Ana içeriğe atla

Dünya @2013

Yeni bir yıla girerken hem kendimiz ve sevdiklerimiz hem de dünya için güzellikler dilesek de, saat tam 12’de yaşanan sevinç veya gökyüzünü renklere boyayan havai fişekler kısa süreli bir mutluluk dopingi olmanın dışına fazla çıkamıyor. Hele dünyayı ilgilendiren meseleler söz konusu olduğunda her şeyin rayına oturabilmesi için birkaç parıltıdan çok daha fazlasına, bir mucizeye ihtiyaç duyuluyor. 21 Aralık kıyamet kehanetlerinin ardından 2013, önemli bir iyileşme vaat etmeden hayatlarımıza giriverdi.
Suriye’deki iç savaşta gelinen 60 bin ölü sayısı durumun vahametini anlatmakta yetersiz olmalı ki, uluslararası toplum bu konuya çekimser yaklaşmayı sürdürüyor. Herkes Esad rejiminin son günlerini yaşadığını kabul etse de, bu sonun ne zaman geleceği ve Esad sonrası Suriye’yi nasıl bir geleceğin beklediği belirsizliğini koruyor. 2012’de Esad rejimi elinde kimyasal ve biyolojik silahlar olduğunu ilk defa kabul ederken bunu Suriye halkına karşı kullanmayacağının garantisini vermişti. İsyancılara karşı kimyasal gaz kullanıldığı haberleri ise, köşeye sıkışan Esad’ın varoluş mücadelesinde nerelere kadar gidebileceğinin korkutucu bir göstergesi ve önümüzdeki ayların en önemli gündem maddesi.
Nükleer tehlike İran ise Batı ile yıllardır başarıyla sürdürdüğü kedi-fare oyununu oynamaya devam edecek gibi gözüküyor. İsrail’in uyarılarına rağmen Batı ülkeleri İran’a karşı askeri bir müdahaleden kaçınmaya devam ederken, ekonomik yaptırımları arttırarak ve nükleer çalışmalarını sabote ederek bir çözüm yaratmaya çalışacak. Ekonomik anlamda sıkıntı yaşayan İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile görüşeceği, ancak kapalı kapılar ardında nükleer çalışmalarına devam edeceğini öngörmek olası.
Arap Baharı’nda meydanlarda pek görülmeyen ancak güçlü bir şekilde kadrolaşmış İslamcı partilerin yükselişi 2013’te de tüm Ortadoğu’da etkisini göstermeye devam edecek. Başta Suriye olmak üzere bölgede mezhep kavgası olarak gelişen olaylar aynı zamanda farklı radikal grupların pay kapma mücadelesi halini de almış durumda. İran bölgede yalnızlaşırken, Mısır-Katar-Türkiye’den oluşan Sünni blok güç kazanmaya devam edecek.
İsrail’de Netanyahu’nun yeniden seçilip, istifası sonrası daha da güçlü bir dönüş bekleyen Lieberman ile sağa kayan bir koalisyon kurması büyük olasılık. İki devletli çözüme uzak duran Netanyahu’nun ülke savunmasını ön plana çıkararak İran, belki de Suriye tehlikesine yoğunlaşacağını düşünüyorum. Filistinlilere taviz vererek kendini politik bir riske atmaya hiç gönüllü olmayan Netanyahu’nun, son BM oylamasının ardından, yerleşim kararlarında daha temkinli davranması beklenebilir.
Filistinliler cephesinde ise El Fetih ve Hamas arasında yaşanan birkaç olumlu gelişmeye rağmen, bir uzlaşıya varmaları pek olası değil. BM oylamasındaki zaferi dışında Mahmud Abbas gittikçe önemini yitirirken, İsrail ile son çatışma ve büyük ağabey Müslüman Kardeşler’in Ortadoğu’da güç kazanması Hamas’ı Filistinlilerin yeni lideri konumuna yükseltiyor. Barış masasına oturmaya istekli taraf bulmak ise oldukça zor görünüyor.
Obama’nın ikinci kez seçilmesinin ardından ABD’nin öncelikle ekonomi ve silahsızlanma gibi iç meselelerine ağırlık vereceğini öngörebiliriz. ABD’nin Asya açılımı devam ederken Ortadoğu’dan kolay kolay kurtulamayacağının bilincindeki Obama’nın bölgedeki gelişmeleri yakından takip edip, temkinli davranmaya devam edeceğini düşünüyorum.
Avrupa Birliği 2013’te de ekonomik sorunlarla boğuşmaya devam edeceğe benziyor. Önce İrlanda daha sonra da Hırvatistan’ın dönem başkanı olacağı AB’de, vize konusu ve ilerleme raporuna rağmen Türkiye ile tıkanan üyelik görüşmelerinde önemli bir ilerleme kaydedilebilir. Sarkozy sonrası Fransa’nın itirazlarının yumuşamaya başladığı gözlemlenirken, Brüksel’de kabul edilen sonuç bildirgesine Türkiye ile ilgili ‘katılım’ ifadesinin yeniden eklenmesi önemli. Ayrıca Euro krizi sonrasında durdurulan genişleme politikasına rağmen dönem başkanı İrlanda, Türkiye ve Sırbistan’ın AB’ye girmesini destekliyor. Tansu Çiller “En geç 1998’de AB üyesiyiz” demişti. Kim bilir belki de 2013 bu hedefe en çok yaklaştığımız sene olur.
Hayatınızdaki tüm krizleri ustalıkla yönetebileceğiniz sağlıklı ve mutlu bir yeni yıl dilerim.


Karel Valansi OBJEKTİF
Şalom Gazetesi 3 Ocak 2013
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=85306

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de