Ana içeriğe atla

Orta Doğu uzmanı Valansi, İsrail seçimlerini değerlendirdi: Netanyahu'nun önünde hapis ile bitebilecek bir süreç var, onun için başbakan olmak çok önemliydi

İsrail halkını beş ay sonra tekrar sandığa götüren erken seçimler bir kez daha Binyamin Netanyahu'nun liderliğini yaptığı Likud ile Eski Savunma Bakanı Benny Gantz'in liderliğini yaptığı Mavi ve Beyaz Parti arasında kıyasıya bir yarışa sahne oluyor. İsrail'de son sandıklar sayılırken Mavi ve Beyaz Parti Knesset'te bir sandalye fark ile Likud'un önünde bulunuyor.
Resmi olmayan seçim sonuçlarını T24'e (Metin Kaan Kurtuluş) değerlendiren Orta Doğu uzmanı Karel Valansi, iki partinin de geçen seçime kıyasla oy kaybı yaşadığını ancak eşitliğin bozulmadığına dikkati çekti. Valansi, Likud'un bir sandalye geride olmasıyla ilgili olarak da, "Netanyahu’nun hem hakkındaki soruşturmalar, hem de olası bir İran-ABD yakınlaşması nedeniyle sıkıntı yaşadığını ve bunu yansıttığını söyleyebiliriz" yorumunda bulundu. Netanyahu'nun yakın zamanda üç farklı yozlaşma davasından hâkim karşısına çıkacağını hatırlatan Valansi, Likud liderinin Başbakan olması durumunda "meclis üyelerine görevleri süresince dokunulmazlık sağlayan bir yasa  çıkarmak önceliği olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Valansi'nin T24'ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
İsrail’de sandıkların neredeyse tamamı açıldı. Son sandıklarda Likud ile Mavi ve Beyaz Parti neredeyse aynı oyu aldı diyebiliriz, bu sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Resmi olmayan sonuçlara göre Gantz bir sandalye ile Netanyahu’nun önünde; 32’e 31 Nisan seçimlerinde her iki parti de 35’er sandalye kazanmışlardı. Demek ki genel bir düşüş var. 6 ayda bir seçime gitmenin kızgınlığı olabilir seçmende. Ayrıca Netanyahu’nun hem hakkındaki soruşturmalar, hem de olası bir İran-ABD yakınlaşması nedeniyle sıkıntı yaşadığını ve bunu yansıttığını söyleyebiliriz. Sağ oylara gözünü diken Netanyahu’nun seçim günü sarf ettiği ve çok tepki çeken “Araplar sandıklara koşuyor!” söylemi de oy olarak ona geri dönmemiş.
Bir koalisyon hükümeti kurma konusunda hangi partiyi daha avantajlı görüyorsunuz? 
Devlet Başkanı Rivlin partilerle görüştükten sonra hükümet kurma görevi için bir kişiyi görevlendirecek. Bu illa ki en yüksek oyu alan olmak zorunda değil. Rivlin’in üçüncü bir seçimi engellemek isteyeceğini düşünüyorum. Eğer aralarındaki fark düşük kalırsa Gantz’a verme ihtimali de var, ancak bu Netanyahu’nun hiç hoşuna gitmeyecek. Üçüncü bir seçimi engellemek için birlik hükümeti de kurulabilir. Likud’dan bir başka isim öne çıkarılabilir. Hiçbir çözüm bulunamazsa, Aralık-Ocak gibi üçüncü bir seçim yapılabilir.  
Netanyahu’nun erken seçim kararı kendisini geçen haftalarda olduğundan daha zor bir duruma sokacak diyebilir miyiz? 
Zorunlu olmasaydı bu seçimlere gitmezdi. Karşısında onu bekleyen üç dava var. Sonucu hapis ile bitebilecek bir süreç bu. Bu nedenle başbakanlık koltuğuna oturmak onun için çok önemli. Başbakan olması durumunda meclis üyelerine görevleri süresince dokunulmazlık sağlayan bir yasa  çıkarmak önceliği olacaktır. Bu duruma itiraz etmesi bir hayli mümkün olan Yüksek Mahkemenin yetkilerini de kısıtlama yoluna gidebilir. Bu da demokrasi adına ayrı bir tartışmayı tetikleyecektir. 
Bu beklenenden uzun süren seçim sürecinde ABD Başkanı Donald Trump’ın adını sıkça duyduk, hatta yüzünü sokaklarda Likud afişlerinde gördük. Sizce Trump’ın Netanyahu’ya verdiği destek seçmen üzerinde nasıl bir etki yarattı? 
Trump yönetiminin aldığı İsrail yanlısı kararların Netanyahu’nun Trump ile olan dostluğu sayesinde oluştuğu kanısı bir hayli yüksek. Özellikle Nisan seçimleri öncesi Netanyahu dünya lideri olduğunu, farklı bir lige ait olduğunu ve İsrail ile bir çok ülkenin yakınlaşmasının kendi sayesinde gerçekleştiğinin altını çizdi hep. Bu da onun vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz lider imajını pekiştirdi. Ancak seçim sonrasına ertelenen bir barış planı var. Bu planın içeriğinde, İsrail’in pek de hoşuna gitmeyecek ancak ABD’ye kızgın Filistin tarafını masaya oturtabilecek ödünlerin olması gerekiyor. Bir de Trump-Ruhani görüşmesi olabilir yakında. Bu da Netanyahu’yu endişelendiren bir konu. İran konusunda tek başına kalmak istemiyor.   
Netanyahu seçimlere kısa süre kala Filistin’in bir bölümünü ilhak etme vaadinde bulundu. Netanyahu’nun bu yıl yaşadığı oy kayıplarından İsrail’de çoğunluk artık barış istiyor sonucuna ulaşabilir miyiz? 
Bu bir seçim vaadiydi. Sağ kesimi oy kullanmaya ve başka sağ partilere değil Likud’a oy vermeye teşvik eden bir vaat. Belki yerleşimler genişletilebilir, yeni yerleşimler kurulabilir ancak ilhakın gerçekleşeceğini sanmıyorum. Öte yandan, Ürdün Vadisi İsrail’e stratejik derinlik sağladığı için çok önemli. Ürdün ile İsrail arasındaki barış anlaşması o sınırın sakin kalmasını sağlıyor. Ancak İsrail’in korkusu, Kral Abdullah’ın devrilmesi durumunda neler olacağı. Suriye örneği bu endişeyi canlı tutuyor. İlhak tartışmasının ardında bu endişe yatıyor.  
Gantz liderliğinde kurulacak bir hükümetin Türkiye’ye karşı duruşu nasıl olur? İsrail’in Orta Doğu politikalarında nasıl bir değişim bekleyebiliriz? 
Buna cevap verebilmek için çok erken. İsrail bir koalisyonlar ülkesi. Şu an nisan ayındaki seçimlere göre daha zayıf yani diğer partilere daha çok taviz vermesi gereken iki lider var. Hükümetin kurulması haftalar alabilir. Hükümet bir sağ salim kurulsun önce... 
Netanyahu kısa bir süre içinde yolsuzluk davaları için hakim karşısına çıkacak. Bu davanın sonucunu Netanyahu’nun salona başbakan ya da muhalefet mensubu olarak gitmesi etkileyecek midir? Netanyahu ne gibi bir ceza alabilir? 
Dava sürerken görevini yerine getirebilir. Ama bu durumda  olan bir liderle aynı hükümette yer almak istemeyen partiler veya isimler mevcut. Hapis cezası ile sonuçlanabilir. En uzun süre başbakanlık yapmış olması bir şeyi değiştirmez. Ceza alan Devlet başkanları, başbakanlar var İsrail’de. Ancak başbakan olursa, görevi başında bu süreci yaşayacak olan ilk isim Netanyahu olacak.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Cesaret Ödülü üzerine

