Ana içeriğe atla

Şalom yazarları da ‘Meçhul Yahudiler´in hikâyelerini anlattı

Rıfat N. Bali tarafından derlenen ve geçtiğimiz ay raflarda yerini alan ‘Meçhul Yahudiler Ansiklopedisi’ kitabında birbirinden farklı 33 hayat hikâyesi yer alıyor. Bu hikâyelerin hepsi Türk Yahudi’si hakkında. Bir kısmı hayatta olmayan bu kahramanların yaşadıkları, yakınlarının gözlemleriyle aktarıldı. Hayatta olanların bir kısmı ya kendi hayat hikâyelerini kaleme aldı ya da yakınları onları anlattı.
Bu kişilerin bir ortak özelliği Türk Yahudi’si olmalarının yanısıra bir diğer ortak özellikleri de ünlü olmamaları. Yani sokakta her gün rastlayabileceğimiz sıradan kişiler. Bu da hikâyelerini daha ilginç kılıyor. Bu kitap bu sıradan kişilerin hayatını aralıyor. Bu derlemede anlatılan her bir hayat Türk Yahudi toplumuna açılan küçük birer pencere. Bu pencerelerde sıradan Türk Yahudi’sinin gündelik hayatı hakkında son derece ilginç ve değerli bilgiler bulabilirsiniz. Sosyal bilimcilerin, tarihçilerin ve azınlıkların hayatları ve tarihleriyle ilgilenen herkes için okumaya değer bu kitapta Şalom gazetesi yazarlarının da kaleme aldığı gerçek hayat hikâyeleri mevcut. ‘Paris Esintisi’ köşe yazarı Sibel Cuniman Pinto, ‘Zeldika’nın Hikâyesi’ ile annesini anlattı. ‘Objektif’ köşe yazarı Karel Valansi, anneannesi Janet Benyakar’ın hayatını ‘Galata’nın En Güzel Kızı’ ile aktardı. Yazarımız Elda Sasun ‘C’est Une Chanson’ ve ‘Edirne’de Şarap Bir Nağmeydi’ ile halası Sultana Tilche ve anneannesinin babası Avram Levi’nin hikâyelerini paylaştı. Sinema yazarımız Viktor Apalaçi’nin kızları Suzi Dayan ve Virna Gülzari anneleri Tuna Apalaçi’yi ‘Annemiz’ ile anlattı. Libra Yayınevinden çıkan kitap Gözlem Kitap Nişantaşı ve gozlemkitap.com’dan satın alınabilir.

Şalom Gazetesi 7 Aralık 2016
http://www.salom.com.tr/haber-101298-salom_yazarlari_da_mechul_yahudileracutein_hikyelerini_anlatti.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Cesaret Ödülü üzerine

24 Haziran 2018 seçiminde CHP’den Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, 16 Ağustos’taki Twitter paylaşımlarıyla isim kullanmadan hükümete yönelik eleştirilerini sıraladı. Bu eleştirilerinin arasında “Siz, yaptığınız hizmetlerle Yahudi Cesaret Ödülüne lâyık görülen ve bu ödülü kendine lâyık görenlersiniz” ifadesine de yer verdi.  İnce’nin bu paylaşımı bu konudaki ilk çıkışı değildi. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında, partisinin Yalova Merkez İlçe 10. Olağan Kongresi’ndeki konuşmasında da “Dünyada ‘Yahudi Cesaret Ödülü’ ya da diğer adıyla ‘Davut Yıldız’ı alan tek Müslüman, Recep Tayyip Erdoğan’dır,” demişti.  İnce, 2013 yılında yaptığı bir başka konuşmada ise bu sefer Türkiye’nin Rum vatandaşlarını kızdırmıştı. “Atatürk olmasaydı, (…) adınız Ahmet, Hasan, Hüseyin olmazdı, Dimitri, Yorgo olurdu. Bunları doğru bilmeleri lazım” demiş, gelen tepkilerin ardından Twitter hesabından “Benim gibi askerlik yapan, vergi veren, Cumhuriyet’e inanan, vatandaşımız olan Yorgo ve Dimitri’leri kastetm

Bu çocuğa dikkat! Adını çok duyacaksınız

Ralfi Kanyas ile tanıştırmak istiyorum sizleri. Çok özel bir genç. 22 yaşında hem medya iletişim üçüncü sınıfta okuyor hem de Hürriyet Ege’de muhabir olarak çalışıyor. 16 yaşında karşıdan karşıya geçerken bir arabanın çarpmasıyla hayatı değişiyor. Tekerlekli iskemleye bağlı kalmanın tüm zorluklarına rağmen hayata daha da sıkı tutunuyor. Başta zorluk çekse de önce ailesi sonra da arkadaşları ona güç veriyor ve engel tanımaz oluyor. Şimdi hem katıldığı gönüllü çalışmalarla, hem de gazete yazılarıyla engellilerin hayatında bir fark yaratmaya çalışıyor. Geleceğin başarılı gazetecisini şimdiden tanıyın istedim. Karel Valansi