Ana içeriğe atla

I am cited in Zülfikar Doğan's article on Gaza for Al Monitor

Erdogan, Davutoglu shed tears for Gaza, but do little else 

by Zülfikar Doğan Al Monitor 25 April 2016

The closing session of the recent 13th summit of the Organization for Islamic Cooperation (OIC), held in Istanbul, experienced a diplomatic scandal, set in motion by the host's economic finger-pointing. The proverbial shoe would soon, however, be on the other foot.
Turkish President Recep Tayyip Erdogan, chairing the summit April 15, referred to the widely discussed financial problems of the OIC as the cause of the organization's passivity and ineffectiveness. He went on to declare that Turkey would be donating $2 million to help make the OIC the influential organization suggestive of its name. Erdogan then began to read the names of member states that had not paid their dues. But Saudi Arabian Finance Minister Ibrahim Abdulaziz al-Assaf stated that “Such issues are solved inside the organization. It is not proper to expose the countries that have not paid their dues.” 
By coincidence, just as Erdogan revealed delinquent OIC member states, the World Bank in a report April 19 exposed Turkey to the world as one of the countries that had not fulfilled their pledges to help with the reconstruction and development of Gaza after Israel’s intense bombardment in July 2014. Erdogan and his Justice and Development Party (AKP) government, which frequently invoke the Palestine issue and the plight of Gaza for domestic political advantage, were embarrassed by the disclosure.
Since 2013, Erdogan has been expressing his intention to visit Gaza, but he has been unable to do so because of tensions in Israeli-Turkish relations. Karel Valansi, foreign affairs writer for Istanbul’s Hebrew-language newspaper Shalom, noted that Erdogan could only go to Gaza "only with the knowledge and approval of Israel, but that was not likely to happen any time soon." Valansi also pointed out that Erdogan couldn’t go to Gaza via Egypt because of problems between Ankara and Cairo and therefore would have to travel via Israel. Of course, it would be up to the Israeli government to approve any such journey.

Read more: http://www.al-monitor.com/pulse/originals/2016/04/turkey-palestine-did-not-pay-its-pledges-for-gaza.html#ixzz47Fe1RzKW

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Siz sevgilinizle nasıl yürüyorsunuz?

Bir kafenin kaldırım masalarından birinde oturan İtalyan düşünür ve yazar Umberto Eco çevresinden geçenleri gözlemlediğinde bir şey fark etmiş; artık çiftler eskisi gibi kol kola değil el ele yürüyorlar! Bu yeni keşif sonrasında sokaktakileri daha da dikkatle incelediğinde el ele yürüyenlerin genellikle 30 yaş üstü, burjuva sınıfına ait olduklarını fark etmiş. Umberto Eco bu gözlemini yaptığında şöyle sormuş kendine, “Eskiden çiftler kol kola yürürdü. Şimdilerde ise el ele tutuşmak neredeyse zorunlu. Çocuklu erişkinlere ve gay’lere özgü duran el ele tutuşma onları cinsel ilgiyle ödüllendiren tek kişiyi kaybetmeme yolu mu? Bozulmayacak ilişkiye boyun eğmek, kadere teslim olmak mı? Yoksa yaşlılığın karşı konulmaz ilerlemesi ve yetersiz gelir seviyesini dengeleyen bir şefkat göstergesi mi?” Günlük hayatın bu belki önemsiz ancak ilginç detayı Eco’nun dikkatini çektiği gibi Tempo Dergisi’nin kasım sayısındaki konuyla ilgili makalesini okuduğumdan beri benim de ilgimi çekiyor. Ne k...

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcheri...