Ana içeriğe atla

İsrail seçimleri / Sputnik Ceyda Karan'a konuk oldum

'İsrail'i, kilidin Lieberman olduğu zorlu koalisyon pazarlıkları bekliyor'
İsrail'de 9 Nisan seçimleri sonrası kilitlenen siyasete 17 Eylül seçimleri de deva olmamış görünüyor. Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğindeki sağcı Likud partisi, ana muhalefetteki mavi-beyaz ittifakı ile yenişemedi. Netanyahu'nun kazanırsa Batı Şeria'nın önemli bir parçasını ilhak edeceği söylemi üzerinden gidilen seçimler, aşırı sağcı İsrail Evimiz partisinin lideri eski savunma bakanı Avigdor Lieberman'ı yine kilit pozisyona getiren bir sonuç çıkarttı. Bir yıl içerisinde düzenlenen ikinci seçimlerde katılım oranı beş puana yakın artmış görünürken, sonuçların neler getireceği merak konusu.
İsrail seçimlerini Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi ile konuştuk:

Sputnik tarafından hazırlanan konuşma özeti:
Karel Valansi, kesinleşmemiş seçim sonuçlarının Netanyahu'nun Likud'u ile Gantz'ın mavi-beyaz ittifakının yenişemediğini ortaya koyduğunu belirtirken, Lieberman'ın yükselişine dikkat çekti. Arap partilerinin Arap asıllıların 'sandığa koştukları' olumsuz söylemine karşılık katılım artışı gösterdiklerine işaret eden Valansi, bunun da İsrail demokrasisi için hayırlı bir gelişme olduğunu vurguladı. Hükümet kurulması için çetin pazarlıklar yürütüleceğini belirtirken, 9 Nisan sonrasındaki tablonun benzerinin çıkmasının durumu zorlaştırdığını vurgulayan Valansi, üçüncü kez seçime gidilmemesi için devlet başkanının devreye girebileceğine dikkat çekti:

“Sayım devam ediyor. Bugün öğleden sonraya kadar eşit sandalye sayısına sahiptiler, 32-32. Şu an Gantz öne geçti bir sandalye ile yani 32’ye 31 oldu. Bunun dışında Lieberman’ın yükseldiğini görüyoruz, nisana göre konuşuyorum. İki büyük parti 35-35’ti, 32’ye 31 oldu. Demek ki her ne kadar en önde giden partiler olsa da Gantz ile Netanyahu’nun partileri, sonuçta bir düşüş var her ikisinde de. Ben bunu 6 ayda bir seçim yapılmasına da bağlıyorum. Burada üçüncü parti çok önemli. Üçüncü parti Ortak Arap Listesi oldu. Onlar bir düşüşteydiler nisan ayındaki seçimlerde. Çünkü ayrı ayrı girmişlerdi, toplamda 10 sandalye sahibiydiler, şimdi tekrar yükselişe geçtiler. Bütün ‘Araplar sandıklara koşuyor’ söylemlerine rağmen yüzde 50’den yüzde 60’a çıktı oy kullanma oranları, bu da en azından demokrasi açısından iyi bir şey. Nisan seçimlerinden sonra yeni hükümet kurulduğunda iki seneyi bile bulamayacak demiştim, fazla bile söylemişim, hiç kurulamadı. Şimdi de çok farklı değil. Hükümet kurulamazsa ancak üçüncü seçim olabilir. O zaman Aralık-Ocak diye bir tarih konuşuluyor. Olmaması için devlet başkanı araya girecektir. Çünkü sonuç değişmiyor. Şimdi 32-31 diyoruz, daha önce 35-35’ti. O zaman çözemediler, şimdi çözülebilecek bir durum yok. Çünkü kendi doğal ortaklarına baktığımızda 61 sandalyeye gelmiyor iki taraf da. Ciddi pazarlıklar sürecek ve bu haftaları alacaktır. Şimdi büyük Yahudi bayramları yaklaşıyor, o dönemde de tatiller var. Sonuçta biz New York’taki Birleşmiş Milletler toplantısında Netanyahu’yu göreceğiz yine. İki yenilgi almasına rağmen yine Netanyahu temsil edecek orada İsrail’i.”