24 Haziran 2018 seçiminde CHP’den Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, 16 Ağustos’taki Twitter paylaşımlarıyla isim kullanmadan hükümete yönelik eleştirilerini sıraladı. Bu eleştirilerinin arasında “Siz, yaptığınız hizmetlerle Yahudi Cesaret Ödülüne lâyık görülen ve bu ödülü kendine lâyık görenlersiniz” ifadesine de yer verdi.  İnce’nin bu paylaşımı bu konudaki ilk çıkışı değildi. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında, partisinin Yalova Merkez İlçe 10. Olağan Kongresi’ndeki konuşmasında da “Dünyada ‘Yahudi Cesaret Ödülü’ ya da diğer adıyla ‘Davut Yıldız’ı alan tek Müslüman, Recep Tayyip Erdoğan’dır,” demişti.  İnce, 2013 yılında yaptığı bir başka konuşmada ise bu sefer Türkiye’nin Rum vatandaşlarını kızdırmıştı. “Atatürk olmasaydı, (…) adınız Ahmet, Hasan, Hüseyin olmazdı, Dimitri, Yorgo olurdu. Bunları doğru bilmeleri lazım” demiş, gelen tepkilerin ardından Twitter hesabından “Benim gibi askerlik yapan, vergi veren, Cumhuriyet’e inanan, vatandaşımız olan Yorgo ve Dimitri’leri kastetm

Bu çocuğa dikkat! Adını çok duyacaksınız

Ralfi Kanyas ile tanıştırmak istiyorum sizleri. Çok özel bir genç. 22 yaşında hem medya iletişim üçüncü sınıfta okuyor hem de Hürriyet Ege’de muhabir olarak çalışıyor. 16 yaşında karşıdan karşıya geçerken bir arabanın çarpmasıyla hayatı değişiyor. Tekerlekli iskemleye bağlı kalmanın tüm zorluklarına rağmen hayata daha da sıkı tutunuyor. Başta zorluk çekse de önce ailesi sonra da arkadaşları ona güç veriyor ve engel tanımaz oluyor. Şimdi hem katıldığı gönüllü çalışmalarla, hem de gazete yazılarıyla engellilerin hayatında bir fark yaratmaya çalışıyor. Geleceğin başarılı gazetecisini şimdiden tanıyın istedim. Karel Valansi