenlik ve İstihbarat Daire Başkanı Büyükelçi Tunç Üğdül ve Türkiye’nin Washington ve Tel Aviv Büyükelçiliği görevlerinde bulunan Büyükelçi Namık Tan da törene katılan isimlerdendi. Sinagog ile ilgili yaptığı uygunsuz çıkışla anılan Edirne Valisi Dursun Şahin de törende idi.
Sinagogun dolup insanların bahçeye taştığı törende önce 500. Yıl Vakfı Başkan Vekili Naim Güleryüz’den Edirne tarihini dinledik. Kutsal Tevrat’ın sinagoga girişi duyurulduğunda herkes ayağa kalkıp heyecanla bu gelişi bekledi. O sırada salonda çalan Evenu Şalom Alehem (sizlere selam getirdik) şarkısı beklentiyi coşkuya çevirdi.
Alkışlar içinde karşılanan ve bir hupa altında sinagoga getirilen kutsal kitabımıza sinagogun her yanından yükselen şofar sesleri eşlik etti.
Türk Musevi Cemaati Lideri İshak İbrahimzadeh duygu yüklü konuşmasına tüm eski Edirnelileri selamlamakla başladı. Küçükken Şabat’ta sinagogun ışıklarını söndüren ve karşılığında şeker verilen Cüneyt’i de anıp el sallamayı unutmadı.
“Kader birliği yapmış bizler neden ötekileştirildik?” diyen İbrahimzadeh, gazetelerin başlıklarına atıfta bulunarak “Neden hoşgörüyü tekrar inşa etme ihtiyacını duyuyoruz?” diye sordu. Komplo teorilerinin, Yahudiliği vatan hainliği olarak gösteren söylemlerin karşısında Yahudilerin sürekli sadakatlerini ispatlamak zorunda kaldığını vurgulayan Cemaat Başkanı, Edirne Sinagogu’nun yeniden açılışının devletin bu tür söylemlere verdiği en iyi cevap olduğunu söyledi.
İbrahimzadeh, birçok kez alkışlarla bölünen konuşmasını Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem’e, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve tüm bu değişimi “Hak neyse ve kimin hakkıysa hukuku ona göre düzenlemeliyiz,” diyerek başlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederek tamamladı.
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem konuşmasında sadece Müslüman vakıflarının değil, Yahudi ve Hıristiyan vakıflarının da restorasyonunu yaptıklarını vurguladı.
Ayakta alkışlanarak karşılanan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türklerle Yahudilerin bu topraklarda kardeşçe yaşadıklarını vurguladığı konuşmasında, İsrail’in politikaları nedeniyle Türk Yahudilerinin suçlanmasının uygun olmadığını, Türkler ve Yahudilerin arasındaki ilişkilerin İsrail’in kurulmasından çok önce başladığını ve Edirne’nin ortak kaderin bir simgesi olduğunu söyledi.
 “Bu topraklarda bir Müslümanın ne kadar hakkı varsa bir Yahudi’nin, bir Hristiyan’ın veya başka inanç gruplarının da hakkı vardır,” diyen Arınç, yurtdışına göç etmiş Yahudileri de Türkiye’ye geri çağırdı.
Konuşmalar arasında Maftirim Korosu, Segah ve Uşak makamlarında Edirne’ye özgü sinagog ilahilerini seslendirdiler.
Türkler ve Yahudiler arasında yüzyıllara dayanan ortak yaşamın ve her iki kültürün birbirine nüfuz etmesinin bu güzel örnekleri, salondakiler tarafından coşkuyla alkışlandı.
Ulus Musevi okulları öğrencilerinin seslendirdiği İbranice ve Ladino şarkılar ise sinagogdakilere duygulu anlar yaşattı. Müzik öğretmeni Emine Hanım’ın herkesi davet etmesiyle tüm sinagog bu şarkılara eşlik etti.
Tören sonrasında gençler salonda folklor yaparak kutlamaya devam ederken, sinagog bahçesinde kokteyl sunuldu, eski Hahamhane binasında ise Türkiyeliler Birliği Edirneliler Grup Başkanı Nisso Kanetti’nin İsrail’den getirdiği Edirne’deki Yahudi yaşamı ile ilgili resim sergisi gezildi.
Bu duygu yüklü ve coşkulu törende Edirne’nin son Yahudisi Rıfat Mitrani ve bu sinagogda 1983 yılında son Bar Mitzva törenini yapan Hayim Kan da bulunuyordu.
Akşam duasından sonra bir kez daha Edirne’de buluşmak üzere şehirden ayrılanların gözleri yaşlı, kalpleri umut ve şükranla doluydu.
Tarihi bir gündü bizler için. Çünkü 15 Kasım 2013 ve 1986 terör saldırıları, Holokost ve Yom Aşoa anma günlerinde hep bir hüzün taşıyan, kaybettiklerimiz için mum yakan bizler, çok uzun zamandan sonra ilk defa böyle bir coşkuyu tadabildik.
Sinagogumuz şarkılarla, alkışlarla inledi. Ve bu kez ‘Adio Kerida’ şarkısını sevinçle, neşeyle söyledik. O çok özlediğimiz sevgiliye kavuşmanın heyecanıyla…

Karel Valansi Şalom Gazetesi 27 Mart 2015

Yorumlar

Bilgehan dedi ki…
Ne güzel bir adım. İnşallah bunun çok güzel bir şey olduğunu toplum olarak anlayabiliriz de devamı gelir.

Şabat Şalom

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de

Bu yılki Elküs Marküs ödüllerine Şalom damgasını vurdu

İki yılda bir düzenlenen ancak pandemi nedeniyle 2020 yılında gerçekleştirilemeyen Elküs Marküs Erdem ve Hayırseverlik Ödül Töreni 30 Mart akşamı çevirim içi olarak gerçekleştirildi. Bir çok dalda ödüllerin dağıtıldığı gecede Şalom Dergi ve Şalom yazarlarına da ödüller yağdı. Fakirleri Koruma Derneği’nin Elküs Marküs Erdem ve Hayırseverlik Ödül Töreni 30 Mart Çarşamba akşamı Zoom üzerinden gerçekleştirildi. İki yılda bir düzenlenen ödül töreni pandemi nedeniyle planlandığı gibi Mart 2020 yılında gerçekleştirilememişti. Ödül töreni dört yıllık zorunlu bir aradan sonra çevirim içi bir törenle sahiplerine teslim edildi, başarıları ödüllendirildi.  Türk Yahudi Toplumunun yegane ödül veren kurumu olan Fakirleri Koruma Derneği, bu ödülü 1916 yılında, dönemin ABD İstanbul Büyükelçisi Abraham Elküs ve Gertrude Elküs’ün henüz 16 yaşındayken hayatını kaybeden kızları Jane Selma Elküs’ün anısını yaşatmak için vermeye başlamıştı. Davranışlarıyla hayranlık uyandıran kişileri onurlandırmak ve bu kiş