Ana içeriğe atla

Şalom yazarı: İsrail halkı şaşkın durumda; Türkiye'nin barış mesajlarına şüpheyle yaklaşıyor

"Önceleri antisemitizme varan ifadeler varken..."

Şalom gazetesi yazarı Karel Valansi, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesine ilişkin olarak, "İsrail halkı şaşkın. Önceleri antisemitizme varan ifadeler varken şu an Türkiye'nin barış mesajları olumlu olmakla beraber şaşkınlık da yaratıyor" dedi. "İsrail'de Türkiye'ye inanmayan bir kitle var" diyen Valansi, "İsrail'de halkla konuştuğumda 'Biz Türkiye'yi seviyoruz ama bizi düşman olarak göreceklerse neden geleyim Türkiye'ye' diyorlar" ifadesini kullandı.
CNN Türk'te Hakan Çelik'in sorularını yanıtlayan Karel Valansi'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiye'deki terör olaylarına ilişkin olarak, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin hep iyi olmasını istiyoruz. Çünkü herhangi bir problem olduğunda biz hedef haline geliyoruz. Geçenlerde Sinagog'un yıkılmasını gerektiğini söyleyen bir öğretmen haberi bizi endişelendirmekte. Bu, çocuklarını bu okullara gönderen Yahudi ailelerini kaygılandırıyor. Türkiye'de 18 bin Yahudi vatandaşı var. İlişkilerin normalleşme sürecinde İsrail halkı şaşkın. Önce antisemitizime varan ifadeler varken şu an Türkiye'nin barış mesajları olumlu olmakla beraber şaşkınlık da yaratıyor. İsrail'de Türkiye'ye inanmayan bir kitle var. Mavi Marmara ile ilişkiler çok yıprandı. Önce onu düzeltmek lazım. İsrail'de halkla konuştuğumda "Biz Türkiye'yi seviyoruz ama bizi düşman olarak göreceklerse neden geleyim Türkiye'ye" diyorlar."
T24 haber 9 Nisan 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Orta Büyüklükte Bir Güç Olarak Türkiye’nin Dış Politikası

Farklı bölgelerde devam eden savaş ve krizler, uluslararası ilişkilerde güç rekabetini öne çıkarıyor. Buna ABD’nin büyük güç olarak alışılmış rolünü yerine getirmekteki isteksizliği de eklendiğinde, 1945’ten bu yana kurulan uluslararası düzen ve yapı taşı olan kurumlar yıpranıyor. Bunun sonucu olarak belirsizlik artıyor ve mevcut küresel sistem bir geçiş döneminin sancılarını yaşıyor. Öte yandan bu durum, orta güç olarak tanımlanan ülkelere daha geniş bir hareket alanı da sağlıyor. Bu sayede orta güçteki ülkeler, sistemde dengeyi gözeten, arabuluculuk yapabilen, bölgesinin istikrarına katkı sağlayabilen, hatta zaman zaman kapasitesinin üzerinde sorumluluk ve inisiyatif alabilen, küresel düzeyde etkili roller oynayabilen aktörler haline geliyor. Özellikle belirsizlik dönemlerinde bu ülkeler çok yönlü diplomasi, proaktif dış politika, esnek ittifak arayışları ile öne çıkabiliyor. Türkiye, bu bağlamda, orta güçte bir devlet olarak dikkat çeken bir örnek teşkil ediyor. Jeostratejik konumu,...

Türkiye-Çin İlişkilerinde Yeni Dönem: Çok Kutupluluk, Ticaret ve Jeostrateji

Küresel düzen ciddi bir değişim yaşarken dünya, çok katmanlı krizler, jeopolitik sarsıntılar ve belirsizliklerle şekillenen bir döneme girdi. Soğuk Savaş sonrası ABD merkezli tek kutuplu düzen geride kalırken, yerine çok kutuplu ancak öngörülemez bir sistem şekilleniyor. Bu belirsizlik, Türkiye–Çin ilişkilerini hem fırsatları hem de çelişkileriyle öne çıkaran bir sahneye dönüştürüyor. Ankara ve Pekin söylem düzeyinde kolayca yan yana gelebiliyor. Türkiye’nin “Dünya beşten büyüktür” çıkışı ile Çin’in “çok kutuplu dünya” vurgusu, Batı merkezli düzeni sorgulayan ortak bir dil yaratıyor. Ancak bu söylemsel yakınlaşma, Türkiye’nin NATO üyeliği ve Batı ile kurumsal bağları düşünüldüğünde, stratejik sınırlarla karşılaşıyor. İlişkilerin gerçek boyutu, ticaretteki asimetri, Kuşak ve Yol yatırımlarındaki bağımlılık riski, savunma sanayii işbirliği, Uygur meselesinin ikili ilişkiler üzerindeki gölgesi ve ABD–Çin rekabetinin baskılarıyla şekilleniyor. Panorama Soruyor  bu ay, Türkiye-Çin ilişk...