‘İLHAK YERİNE GETİRİLEMEYECEK BİR SEÇİM VAADİ'

Valansi, Netanyahu'nun seçimlerden hemen önce kazanırsa Batı Şeria'da ilhaka gideceğini açıklayarak aslında 'yerine getirilemeyecek bir vaat ortaya koyduğu' görüşünde. İsrail lideri ilhak vaadini Trump yönetiminin bir türlü açıklanamayan 'Yüzyılın Anlaşması'na atıf yaparak sunmuşken, Valansi, böylesi bir olasılığın ortada 'anlaşma yapılabilecek' bir taraf bırakmayacağını dile getirdi. Filistinlilerin hali hazırda ABD'nin arabuluculuğunu reddeder hale geldiğini anımsatan Valansi, ilhakla ilgili yeni adım atılırsa masaya dönmeleri için hiçbir neden kalmayacağını vurguladı:

“Bu bana yerine getirilemeyecek bir seçim vaadi olarak geliyor. Yüzyılın Anlaşması o kadar sürüncemede kaldı ki, bir şey çıkacak mı, çıkmayacak mı gerçekten merakla bekliyoruz. Filistin tarafı zaten Amerika’ya sırtını dönmüş durumda. Şu anki durumda bir de Ürdün vadisinde ilhakına onay verirse ve ABD de tanırsa Filistinlilerin masaya gelmesi için hiçbir sebep kalmıyor. Neden gelsinler, neden bu anlaşmayı kabul etsinler, neden görüşme masasına otursunlar? Amerika’nın Yüzyılın Anlaşması’nı açıklama kararları İsrail seçimlerinden sonraya atılıyor. Bu bir parça, Trump ile Netanyahu’nun dostluğu varsa, Netanyahu’nun oylarını etkilemesin diye., Çünkü bu sonuçta İsrail’in de canını yakacak,  bazı şeylerden vazgeçmesi gerekecek bazı kararları da içeriyor olması lazım. Bunun tek taraflı sadece İsrail’in avantajını düşünen bir anlaşma olmaması lazım mantıken. Her iki tarafın da bir şeyleri verip bir şeyleri alıyor olması lazım. Şu an sadece İsrail tarafının aldıklarını gördük. O yüzden bana öyle geliyor ki, İsrail seçimlerinin sonrası bekleniyor hep. İsrail’in hoşuna gitmeyecek, Netanyahu’nun da oylarını düşürecek bazı maddelerin olacağını düşünüyorum."

'LIEBERMAN BÜYÜK KOALİSYON İSTİYOR'

Seçimin sonuçlarının Lieberman'ı yeniden kilit konuma getirdiğine işaret eden Valansi, milliyetçi liderin ultra ortodoksları dışlayacak şekilde Likud ve mavi-beyaz ile 'büyük koalisyon' istediğini belirtti:

"Burada zaten karar verici olan Lieberman, sandalye sayısını arttırmış gözüküyor. 5’ti nisanda şu an 9 gibi gözüküyor resmi olmayan rakamlara göre. Lieberman’ın istediği şey mavi beyaz, Likud ve kendi partisinin olacağı koalisyon. Lieberman her ne kadar sağcı olsa da seküler bir lider. Ultra Ortodokslara Likud yani Netanyahu’nun verdiği koalisyonda olma hakkını vermek istemiyor. Onların kuralları dayatmasını istemiyor. Bir yasa var mesela Ultra Ortodoksları askerlikten muaf tutan bir yasa, buna karşı Lieberman. Dolayısıyla onun amacı bu üçünün birlikte olabileceği bir koalisyon."

