Ana içeriğe atla

İkinci raunt

İsrail beş ay ara ile yeniden bir seçim yaşadı. Genelde bir dönemi tamamlayamadan erken seçim kararı alınan ve yaklaşık iki yılda bir seçime giden koalisyonlar ülkesi İsrail bu bakımdan artık pek şaşırtmıyor. Öğrendik ki her an her şey olabilir.
İlk sonuçlara göre Netanyahu’nun yenilgisi olarak sunulan seçim, bir bakmışsınız Netanyahu ile yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Unutmayın ki siyasi sihirbaz unvanını kazanmış bir lider var karşınızda. Ve bu lider daha önce hiç olmadığı kadar başbakan olmak zorunda.
Bu zorunluluk sadece siyasi kariyeri açısından değil, önünde bekleyen yolsuzluk davalarından bir çıkış yolu olduğu için de çok önemli. Netanyahu’nun başbakan olması durumunda, Knesset’teki görev süresinde meclis üyelerine dokunulmazlık sağlayacak bir yasayı getirmek için uğraşacağı, bunun önündeki en büyük engel olarak gördüğü Yüksek Mahkeme’nin de yetkilerini sınırlandırmayı planladığını söylemek yanlış olmaz. Bunda başarılı olup olamayacağı, siyasi sermayesinin buna yetip yetmeyeceği bir yana, ülkedeki demokratik normların ‘kendi paçasını kurtarmak’ olarak görülen bu adıma izin verip vermeyeceği ayrı bir konu.
Şimdi ne olursa olsun başbakan olmak isteyen bir Netanyahu var. Arkasında 55 sandalyelik bir desteği garantilemiş durumda. “Ben olmazsam anti-Siyonist Arap partilerin olduğu tehlikeli bir hükümet kurulur” diyerek sağ ve ultra-Ortodoks partilere seslenen Netanyahu, tıpkı seçim günü “Araplar sandıklara koşuyor” demesi gibi ülkedeki ‘ötekiler’ üzerinden oy ve destek toplamaya çalışıyor. Bu formülün daha önce işe yaramasına güvenen Netanyahu, nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan kendi vatandaşlarını düşmanlaştırarak her zamanki gibi beka sorununu ön plana çıkarıyor.
Ancak daha önce işe yarayan bu formülün bu seçimlerde ters teptiğini söylemek gerek. Netanyahu sağ seçmende artış beklerken, nisan seçimlerine kıyasla İsrailli Araplar daha yüksek oranda oy vermeye gittiler. Ve Ortak Arap Listesi seçimlerden üçüncü parti olarak çıktı. Bu da uzun süreden sonra ilk kez devlet başkanına hükümeti kimin kurması gerektiği konusunda tavsiye verme hakkını verdi. Ancak Arap partiler arasındaki anlaşmazlık Gantz’ın çok ihtiyacı olan üç oyun geri çekilmesi ile sonuçlandı ve 55 oy alan Netanyahu’ya karşı Gantz, 54 oyda kaldı.
Bu seçimlerde karar verici konumda üç isim var. Birincisi iki büyük parti arasında bir koalisyon kurulmasını sağlamaya çalışan ve hükümeti kurma görevinin kime verileceğine karar verecek olan Devlet Başkanı Reuven Rivlin. İkincisi, Ortak Arap Listesi. Büyük bir çoğunlukla desteklerini Gantz’dan yana kullandılar. Gantz’ın politikalarına ve düşüncelerine bayıldıklarından değil, Netanyahu’dan daha iyi olacağını düşündüklerinden. Daha öz Türkçe ile, Netanyahu’dan ve normalde olduğundan da sağa kayan politika ve söylemlerinden kurtulabilmek için.
Üçüncü isim ise Lieberman. Netanyahu’nun kurduğu her koalisyonda yer alan ve doğal ortakları haline gelen Ultra Ortodoks partilerin aldıkları oy oranlarından çok daha güçlü hale gelmesinden rahatsızlık duyuyor. Lieberman’ın bu partileri hükümet dışında bırakma isteği aslında son iki seçimin asıl nedeni.
Yani Lieberman Netanyahu’nun bu gelenekselleşen koalisyon formülüne uymaktan bıktı. Seküler milliyetçi olan Lieberman, ultra-Ortodoks partilerin askerlikten eğitime, din değiştirmeden evliliklere kendi inançlarını empoze etmelerini, bu konuda tekel olmalarını değiştirmeye kararlı. İstediği bir devrim belki de.
Lieberman’ın hayalindeki büyük koalisyonda Mavi-Beyaz, Likud ve kendi partisi bulunuyor. Bunu başarabilmek ve iki lideri de gücendirmemek için Rivlin’e hiçbir tavsiyede bulunmadı. Zaman ondan yana. Hükümeti kurma görevi kime verilirse verilsin, kendisine ihtiyacı olacağını biliyor.
Bu seçimlere giderken Lieberman ipi çekti, Netanyahu kendine fazla güvendi. Daha büyük bir oy oranıyla dönerim sandı ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Netanyahu zorunlu olmasaydı yeniden seçimlere gitmek istemezdi elbet. Şimdi de başbakan olmak için her şeyi yapacaktır. Kolay kolay pes etmeyecek, sonuna kadar savaşacaktır. Doğal ortaklarını terk etmeye yanaşmayacak ama Gantz ile bir koalisyon kurulursa da, ilk dönemde kendisinin başbakan olmasında ısrar edecektir.
Rivlin hükümeti kurma görevini verdikten sonra haftalar sürecek asıl mücadele başlayacak; görüşmeler, pazarlıklar, oyunlar, yeni yeni formüller. Ama bu seçimlerin bir özetini yaparsak, her şey yine ve her zamanki gibi sadece Netanyahu ile ilgili.
Karel Valansi, Şalom Gazetesi OBJEKTİF 25 Eylül 2019 http://www.salom.com.tr/koseyazisi-111933-Ikinci_raunt.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Kültürü Avrupa Günü: İris ile Eran temsili düğün töreni ile yeniden evlendi

Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında bu sene Neve Şalom Sinagogu’nda temsili bir Yahudi düğünü düzenlendi. İris ve Eran’ın düğünü açıklamalar eşliğinde gerçekleşirken, gazetemizin fotoğraf editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân içinde Musevilik’ adlı sergisi de yer aldı 26 Ekim Pazar günü Neve Şalom Sinagogu’nu dolduran farklı kesimlerden misafirler, on beş gün önce evlenen İris ve Eran’ın temsili düğün törenini izlemek için bir araya geldiler. Sinagogun girişinde Şalom Gazetesi Fotoğraf Editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân İçinde Musevilik’ adlı sergisi gelenleri karşıladı. İlgi ile gezilen sergide sanatçı, İstanbul Yahudi Cemaati’nin dini ritüellerini fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Yahudilerin günümüz Türkiye’sinde örf ve adetlerini tanıtan fotoğraflar, Sefarad, Aşkenaz ve İtalyan Yahudilerinin dini yaşam döngüsünü konu alıyor. Gerçek bir düğün törenini öncesinde olduğu gibi genç kızlar gelenleri şeker dolu bonboniyerlerle karşıladılar ve anı

Holokost farklı etkinliklerle anıldı

Yom Aşoa, 12 Nisan akşamı Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği (SEHAK) ile Avlaremoz’un Grand Pera’da düzenlediği bir anma etkinliğiyle anıldı.  Bu gün ayrıca Varşova Gettosundan 750 kadar Yahudi direnişçinin bir aya yakın bir süre dönemin en gelişmiş silahlarına sahip Nazilere karşı kahramanca direnişinin 75. yıldönümüydü. Anma etkinliğinde, Amsterdam’da saklandığı çatı katında yaşadıklarını ve duygularını günlüğüne geçirerek geleceğe taşıyan Anne Frank’ı ve II. Dünya Savaşı’nı anlatan ‘Günümüz İçin Bir Tarih – Anne Frank’ sergisi ziyaretçilerin ilgisine sunuldu. Sergi sırasında Anne Frank’ın yaşam öyküsünü ele alan belgesel de gösterildi. Sergi sırasında Ravit Haleva keman ve Karel Bensusan gitar ile Yahudi ezgilerinden oluşan etkileyici bir müzik dinletisi sundular. Anma çerçevesinde düzenlenen panelde Şalom yazarları Karel Valansi ve Umut Uzer ile, Avlaremoz yazarı Serdar Korucu konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü ise Avlaremoz editörü Betsy Penso üstlendi. İstanbul Tekni