Ana içeriğe atla

Söyleyecek Sözü Olan Kadınlar 8 Mart'a Damgasını Vurdu

Dünya Kadınlar Günü nedeniyle her yıl Altındağ Belediyesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen öykü yarışmasında dereceye girenler belli oldu. Birincilik, “En Huzurlu An” isimli öyküsüyle Karel Valansi’nin oldu.
Geçtiğimiz yıllarda yoğun ilgi gören ve bu yıl da “Söyleyecek sözüm var” sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanından katılımcıların ilgisini çeken yarışma için yüzlerce başvuru alındı. Yarışmada üçüncülüğe "Lal Gelin" isimli öyküsüyle Seyfi Demirsoy Kadın Eğitim ve Kültür Merkezi üyesi Miyase Ulusoy, ikinciliğe “Son Urgan” isimli öyküsüyle Aydınlıkevler Kadın Eğitim ve Kültür Merkezi üyesi Baran Ceren Ülbeği değer görüldü. Yarışmanın birincisi ise “En Huzurlu An” isimli öyküsüyle İstanbul’dan Karel Valensi oldu. Yarışmada dereceye girenlere ödülleri, Altındağ Belediyesinin "8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kutlama programında verildi. Birinci olan Karel Valansi’ye ödül olarak dizüstü bilgisayar, ikinci Baran Ceren Ülbeği’ne dijital kamera, üçüncü olan Miyase Ulusoy’a ise dijital fotoğraf makinesi hediye edildi.
“Bu etkinlikler insanların kendilerini ifade edebilmeleri için bir güzel bir fırsattır”
Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Altındağlı kadınların kendilerini değişik mecralarda ifade edebilmeleri için pek çok proje hayata geçirdiklerini kaydederek, Altındağ’ın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kadınların aktif katılımlarıyla kutlandığı bir ilçe olduğunu söyledi. Başkan Tiryaki şunları kaydetti:
"Biz, 8 Mart’ı protokole yönelik salon programlarıyla geçiştirmek yerine kadınların planladığı ve bizzat sahnelediği etkinliklerle kutluyoruz. Bu etkinliklerin önemli bir parçası da düzenlediğimiz öykü yarışmasıdır. Normal eğitimini tamamlasın veya tamamlayamamış olsun ciddi anlamda tiyatro kabiliyeti olan, şiir ve öykü yazabilen, çok başarılı insanlar ve kadınların olduğunu, düzenlediğimiz programlarımız sayesinde görüyoruz. Bu etkinlikler, insanların kendilerini ifade edebilmeleri için bir güzel bir fırsattır. Lise ve üniversite eğitimi alamayan insanlara fırsat vermek ve kabiliyetlerini ortaya çıkarmak, kadınlara özgü belirlediğimiz konularla kimseye anlatamadıkları, yaşanmış hikayelerini yazabilme olanağı sunmak için öykü yarışmasını düzenledik.”
Öykü yarışmasında anlatılan öykülerin kadınların kendi hayatlarını veya iç dünyalarını yansıttığına dikkati çeken Tiryaki, yarışmaya katılan tüm eserlerin çok çarpıcı ve profesyonel bir dille yazılmış olduğunu ve her yıl dereceye giren eserlerin belirlenmesinde çok zorlanıldığını sözlerine ekledi.

Milliyet 10 Mart 2017 http://www.milliyet.com.tr/soyleyecek-sozu-olan-kadinlar-8-mart-ankara-yerelhaber-1897653/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ke vamos a mirar en la karantina?

Kon el fin del verano i el retorno de la karantina, estamos mas tiempo en las kazas. Les kero propozar tres serias de TV echos en Israel. El primer es "Tehran". Es una seria de espionaje muy enteresante. Una espion del Mossad viaja en sekreto a la kapital de Iran. Tehran es su lugar de nasimiento tambien. La hacker de komputadora tiene el objektivo de dezaktivar el reaktor nuklear. Esta misyon tendra implikasyones para el Medio Oriente i el mundo entero. La seria es en ebreo i perso. Es una sezon i tiene ocho episodios, kada uno 50 minutos. Mi segunda propozisyon es una seria romantika i komika. Lehiyot Ita (Estar Kon Eya) es una seria de 2013, ma muy simpatika. Izieron tambien la version Amerikana ke se yama “La beyeza i el panadero”. La seria konta la istorya de amor entre una supermodela internasyonal muy famoza i muy rika, i un simple panadero ke no tuvo la shans de ir a la eskola artistika por razones finansiales. La seria es dos sezones, 18 episodios en total i kada uno...

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcheri...

Orta Büyüklükte Bir Güç Olarak Türkiye’nin Dış Politikası

Farklı bölgelerde devam eden savaş ve krizler, uluslararası ilişkilerde güç rekabetini öne çıkarıyor. Buna ABD’nin büyük güç olarak alışılmış rolünü yerine getirmekteki isteksizliği de eklendiğinde, 1945’ten bu yana kurulan uluslararası düzen ve yapı taşı olan kurumlar yıpranıyor. Bunun sonucu olarak belirsizlik artıyor ve mevcut küresel sistem bir geçiş döneminin sancılarını yaşıyor. Öte yandan bu durum, orta güç olarak tanımlanan ülkelere daha geniş bir hareket alanı da sağlıyor. Bu sayede orta güçteki ülkeler, sistemde dengeyi gözeten, arabuluculuk yapabilen, bölgesinin istikrarına katkı sağlayabilen, hatta zaman zaman kapasitesinin üzerinde sorumluluk ve inisiyatif alabilen, küresel düzeyde etkili roller oynayabilen aktörler haline geliyor. Özellikle belirsizlik dönemlerinde bu ülkeler çok yönlü diplomasi, proaktif dış politika, esnek ittifak arayışları ile öne çıkabiliyor. Türkiye, bu bağlamda, orta güçte bir devlet olarak dikkat çeken bir örnek teşkil ediyor. Jeostratejik konumu,...