'YOLSUZLUK DOSYALARI NETANYAHU'NUN BAŞINDAKİ DERT'

Valansi, koalisyon görüşmeleri sırasında öne çıkacak konulardan birisinin de Netanyahu hakkındaki üç ciddi yolsuzluk dosyası olacağını anımsattı:

"Gantz da diyor ki Netanyahu ile koalisyona girmem. Bu çok önemli, 2 Ekim’de duruşması olacak. Bu yolsuzluk dosyaları hapisle sonuçlanabilecek şeyler. İsrail’in tarihine bakınca devlet başkanları, eski başbakanlar hapse girdiler, davalar sürdü, suçlu bulundular. Fakat hiçbiri görevde değildi. Ya istifa ettiler ya da görev süreleri bitmişti. Şimdi bu durumda Netanyahu istifa etmedi, devam ediyor, hatta seçilmeye çalışıyor. İlk defa böyle bir şey olacak. Görevde olan bir başbakan yargılanacak.
Netanyahu ile böyle bir durumda koalisyon kurmak istemeyen kişiler ve partiler var, Gantz da bunlardan biri ya da bunu Netanyahu’yu zayıflatmak için kullanıyor.”

‘NETANYAHU KENDİNİ ALTERNATİFSİZ SUNUYOR AMA SEÇMEN ARTIK DEĞİŞİKLİK İSTİYOR'

Netanyahu'nun İsrail'de en uzun süre liderlik koltuğuna oturan isim olduğunu anımsatan Valansi, İsrail liderinin kendisini adeta 'alternatifsizmiş' gibi sunarak bir 'ilüzyon yarattığını' söyledi. Valansi, ancak İsrail seçmeninin artık değişiklik istediğini, İsrail siyasetini hep güvenlik belirlese bile ekonomik sorunların da giderek öne çıktığını vurguladı:

“Netanyahu, en uzun süre başbakanlık yapan lider konumunda, Oslo sürecinden sonraki dönemde bir ara var, sonrasında 2009’dan beri başbakan. Netanyahu bu seçimlere hazırlanırken bana oy verin, sağcılara oy verecekseniz de Likud’a verin dedi. Kaybederim yoksa dedi. Yüz kere söylersen olurmuş ya, sonuçta kaybedecek galiba gerçekten. "Araplar sandıklara koşuyor" demesi de ters tepti, işe yaramadı, tepki aldı. Bütün bu hikayede de kendini kurtarmaya çalışıyor görüntüsü ortaya çıktı. Yaşadığı kişisel sıkıntı çok fazla ve bu herkes tarafından hissedildi. Bir de İsrail için dönüm noktası diyor ama herkes bunu farklı bir şekilde duyuyor. Bu kendi için tarihi bir dönüm noktası İsrail için değil. Hep kişisel hırs, kişisel siyasi kariyer olarak görüldüğü için belki de ona olan güven de sarsılmış olabilir, bu düşüşün bir sebebi olarak. Yerime geçecek kimse yok, ben süper liderim, Trump ile dostum, Arap ülkeleri dahil bu kadar ülkeyle İsrail’in ilişkilerinin önünü açtım, hep benim sayemde diye diye buna kendisi de inandı. Benim yerimi alacak kimse yok dedi ama sanırım ki İsrailli seçmenler aynı şekilde düşünmüyor. Artık değişiklik istiyorlar, güvenlik penceresinden bakmayan belki. Tabii ki öncelikli sorunu güvenliktir ama ekonomik sorunları da çok var, hayat çok pahalı. Ev sahibi olmak bir hayal uzun zamandır. Çadır hareketlerini hatırlarsak, bu sorunlara eğilinmesi de isteniyor.”

‘NETANYAHU BÜTÜN BAKANLIKLARI KENDİNDE TOPLADI, TEK ADAM OLDU’

Seçimler öncesinde eski Başbakan Ehud Barak, Netanyahu ile İsrail'in demokrasisinin tehlike altında olduğu uyarısı yapmışken, Valansi de İsrail'de işlerin bütün bakanlıkların Netanyahu'da toplanmasına kadar vardığını ve kurumsal yapının ciddi biçimde sarsıldığını anımsattı:

“Öyle bir noktaya geldi ki bütün bakanlıkları kendinde topladı, tek adam oldu. Dışişleri bakanlığının hiçbir işlevi kalmadı. Hatta bütçe bile ayrılmadığı için büyük ihtimal kapanacak bazı yerler. Bu noktaya da getirmemek gerekiyordu. Süper diplomat imajını koruyacağım derken, tek adam oldu, hem savunma hem dışişleri. Dışişlerini verdi başkasına sonradan ama böyle bir durum var. Tek ve vazgeçilmez kişi olarak öne çıktı, elde ettiği başarılar da var. tabi. Bir de çok ihtiyatlı bir lider, savaştan kaçınır olabildiğince. Suriye’deki operasyonları takip ediyoruz. Ama son zamanlarda bunun Irak ve Lübnan’a sıçraması tehlikeli adımlar. Bunun ilerisini göremiyoruz şu an. Hizbullah’ın tepkisi nasıl olacak? Onun devamı nasıl olacak, şimdilik duruldu gibi gözüküyor ama tekrar alevlenebilir.”


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Her yaşam bir roman - Panama´daki Türk Yahudileri

Panama´da hızla büyüyen bir Yahudi yaşamı var. Café con Teclas kitabının yazarı gazeteci Sarita Esses´in yanı sıra Antakyalı Eli Cemal, Mersinli Musa İlarslan, Trakya kökenli Julia Kohen de Ovadia ve kuzeni İstanbullu Çela Alkabes de Eskinazi ile göç hikayelerini ve Panama´daki yaşamlarını konuştuğumuz keyifli bir sohbet sizleri bekliyor. Julia Kohen de Ovadia İstanbul doğumluyum. Babam Çanakkaleli Aron Kohen, annem ise Çorlulu Suzi Bahar.  Seneler evvel büyükbabamın eltisi Meksikalı Sultana genç yaşta çocuksuz dul kalınca küçük teyzem Donna’yı yollamasını istedi anneannemden. Donna da Sultana teyzesiyle yaşamak için Meksika’ya gitti. Orada eniştem Moises Mizrachi ile tanıştı ve evlenerek Panama’ya taşındı. Büyükbabam Nessim Bahar vefat edince anneannem Coya, ablam Malka ile iki aylığına kızını görmeye Panama’ya gitti. Ancak orada ablam eniştemle tanıştı, evlendi ve hayatını Panama’da kurdu. Dört çocuğu ve on torunu var. Ablamın düğünü için Panama’ya geldiğimizde ben Saint Pulcherie’de

Karel´den Mario´ya veda…

Kelimeler acı veriyor be Mario! Zormuş senin hakkında bir veda yazısı yazmaya oturmak. Biliyorum, seçmeye çalıştığım hiçbir kelime yaşadığım üzüntüyü aktarmaya yetmeyeceği gibi, seni anlatmaya da yetmeyecek. Bir de şu var. Bu yazıyı bitirip yolladığımda ve basılıp gazetede okuduğumda senin gitmiş olduğun kesinleşecek, oysa daha çok erken! Şu an ne isterdim biliyor musun, veda yazısı yerine senin başarılarını, yeni kitaplarını, söyleşilerini yazmak, seninle yine bir röportaj yapmak. Sevgili hocam, sevgili dostum, öykülerimi ilk okuyanım, edebi yönümü en çok destekleyenim, hiç tanımadığım yazarların hiç duymadığım kitaplarıyla beni tanıştıran.  İzlediği ilginç filmleri benimle paylaşan, tartışan… “Merhaba” diye başlarsın yaratıcı yazarlık derslerine, sonra eklersin “merhaba demek benden sana zarar gelmez demektir,” diye. Koca kalbinle kimseyi üzecek, kıracak bir söz dahi etmediğinden eminim. Günlerdir seni anıyorum. “Twitter’da olmalısın” deyip sana hesap açışımızı, özene bezene seçtiğin